Esquire Özel | 2019'un En İyi 20 Filmi

Yazı & İllüstrasyon: Damla Yüce

2019 yılında beyaz perdeye yansıyan filmler belki de alıştığımızın aksine; ham, gerçekçi ve karmaşıktı.

#MeToo ve #TimesUp'ın hesaplaşma kıyılarında geçen sinematik bir yıl sonrasında, 2019 filmleri büyük bir alçakgönüllülük, iyileşme ve kendini yansıtma zamanını ortaya çıkardı. (cosm

opolitanturkiye.com özel haberidir)

Yılın en dikkat çekici sinema olayı, ölümleri ile boğuşan, kahraman ve kötü adam arasındaki çizgileri bulanıklaştıran ve kültürün sınırlarını zorlaştıran karakterlere odaklanılmasıydı. Bu filmler bizi olmayı arzuladığımızdan çok olduğumuz gibi yansıtıyor: dağınık, belirsiz, yürek parçalayan, ama çabalayan... Striptizci direğinden evrilip mavi yakalı suçlulara dönüşen bir çift anneden, kendi psikolojik savaşında ırksal önyargılara takılan umut verici bir lise öğrencisine yahut ikizinden 30 yıl boyunca travmatik bir sırrı saklayarak ailesinin parçalanmasına kadar giden bir kardeşe... Bu yılki filmler, her seferinde buruk bir hissiyat bırakmanın ötesinde, insanlığı da en uçuk haliyle gösterdi. (cosmopolitanturkiye.com özel haberidir)

20 | Highlife

2021 yılında Batman rolünde göreceğimiz Robbert Pattinson, 2019'un en iyi filmleri arasına başrolde oynadığı 2 filmi de sokmayı başardı.

"2001: A Space Odyssey" den 50 yıl sonra, film yapımcıları hala filmin gölgesinde toplanıp buzlu uzay operalarını bir araya getirimeye çalışasalar da o serebral enerjiyi yansıtamıyorlar. Claire Denis'in uzun zamandır beklenen tutku projesinin parlaklığı, arzu ve sıkıcı bir rutinin sınırlarından kaçmak için varoluşçu arayış üzerine musallat bir meditasyon gibi karşımıza çıkıyor.

High Life, Dünya'da ölüm cezasına çarptırılmış bir grup mahkûmun bilimsel deneyler için bir uzay gemisiyle yolculuk etmesini anlatıyor.

19 | Dolemite Is My Name

Bir süredir ekranlarda göremediğimiz Eddie Murphy'nin başrolü eskisi gibi hoşumuza gidecek mi merak içerisindeydik ancak anladık kiMurphy'nin dönüşü tüm hızıyla devam ediyor

"Dolemite Benim Adım" 1970'lerde kaydettiği Dolemite komedi albümleri ve 1975 yapımı "Dolemite" filmi ile tanınan komedyen ve oyuncu Rudy Ray Moore'un hayatına odaklanıyor.

18 | Us

Jordan Peele, "Biz" de topluma bir başka pencereden bakıyor.

Get Out filmi ile sinemada başarıyı yakalayan Peele, 'Us' filminde ise kendilerine tıptıp benzeyen davetsiz misafirlerine karşı hayatta kalma savaşı veren bir ailenin yaşadıklarını konu ediyor.

Jordan Peele, korku/gerilim sinemasında uzun süredir arka planda kalan toplumsal eleştiriyi türe geri döndürüyor.

17 | Knives Out

Yıldız Savaşları: Son Jedi'dan bu yana ilk filmi ile yazar / yönetmen Rian Johnson, polisiye türünde kendi yerini aldı.
Bıçaklar Çekildi, ünlü bir yazarın ölümünün ardındaki sırrı ortaya çıkarmaya çalışan bir dedektifin hikayesini konu ediyor.

Rian Johnson imzalı bir "Katil kim?" filmi olarak tanımlanan ve Gosford Park'a benzetilen Knives Out, esrarengiz bir cinayeti çözmeye çalışan Dedektif Benoit Blanc'ın hikâyesini anlatıyor. 85. yaş gününü kutladıktan kısa süre sonra öldürülen başarılı suç romanı yazarı Harlan Thrombey'in cinayetini araştıran Blanc'ın, Thrombey'in yakınlarını ve hizmetçilerini soruşturarak yalanlar arasında kaybolan gerçekleri gün yüzüne çıkarması gerekiyor.

16 | Joker

Joaquin Phoenix'in usta oyunculuğu ile sıradan bir DC Universe sinematik evreninden bambaşka bir noktaya erişen ve çizgi roman uyarlamasından çok bir sanat festival filmine yakışır tepkiler alan Joker, aslında olumlu olumsuz eleştiriler ile yılın en çok konuşulan filmlerinden biri oldu.

Bir çizgi roman uyarlamasına göre mütevazi sayılabilecek bir bütçe ile çekilen Joker, Joaquin Phoenix'in etkileyici performansıyla sinemaseverler için unutulmaz bir deneyime dönüştü ve gişede 1 milyar dolar hasılata ulaşarak 18+ yaş sınırıyla bunu başaran ilk film oldu.

15 | Lighthouse

"Deniz Feneri" Robert Pattinson ve Willem Dafoe'un muhteşem performanslarıyla yükselen fantastik bir gerilim filmi.

Henüz Lighthouse filmin in adını bile duymamış olabilirsiniz, ancak her iki aktörün de hayranıysanız, performansları için bu siyah-beyaz korku gerilim filmini kaçırmamalısınız. İkili, 1890'larda, uzak bir adada yavaşça deliren iki deniz feneri bekçisini canlandırıyor. Kamera hareketlerinden aydınlatma, prodüksiyon tasarımına, yönetmenliğe ve oyunculuğa kadar, bir oda draması olarak gizlenmiş deliliğe karmaşık bir şekilde düzenlenmiş bir keşif.

Bir sonraki Batman olarak Pattinson hakkında şüpheniz varsa, bu filmi mutlaka izleyin.

*Oda draması(chamber piece): Sınırlı bir ortamda kısa bir süre içinde etkileşime giren az sayıda karakter içeren filmlere verilen isimdir. Ana karaktere destek olarak ek karakterler ve ortamlar bulunabilir, ancak sayıca azdır ve yalnızca kısa bir süre görünür. Oda filmi veya oda draması olarak da bilinir

14 | Booksmart

Olivia Wilde, "Booksmart" ile bir olgunlaşma çağı hikayesi, ile karşımıza çııyor.

Wilde'ın lisedeli en yakın iki arkadaş hakkındaki filmi sadece komedi unsuruyla değil; gençlere otantik, engelsiz bir şekilde bakması nedeniyle kitlelerle yankı uyandırıyor.

Müzikler ve pozitif enerjisi ile akıp giden bir film.

13 | Midsommar

Ari Aster'ın ilk filmi Hereditary ile çığır açmasının ardından merakla beklenen Midsommar bu defa izleyiciyi bir gündüz kabusunun içine hapsediyor.

Aldığı acı haberin ardından ihmalkar erkek arkadaşı ve onun (Dani'nin acısını hafifletme konusunda hiç işe yaramayan) sinir bozucu arkadaşları ile çıktığı seyahatte Dani olarak karşımıza çıkan Florence Pugh'ın performansı, özellikle Midsommar'ın yoğunluğu arttıkça bir kasırga gücüyle bizi çarpıyor.

Ziyaret etmeyi seçtikleri Hårga topluluğu, bir yaz ortası ritüeli yürütüyor, ancak her şey göründüğü gibi değil ve karakterlerin duygusal gerçeklerinin, gelişmekte olan olayların baskısı altında çıplak olduğunu izlemek, bu yazın en büyük zevklerinden biriydi.

12 | Portrait of a Lady on Fire

Portrait of a Lady on Fire, En İyi Senaryo ve Queer Palmiye ödüllerini kazandığı Cannes Film Festivali'nde eleştirmenlerin favorisi olmuştu. Fransız sinemacı Céline Sciamma'nın (Tomboy, Girlhood) yazıp yönettiği filmin başrollerini Noémie Merlant ve Adèle Haenel paylaşıyor. 18. yüzyılda Fransa'da geçen film, evlenme çağındaki bir genç kadın ile onun portresini yapmakla görevlendirilen bir ressam arasındaki ilişkiyi konu ediniyor.

Sinema eleştirmenlerince birinci sınıf bir başyapıt olarak adlandırılan ve " Bu yıl prömiyerini yapan en kusursuz eser." sözleriyle övülen film 18. yüzyılda, bir ressamın modeliyle aşkını anlatıyor.

11 | Little Women

Emma Watson'ın "Dünyanın dört bir yanına kitaplar gizledim" dediğği instagram postu ile duyduk bir çoğumuz Little Women filminin yeniden uyalandığını. Amerikan edebiyatının öne çıkanları arasında yer alan aynı isim li eser bugüne kadar 5 kez beyaz perdeye uyarlandı.

Küçük Kadınlar, İç Savaş sonrası Amerika'da yaşamlarını sürdürmeye çalışan dört kız kardeşin hikayesini anlatıyor.
Louisa May Alcott'un klasikleşmiş romanından uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda "Uğur Böceği" ile ilk yönetmenlik denemesini gerçekleştiren Greta Gerwig oturuyor.

10 | Greener Grass

Bu korku hicvi, ilk bakışta nostaljik saç tokaları ve synthwave renk paletiyle dolu eğlenceli bir 80'ler müzik videosuna benziyor. Bu banliyö portresine biraz daha yakından baktığınızda her şeyin merkezden biraz uzak olduğunu ancak banliyö sakinlerinin buna katlanıyor olduğunu görüyoruz. (cosmopolitanturkiye.com özel haberidir)
Lakin Greener Grass gttikçe garip ve dehşet verici hale gelen bir kabusa dönüşüyor. .. Bu gerilimde hayaletler ya da zombiler yok, sadece kendi ruhunu kemiren bir yerleşim bölgesi var. Ve bu film bize insanların çok daha korkunç olabileceğini bir kez daha kanıtlıyor.

9 | Marriage Story

The War of the Roses kadar kısır ya da Kramer vs Kramer kadar dengesiz değil, ancak yazar-yönetmen Noah Baumbach'ın bir çiftin boşanmasını detaylandırdığı dramasını izlemek çok daha da acı verici. (cosmopolitanturkiye.com özel haberidir)
Bunun nedeni, çiftin ayrılığıyla değil, her iki bakış açısıyla salınan aşk ve duygusal yaraların arkasında kalması elbette.
Scarlett Johansson ve Adam Driver'ın oynadığı bu dokunaklı öykünün merkezinde, çiftin her iki avukatının da pazarlık aracı haline gelen parçalanmalarının masum bir kazası olan oğulları var.

Baumbach'ın draması, ölümsüz sevgi, acı ve kişisel özgürlüğün inanılmaz düşünceli ve samimi bir hikayesi olarak çıkıyor karşımıza.

8 | Luce

Merkezinde genç siyahı bir erkeğin olduğu onlarca filmler bulabilirsiniz. (Monsters and Men ve Fruitvale Station akla ilk gelen örneklerden) Ancak çok azı, yönetmen ve yazar Julius Onah'ın keskin draması gibi titiz psikolojik egzersizlerle kimyamızı değiştirir. (cosmopolitanturkiye.com özel haberidir)
Başrolümüzün evde ve okuldaki her davranışı - siyahi akranları, spor arkadaşları ve gururlu ailesi arasında - karanlığın nasıl pazarlandığına dair sinsi bir inceleme sunuyor.
Luce , zihinsel dayanıklılığın, kimliğin ve artık oyunda kalmayana kadar oynadığımız rollerin akıllıca bir hikayesidir.

7 | The Farewell

Bu yıl başka hiçbir film, yazar yönetmen Lulu Wang'ın otobiyografik filmi düzeyinde duygusal bir gerginlik sunmadı. Film, uzakta yaşayan aile bireylerinin bir düğün ve hastalık teşhisi üzerine büyükannenin evine 'gizli bir veda' için toplanmasını ele alıyor.Veda , kimin doğru ve yanlış olduğunu belirlemekle ilgili değildir, kendi eğilimlerimize rağmen bireysel aşk dilimizi anlamak ve kültürel nüanslarımızı takdir etmekle ilgilidir. (cosmopolitanturkiye.com özel haberidir)

Sinemacının, kendi ülkesinde bir yabancı gibi hissettiği zaman hayatında bir zaman çağrıştıran derin kişisel hikayesi, efervesan bir trajedi, aşk ve şaşkınlık hikayesinde göçmen deneyimini güzel bir şekilde anlatıyor.

6 | Tell Me Who I Am

Sadece gerçek hayattan gelebilecek bir korku ile yüzleşmek istiyorsanız mutlaka izlemeniz gereken bir belgesel "Bana Kim Olduğumu Söyle"... (cosmopolitanturkiye.com özel haberidir)

Marcus Lewis'in aynı isimli otobiyografisinden uyarlanan yönetmen Ed Perkins'in karanlık atmosferik filmi, iki kardeş ve çocukluk travmaları arasındaki ilişkiyi yavaş yavaş zihninize işliyor. İkizlerin ve ebeveynlerinin gerçek fotoğraflarını çarpıcı canlandırmalarla birlikte kullanan Perkins, aile içi istismar, travma, hafıza, affetme ve sevdiklerimizi korumak için ne kadar ileri gidebileceğimizi etkili bir şekilde anlatıyor.

5 | Pain and Glory

Yazar-yönetmen Pedro Almodóvar'ın hareketli yarı-otobiyografik portresi, yaşamı ve kariyeri boyunca yaptığı bazı zor seçimlere tarafsız bir şekilde bakıyor ve bunu yaparken, kusurlarımızı nasıl kabul etmeyi ve kucaklamayı öğrenebileceğimizi gösteriyor. Sanat yönetmeni María Clara Notari'nin ellerinde, Almodovar'ın çocukluğunun ve daha sonraki yıllarının görkemli bir şekilde yeniden inşa edilişine şahit oluyoruz. Antonio Banderas'ın korkusuz performansıyla parlayan Pain and Glory , güzel olduğu kadar insanlık açısından da oldukça zengin bir film.

4 | Hustlers

Jessica Pressler'in bir makalesine dayanan yazar-yönetmen Lorene Scafaria'nın son filmi olarak adlandırılan bir striptizci filmi ancak Hustlers, iki yalnız annenin ortak çaresizliği ve bağımlılığıyla topraklanmış hırs ve aşırılıklarına sarsılmaz bir bakış. Filmin kaygan geçişleri kapitalizmin yapısını daha da vurguluyor. (cosmopolitanturkiye.com özel haberidir)

3 | Ad Astra

Yönetmen ve yazar James Gray'in destansı uzay destanıyla ilgili en büyüleyici şeylerden biri, daha önce gelen çok sayıda erkek astronot filminin aksine, kahramanı Roy McBride'ı (Brad Pitt) yüceltmekle ilgilenmemesi... Bunun yerine Gray, ailesel ve profesyonel koşulları sebebiyle iğnsanlarla bağ kuramayan kusurlu bir adamın portresi sunuyor. (cosmopolitanturkiye.com özel haberidir)

2 | Once Upon a Time…in Hollywood

Bu filmi Tarantino yerine bir başka ismin yorumundan izlesek, muhtemelen "1969'da Los Angeles'ta Altın Çağ'ın sonunda solmakta olan bir TV yıldızı (Leonardo DiCaprio) ve yardımcı dublörü (Brad Pitt) hakkındaki dokunaklı arkadaşlık hikayesi" der geçerdik. (cosmopolitanturkiye.com özel haberidir)

Ama... bu hikayenin Quentin Tarantino'nun ellerinde nasıl ustaca şekillendiğine kengiz gözlerinizle şahit olmalısınız!

1 | Parasite

Yönetmen ve yazar Bong Joon Ho'nun, Kore'nin kapitalist yapısını vahşice yerle bir ederek anlattığı bir aile ve hayatta kalma hikayesi Parazit... Ekonomik ölçeğin her iki ucundaki karakterlerin fantastik performanslarıyla ağzına kadar doldurulan film, önce izleyiciyi, fakir bir ailenin dört üyesi tarafından uber zengin bir ailenin lüks evine kademeli bir sızma planı ile heyecanlandırıyor.

Parazit ,ekonomik adaletsizlik sistemini alaşağı etmek için ortak bir hırs altında birleşen sevgi dolu bir ailenin hikayesini ustaca hazırlanmış, şaşırtıcı derecede hareketli bir yapımla bize anlatıyor.

Mansiyonlar

John Wick: Bölüm 3 - Parabellum: Keanu Reeves ve Halle Berry, yönetmen Chad Stahelski'nin neon renkli aksiyon filminde avlarını yok etmek için her şeyi (kütüphane kitaplarından Belçika kurduna kadar) kullanan gözü dönmüş bir çifti canlandırıyor.

Uncut Gems: Adam Sandler'ı korkunç bir kumar bağımlılığı olan şanssız bir kuyumcu olarak izlemeye hazır mısınız?

One Child Nation: Film yapımcısı Nanfu Wang, ülkenin korkunç tek çocuk politikasının insanlık dışı öyküsünü anlatmak için Çin'e geri döner.

Rocketman: Yönetmen Dexter Fletcher, Elton John'un hayatının çalkantılı yıllarına, Taron Egerton'un mükemmel performansıyla rock yıldızının müzikal hikaye anlatımının gücünü gösteren dokunaklı bir biyografide bakıyor.

Irishman: Joe Pesci'nin iddialı performansı ile hayat bulan gangster serisi, Martin Scorsese'neden bu neslin en nefes kesen yönetmnlerinden biri olduğunu hatırlatıyor.