Yağmurlar Başladı Kazalar Arttı

Kış mevsiminin kendini hissettirmeye başlamasıyla birlikte trafikte bilindik sorunlar da hemen yaşanmaya başladı: Trafik sıkışıklığı ve bolca kaza. Alınabilecek önlemler ise hayat kurtarıyor.

Giriş Tarihi: 21.02.2020 13:11

Halit Bolkan Otohaber Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Türkiye'de bazı şeyler hiç değişmiyor. Örneğin birkaç damla yağmurun asfaltla buluşmasıyla irili ufaklı birçok kazanın yolları arapsaçına çevirmesi, yaşamakta olduğumuz günlere uygun düşen örneklerden biri. Özellikle İstanbul gibi metropollerde sabah ve akşam saatlerinde yaşanan trafik sıkışıklıkları zaten sürücüleri yeterince zorlarken yaşanan her bir kaza, sıkıntının katlanmasına sebep oluyor.

Trafik kazasına sebep olan sürücülere kazanın nasıl gerçekleştiği sorulduğunda ise genellikle benzer yanıtlar alınıyor: "Frene bastım ama durmadı" ya da "Birdenbire kaydı." Bu sürücülere göre, gerçekleşen kazanın asıl sorumlusu otomobildir. Halbuki otomobil, kendi kendine hareket etme, durma, yön değiştirme gibi eylemleri gerçekleştiremez. Bu kazalara karışan sürücüler, koşullara uygun hızda seyrediyor olsa, frene doğru zamanda doğru şekilde bassalar ya da viraja uygun hızda uygun açıyla girseler bu kazalar oluşmaz. Tabii yaptıkları hareketlerin sonuçlarıyla ilgili hiçbir bilgiye ve fikre sahip olmayan çok sayıda sürücü yollarda cirit atıyor. Otomobil kullanmayı hafife alan ve ıslak zeminde de kuru zemindeki hızlarda ilerlemeye çalışan bu sürücüler, beylik söyleyişle "kazaya davetiye çıkarıyor".

Birden fazla sayıda aracın karıştığı kazaların temel sebepleri ise dikkatsizlik ve takip mesafesine uyulmaması. Maalesef Türkiye'de neredeyse hiç kimse takip mesafesi kuralına uymuyor. Bir aracın toplam duruş mesafesi içinde beş farklı unsur ve süreç yer alıyor. Bunlar, fark etme, algılama mesafesi, ayağı fren pedalına götürme mesafesi, fren basıncı uygulama mesafesi ve fren mesafesi şeklinde sıralanır. 100 km/s hızla giden ortalama bir sürücünün durmasına kadar geçen süre içindeki aşamalarsa şöyle: Öndeki aracın fren lambalarını görüp durumu kavrayıncaya kadar 1 saniye, fren yapılması gerekliliğini algılama 0,2 saniye, ayağı fren pedalına götürme 0,5 saniye, fren basıncı uygulama 0,2 saniye ve fren de 2,97 saniye. Bu süreleri metreye çevirdiğimizde karşımıza çarpıcı bir sonuç çıkıyor. Bu sürücü 100 km/s ile giderken toplam 80 metrede durabiliyor ve frenin devreye girmesine kadarki sürede araç 40 metre yol alıyor. Yani araç yaklaşık 5 saniyede durdurulabiliyor. Her aracın aynı duruş mesafesine sahip olmadığı ve sürücüler arasında algılama hızı farklılıkları olduğu da göz önüne alınırsa takip mesafesinin önemi daha iyi anlaşılabilir. Genelde öndeki araçla takip mesafesinin 2 saniye olması gerektiği söylense de özellikle Türkiye yol şartlarında 3saniye daha güvenlidir. Önünüzde ilerideki trafiği görmenizi engelleyen bir araç varsa takip mesafesini 1 saniye daha artırın. Yağmurlu, karlı ve sisli havalarda bu sürenin 4-5 saniyeye çıkarılması gerekir. Takip mesafesinin doğruluğunu tayin için öndeki aracın geçtiği bir direk, ağaç ya da trafik levhasını kerteriz alabilirsiniz. Öndeki araç o nesnenin yanından geçtikten sonra "bin bir, bin iki, bin üç" şeklinde saydığınızda üçüncü saniyede siz de aynı nesnenin yanındaysanız asgari takip mesafesine sahipsiniz demektir.

Kış mevsimiyle birlikte lastiklerin kazalardaki rolü ise artar, hatta bazı durumlarda başrolü oynar. Diş derinliği 3 mm'nin altına düşen lastiklerin özellikle ıslak ve karlı zemindeki performansı ciddi oranda düşmeye başlar. Diş derinliği 1,6 mm'nin altındaki lastiklerin kullanılması ise kesinlikle tehlikelidir. Zaten kanunen de yasaktır. Diş derinliği azalmaya başlayan lastiğin su deşarj kapasitesi azaldığı için yol yüzeyinde su tabakasını tahliye etme kabiliyeti azalır ve aquaplanning, yani suda kızaklamanın daha erken başlamasına sebep olur. Bir otomobil su üzerinde "yüzmeye" başladığında sürücü hiçbir şekilde otomobili yönlendiremez, yavaşlatamaz ya da hızlandıramaz. Kızaklamanın başladığı anda otomobil nereye doğru gidiyorsa, lastikler yere tutunmaya başlayıncaya kadar aynı doğrultuda hareket etmeye devam eder. Bu durumda yapılması gereken, manuel şanzımanlı araçlarda debriyaja basıp otomatik şanzımanda ise gaz pedalını bırakıp lastiklerin tutunmasını beklemek. Otoyollarda bile yaşanabilen su birikintilerine karşı en iyi önlemler, yeni lastikler ve kuru zemine göre en az 10 km/s daha düşük hızda gitmek, ani direksiyon, gaz ve fren hareketlerinden kaçınmak.Alınacak önlemlerin en önemlisi elbette tüm kurallara uymak. Dikkati her zaman trafiğe vermek, riskli manevralardan kaçınmak, aceleci olmamak, hoşgörülü olmak, trafikte hayatın daha kolay ve kazasız geçmesi açısından önemli avantajlar sağlayacaktır. Tabii kullanılan aracın silecek, far, sinyal gibi donanımlarının da eksiksiz çalışması, görüş şartlarının düşük olduğu yağmurlu havalarda görmenizi ve görülmenizi kolaylaştıracaktır.

Kış Lastiği Zamanı
Havaların soğuması, taşıt araçlarının yerle bağlantısını sağlayan lastiklerin de değiştirilmesini gündeme getiriyor. Özel hamur karışımları ve taban desenleriyle karlı zeminlerde ilerlemeyi sağlayan kış lastikleri aynı zamanda hava sıcaklığı 7 derecenin altında yaz lastiklerine göre daha iyi tutunma sağlar. Bu nedenle kış lastiklerini takmak için kar yağmasını beklemek yersiz. Aracın kullanıldığı bölgede hava sıcaklığı 7 derecenin altına düşmüşse zaman geçirmeden aracınıza kışlık ayakkabılarını giydirin.

BİZE ULAŞIN