Kader Diyemezsin; Sen Kendin Ettin!

Yeni nesil konsol oyunlarına dair 1.030 kelime...

06 Ağustos 2012

Yazı PINAR BEKBÖLET

İllüstrasyon SÖNMEZ KARAKURT

Küçüklüğümüzde, hikâyenin akışına karar verdiğimiz kitaplar vardı; hatırlar mısınız? Hani, kahramanımızın ıssız bir adada yaşadığı maceraya gömülmüşken; karşısına aniden vahşi bir hayvan çıkması ile sarsılırdık. Hikâyenin bu gibi en can alıcı bölümlerinde, sorumluluk almak istemeyen (!) yazar durur ve okuyucusuna, hikâyeyi nasıl devam ettirmek istediğini sorar, birden fazla alternatif sunardı. Mesela, kahramanın arkasına bakmadan koşarak kaçması alternatifini seçiyorsak; hikâyeye, 37. sayfadan devam etmemiz gerekirdi. Çalılıkların arasındaki dal parçasını sıkıca kavrayıp vahşi hayvanla şansını denemesini tercih ediyorsak da, bir sonraki paragraftan okumaya devam ederdik. Tercihlerimize göre, hikâyeyi yönlendirir, verdiğimiz kararlar sonucunda da kitabın alternatif sonlarından birine doğru sürüklenirdik. Gerçek hayatta karşılaştığımız yol ayrımlarından farklı olarak, verdiğimiz kararların hikâyeyi hiç de iyi olmayan bir sona doğru götürdüğünü hissedince; birkaç sayfa öncesine geri döner, farklı alternatifler üzerinden ilerleyerek, kahramanımızın kaderini değiştirirdik. Bu tarz kitaplar hâlâ var mı bilmiyorum ama oturduğumuz yerden hikâyeye dâhil olmaktan, senaryoyu yönlendirmekten ve ekran önünde inisiyatifi elimize almaktan hoşlandığımızın farkına varan yapımcılar; birçoğumuzun hayatının vazgeçilmez bir parçası olan konsol oyunlarında da yepyeni bir dönem başlattı. Biz oyunseverler, "FIFA" mı daha gerçekçi, "PES" mi diye atışırken; "God of War"da Zeus'un sisteme isyan eden çocuğu olarak, başta babamız olmak üzere, tüm tanrılara meydan okurken ve "Call of Duty" ile 2. Dünya Savaşı'nda bir operasyondan diğerine koşarken; oyun yapımcıları, "İnteraktif Drama" adını verdikleri bu yeni yapımlar ile hayal gücümüze çomak sokuyor, bizleri senarist koltuğuna oturtuyor. Peki, siz hiç "İnteraktif Drama"nın tadına baktınız mı?

"FIFA" ve "Mortal Combat" harici oyunlara önyargı ile yaklaşan bir oyunsever olarak, tavsiye ederim; mutlaka tadına bakın! Senaryosunun biz oyuncular tarafından yazıldığı, görüntülerin sinema filmi kalitesinde olduğu, karakterlerin mimikleri için gerçek aktörlerden faydalanıldığı, ekranda olan biten her detaya müdahale etmemize imkân tanıyan, tercihlerimize göre hikâyenin farklı sonlandığı, gerçek ya da gerçeğe çok yakın videolar ile hazırlanan bu yeni nesil oyunlar, alıştığımız oyunlardan farklı bir tecrübe yaşatıyor. Senaryosunu yazıp, yönettiğiniz ve kamera önünde de rol aldığınız bir sinema filmi tadında olması nedeniyle; "İnteraktif Drama"lar, bugüne kadar, konsol oyunlarından uzak duranların bile ilgisini çekmeye başladı. Hatta belki de bu dramalar sayesinde, bazılarınıza imkânsız gibi görünen "sevgili ile PlayStation oynama" fanteziniz için bir umut ışığı belirmiş olabilir. Ancak şimdilik, seçeneklerimiz oldukça kısıtlı. "LA Noir", "Dead Island", "Silent Hill Homecoming" gibi oyunları "İnteraktif Drama" türünün ilk denemelerinden sayabiliriz belki ama bilenler bilir, bu oyunların tam olarak bu kategoride yer aldıklarını iddia etmek çok da mümkün değil. Hele ki "Heavy Rain" adlı başyapıt raflardaki yerini aldıktan sonra.

"Heavy Rain", "İnteraktif Drama" türünü hakkıyla temsil eden ilk ve tek oyun; en azından, şimdilik. İki çocuk babası bir mimar olan Ethan Mars adlı karakter olarak; oyunun başına oturduğunuz ilk dakikalarda, çocuklarınız ve karınızla birlikte gittiğiniz alışveriş merkezinde, oğlunuz Jason'ın bir anda kaybolmasının çaresizliğini yaşıyorsunuz. Dakikalarca aradığınız oğlunuzu, birden alışveriş merkezinin dışında, karşı kaldırımda görüyor; kalabalığın arasından ona ulaşmaya çalışırken, bir otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybetmesine tanıklık ediyorsunuz. Oğlunu kaybeden Ethan'ın, suçluluk duygusu ile başa çıkmayışını hissediyor, eşinden ayrılışının üzüntüsünü yaşıyor ve sefil bir hayat sürmeye başlıyorsunuz. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen, kazanın etkisinden kurtulamıyor, geceleri kendinizi sağanak yağmurun altında elinizde origami figürü ile sokağın ortasında çömelmiş biçimde buluyorsunuz. Rüyalarınızda gördüğünüz bu origami figürüne anlam yüklemeye çalışırken; polisin ve FBI'ın, kaçırdığı çocuk kurbanlarını suda boğarak öldüren, cesetlerinin üzerine orkide çiçeği, ellerine de origami figürü bırakan bir seri katilin peşinde olduğunu öğrenince, kendinizden bile şüphe etmeye başlıyorsunuz. Annesi ile yaşayan ve haftanın bir günü yanınızda kalmaya gelen diğer oğlunuz, oyun oynaması için götürdüğünüz parkta kaçırılınca ise, olaylar iyice çığırından çıkıyor. Sonrasında, oyunun sonuna kadar, oğlunuzu kaçırdığına inandığınız seri katili arıyorsunuz. Oyun, birbirinden farklı bölümlerden oluşuyor ve her bölümde hikâyeye etki eden dört farklı karakterin kararlarına ve hareketlerine etki ediyor; her tercihinizden sonra da, senaryoya nasıl etki ettiğinizi, film tadında izliyor, hikâyenin sonunu tam anlamıyla siz belirliyorsunuz. Karakterler ile empati kurmanızı sağlayan bu oyunun, gerçek hayatta olduğu gibi, panik anında sonradan pişman olacağınız kararlar vermenize de neden olduğunu söyleyebilirim; üstelik geri dönüp, kararlarınızı değiştirme fırsatınız da yok. Böyle olunca da, oyunu bitirdiğinizde, seçmediğiniz diğer alternatifler ile oluşacak farklı sonları görebilmek için oyunu tekrar tekrar oynamak istiyorsunuz; benden söylemesi.

Her şeye rağmen, yıllardır; atlamaya, zıplamaya, koşmaya, savaşmaya, dövüşmeye, şut çekmeye, gol atmaya alışmış olan bünyelerimizi, "Önce bir dur, iyi düşün; alternatifleri değerlendir, sezgilerine güven, sorumluluk al, karar ver, şimdi uygula bakalım"lara alıştırmanın çok da kolay olmadığını da itiraf etmeliyim. Zaten "Heavy Rain" de, muhteşem grafiklerinin yanı sıra, bir film senaryosu tadındaki hikâyesi ile interaktif hikâye anlatımı dalında birden fazla ödül almış olmasına rağmen; bu alanda ilk olmanın zorluğunu yaşadı ve beklenen satış başarısının yakalayamadı. Bu arada, eğer türünün ilk örneği olan bu "İnteraktif Drama"dan beklentiniz bir konsol oyunu olursa; teknik özellikleri nedeniyle, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. "İnteraktif Drama"ları diğer konsol oyunları ile karşılaştırmak yerine, başkalarının hikâyelerinin bir parçası olmaktansa, kendi hikayelerini yazmayı tercih edenler için hazırlamış filmler olarak değerlendirmek daha adil gibi yaklaşımdır.

Yapım şirketinin sahibi David Cage, "Heavy Rain"in senaryosunu "Bu hikâye, uzaylı yaratıklarla savaşan uzay askerlerinin hikâyesi değil; bu, benim ilk oğlumla olan ilişkimi, bu ilişkinin beni ne kadar değiştirdiği, birini karşılıksız sevmenin nasıl bir his olduğunu, çaresizliğin ve fedakârlığın gerçekte ne anlama geldiğini anlatan, hayatımdan kesitlerden oluşan bir hikâye." olarak tanımlıyor. Bu tanımlama da, "İnteraktif Drama"ların en özgün tarafını ortaya koyuyor; bu dramaların senaryosu gerçeğe ne kadar yakın olursa, biz oyunseverleri o denli etkisi altına almayı başarıyor. Hatırlıyorum da, "Heavy Rain"i bir cuma gecesi oynamaya başlamış, pazar öğlene doğru bitirmiştim. Oyunun bu dramatik hikâyesi kadar; grafik detayları, karakterlerin yüz ifadeleri, seslendirmeler ve olayların geçtiği mekânlar o kadar etkilemişti ki beni; kayıp "oğlum" için iki gece boyunca dört-beş saatlik uyku ve yemek molası haricinde, oyunun başından kalkamayacak kadar endişelenmiş, oyunun sonunda da oğlum için kendimi feda etmiştim. Bu oyunu bana tavsiye eden arkadaşım ise, oyunun ortasında sıkılan sevgilisi ile ilgili isyan edip, "Origami katili, oğlumuzu üstü açık bir kuyuya hapsedip, yağmur sularının yükselmesi ile boğulmaya terk etmiş; bizim hatun, oyunu bırakıp maniküre gidiyor! Bu nasıl bir sorumsuzluk!" demişti. Baksanıza, biz sadece oyun oynadığımızı zannederken, "İnteraktif Drama"lardaki seçimlerimiz, hayata dair provalar yapmamıza neden oluyor. Hayatımız boyunca hiç karar vermediğimiz, "Başıma böyle bir şey gelse, ne yapardım?" diye hiç düşünmediğimiz ikilemleri burnumuza dayıyor ve kararlarımızın sonuçlarını tecrübe etmemizi sağlıyor. Hikâyeye sürekli müdahale ettiğimiz için, mutlu sonları büyük bir coşkuyla sahipleniyor, kendimizle gurur duyuyoruz. Hikâye, kötü sonla biterse; "İyi oldu; oyunun senaristlerinin bizler için hazırladığı sonlardan birini daha görmüş olduk." diyerek, köşemize çekiliyoruz. Gerçek hayattaki gibi… Gerçek hayatta da, hepimiz kendi hikâyemizi kendimizi yazar, beğenmediğimiz paragraflarına da "kader" demez miyiz?

#Sony PlayStation 3 #konsol oyunları #mortal combat #Silent Hill #PlayStation #bilgisayar oyunu #Heavy Rain #Call of Duty #PES #FIFA