Helen Mirren
Oyuncu, 66
11 Nisan 2012
Röportaj CAL FUSSMAN
Fotoğraf PEROU
Derleme ELÇİN KAÇAR
Ne zaman kraliçeyi görsem, gördüğüme memnun oluyorum.
Ucuz mağazalardan giyinen ama şampanya açmasını da bilen bir kadınım.
Olağanüstü bir şeyle karşılaştığınızda, hayata aynı gözlerle bakamıyorsunuz.
Taksi şoförü bir adamın kızı olduğum için, arka sokaklara girmekten çekinmiyorum.
Sabırlı olmak çok güzel; ancak, her zaman gerekli değil. Bazen, sabırsız olmayı seviyorum. Bazen de fazla kibar oluyorum.
Hayatımdaki en büyük komplimanla, Oscar ödülü kazandığım gece karşılaştım. Tören bittikten sonra herkes evine giderken ve ben de Oscar heykelciğimle yolda ilerlerken, Leonardo DiCaprio karşıma çıktı. Yanıma geldi, eğildi ve elimi öptü. Başka tek kelime etmedi. Bu hareketini çok samimi buldum.
Eşinizin, oynadığınız filmin yönetmeni olması zor bir durum. Ancak, eve gidip yönetmenle birlikte yatmak; harika!
Los Angeles'tayken de Londra'daki gibi sık sık çay içiyorum. Öyle ki, her gittiğim yere, çay poşetlerimi de yanımda götürüyorum.
Gençken, hepimiz biraz aptaldık. Aptal olduğumuzu düşünmüyorduk ama işin gerçeği, çok aptaldık!
William Shakespeare, büyük bir sansür ve sınırlamanın olduğu bir ortamda yazmaya çalışıyordu. Öyle bir yüzyıldı ki, birilerini rahatsız edecek yorumlarda bulunmanız, idam edilmenize yol açardı. Ancak o, bu sınırların içinde, kendi özgürlüğünü yarattı.
Kıyafetlere bu kadar ilgi gösterilmesini, çılgınca buluyorum. İkinci el giysiler satan bir mağazadan, bir dolara ceket satın alabilirsiniz. Şık bir mağazadan, 1.000 dolara da ceket alabilirsiniz. Ancak, yolda bu ceketleri giyen kadınlara rastladığınızda, hangisinin daha pahalı olduğunu tahmin bile edemezsiniz.
Partilere pek katılmıyorum. Çünkü onları, biraz göz korkutucu buluyorum. Bir partiyi iyi yapan nedir? Etrafta bolca içki olması... Ancak bu, kimi zaman felaket de olabilir.
Bu işi yaptığınızda, dikkatinizi başka hiçbir şey çekemiyor. Başka bir şeyle ilgilenmek istemediğiniz gibi, diğer insanların neden başka şeylerle ilgilenmek istediğini de anlamıyorsunuz. Tiyatroda oyuna hazırlanırken, oyundan başka bir şey düşünmezdim.
Aşkın kimyası meselesi, bana gizemli geliyor. Birbirleriyle anlaşamayan kimi çiftlerin aralarındaki çekim duygusu yoğun olurken; çok iyi anlaşan çiftler, birbirlerini çekici bulmayabiliyor. Bu durum, sizce de garip değil mi?
Zaman harcamanın iyi bir yolu yoktur. Zaman harcamak, zaman harcamaktır.
Zaman, hızla akar; yanılıyor muyum?
20'li yaşların, en zorlu dönem olduğuna inanıyorum. Zira en güzel ancak en zayıf ve sorunlu olduğunuz dönemler, 20'li yaşlardır. Neler olup bittiğini anlayamadığınızda, korkmaya başlarsınız.
Her zaman; haklı, doğru, akıllı ve mükemmel olduğunuzu düşünmek, büyük bir yanılgıdır. Kendinizden şüphe duyduğunuz anda, kendinizi geliştirebilirsiniz.
Siyaset hakkında konuşmayı sevmiyorum; çünkü siyasette, uzlaşma ve faydacılık vardır. Bu, benim anlayışıma pek uymuyor.
Benden beklenmeyen şeyleri yapmaktan hoşlanıyorum. Bunu, üretmenin iyi bir yolu olarak görüyorum.
Ruhani bir tarafım var. Küçük bir çocukken, perilere inanırdım. Hatta halen, perilere ve cüce cinlere inanıyorum. Ancak, Tanrı'ya inanmıyorum.
Bazen çok yetenekli insanlar yolunu kaybederken, onlardan daha az yetenekli olanlar başarılı olabilir. Bunun nedenini bilemiyorum; dolayısıyla, kimseyi kendi tavsiyelerimle yönlendirebileceğimi sanmıyorum.
Birilerini kandırmak istemiyorum. Bazıları, rüyalarının gerçek olacağına inanarak yaşıyor. Oysa her zaman böyle olmuyor. Bazıları, bir rüyanın peşinde koşarken, hayatlarını mahvedebiliyor. Öte yandan, bir hayalin gerçek olması için de ona inanmak gerekiyor.
Londra'dayım ve rüzgârın, ağacın yapraklarını titretmesini izliyorum. Bunu izlemeye bayılıyorum.
Bazı insanlar, ölüm konusunda daha soğukkanlı oluyor. Nefes almadığım, bir şey hissetmediğim bir anı düşünemiyorum bile! Sahnede ölmek ise, bir kanepenin ardında ya da karanlık bir köşede gerçekleştiğinde anlam kazanıyor.