Tarçın kokulu Zanzibar
NERELERİ GÖRMELİ?
Şehirde Arap kültürünün etkisi mimariden dekorasyona net olarak görülebiliyor. Öncelikle Zanzibar’daki, Stone Town’un labirenti andıran dar sokaklarında yürüyüş yapmanızı tavsiye ediyorum. Boyaları dökülmüş, pencereleri ya da kapıları eğri taş evler kente adını veriyor. Her ne kadar binalar çok harap durumda olsa da ahşap oyma kapıları tüm güzelliğiyle sapasağlam duruyor. Eskiden Arap köle ticaretinin merkezi olan köle pazarı (Old Slave Market) şehrin en ilginç yerlerinden biri. Burada Avrupa ve ABD’ye satılan kölelerin tutulduğu iki zindan , bugün müze olarak hizmet veriyor. Müzenin hemen yanında ise burada köleliği yasaklayan İngilizler tarafından yapılan Zanzibar’ın ilk ve en büyük katedrali olan Cathedral Church of Christ bulunuyor. Katedralin bahçesinde yer alan İsveçli heykeltıraş Clara Sornas imzalı birbirlerine zincirle boyunlarından bağlanmış beş Afrikalı köle heykeli köle ticaretini simgeliyor. Sahil şeridinden yürümeye devam ettiğinizde 18. yüzyılda Portekiz saldırılarına karşı yaptırılan ve şimdilerde Tanzanya’nın geleneksel müziği olan Taarab konserlerinin verildiği Arap Kalesi ile 1883’te Umman Sultanı tarafından yaptırılmış olan Beytül Acaip (Acayip Ev / Harikalar Evi) karşınıza çıkıyor. Şimdilerde müze olarak hizmet vermekte olan ev; Zanzibar’da elektrik ve asansörlü ilk ev olduğu için halk tarafından acayip karşılanan bu durum nedeniyle bu ismi almış. Zanzibar’daki bir sabahınızı baharat plantasyonu gezisine ayırın. Zanzibar’da ilk baharat üretimi Umman Sultanı’nın talebi ile 1800’lü yıllarda başlamış. İlk üretilen baharat ise zencefilmiş. Tarçını dalından keseceğiniz, karabiber ve vanilya toplayacağınız bu gezi tüm duyularınıza hitap edecek.