Haftanın filmleri (21 Ekim 2016)
İSMİ MANİDAR..
Gerçekten de, filmin ismi manidar değil mi? Fena bulunmayan Christopher McQuarrie imzalı “Jack Reacher” bir kitap uyarlamasıydı ve sevenleri vardı. Oysa seriye dönüşen o yayınlardaki iri, uzun boylu ve sarı saçlı eski askerin yerine karşımıza neredeyse tam zıttı Tom Cruise’un çıkması herkesi şaşırtmıştı. Ama evetti, sırf Tom Crusie ismini afişte gördüğü için bu filme gidecek kitleler vardı. Öyle de oldu. Film de bir aksiyon şaheserinden ziyade iyi çekilmiş bir TV polisiyesi kontenjanından geçer not aldı. Ama Jack Reacher’ın ille de geri dönmesi gerekli miydi? Kitap serisinin hayranları zaten ilk filmi görünce şok geçirmişken bu filmin devamının yapılmasında, aksiyon sineması pastasından Cruise adı sayesinde pay kapma dışında ne gibi bir dert olabilir? Cruise’un yönetmen olarak bu kez eski kankası, yılların sinemacısı Edward Zwick’i oturtması da aslında tersine bir bakışla “güven eksikliği”den kaynaklı olabilir. En nihayetinde perdede kötü adamları döven bir adet Tom Cruise var ve kendisi Mission Impossible’ın Ethan Hunt’ıyla “Jason Bourne” arası bir yorumla zihinlere sirayet etmeye çalışıyor.