Erkekler de “And Just Lıke That…” İzlemeli

Yazı Henry Wong
Çeviri Ebrarsu Şentürk
Fotoğraf Craig Blankenhorn

Esquire olarak sık sık "Erkekler bunu beğenecek mi?" diye düşünüyoruz. Aslında zamanımızın büyük bir bölümü erkeklerin ilgisini çekebilecek televizyon programları, albümler, filmler, kitaplar, sergiler ve oyunlar hakkında konuşmakla geçiyor. Yıllardır erkeği odağına alan bir iş yapsak da aslında buradan çıkardığımız somut bir ders yok. Ancak erkeklerin ve kadınların ilgi duyduğu şeyler arasındaki çizgi giderek bulanıklaştı. İyi zevk ayrım gözetmez; çoğu insan "Severance", "Adolescence" ya da "The White Lotus"tan keyif alır. Ancak bir dizi, cinsiyet ayrımını asla aşmadı: "Sex and the City."

İlk kez 1998'de yayınlanan ve New Yorklu yazar Carrie Bradshaw'u (Sarah Jessica Parker) konu alan bu HBO dizisinde erkek cinsini bu kadar rahatsız eden ne peki? Kıyafetler, kadın odaklı olay örgüsü, erkek karakterlerin tasviri…? Belki de rahatsız eden şey şaşırtıcı olmayan bir şekilde, dizinin sona ermesinden bu yana geçen on yıllar içinde insanların dizide değer verdiği şeyler. Ancak şu an size şunu söylemek için buradayız: "Sex and The City"nin devam dizisi olan "And Just Like That…", erkekler için izlenmesi gereken bir yapım olabilir.

Yolda bir arkadaşınızın düğününe giderken, "Sex and the City"de Carrie'nin düğünlere, nişan ve bebek partilerine katılmak için ne kadar para harcadığını ve bekar insanların bunun karşılığında tam olarak ne aldığını hesapladığı bir hikâyeyi tekrar tekrar düşünmeden edemiyorsunuz. (Cevap: Çok fazla değil, ama bazen bir çift ayakkabı!) Charlotte (Kristen Davis), Miranda (Cynthia Nixon) ve Samantha'dan (Kim Cattrall) oluşan bu şehirli gurubun finans, kariyer ve ilişkilerde ilerlediği çok komik, hatta çoğu zaman endişe verici yol, sadece kadınların değil, aynı zamanda kendi hayatınızı da anlamanıza yardımcı olabilir. Dizideki erkekler de (genellikle o haftanın erkek arkadaşı, ama bazen de uzun süreli partner) ilişki kurulabilir durumlar yaşıyor ve güzel giyiniyorlar.

"And Just Like That…"in üçüncü sezonu yayınlanmaya devam ediyor. Orijinal dizinin 2004 yılında sona ermesinden onlarca yıl sonra bu kadınları bir araya getiren devam dizisi için işler hiç de kolay olmadı. Eleştirmenler, dürüst olmak gerekirse, altı kozmopolit derinliğinde bir rollercoaster'a tersten biniyormuşsunuz gibi hissettiren tonu beğenmediler. Gazeteci maaşıyla geçinen bir kadını konu alan bir dizide her zaman gerilim yaratan Carrie'nin servet gösterileri, herkesin tepkisini toplayabilir. Ancak diziyi bu kadar eğlenceli kılan da tam olarak bu.

Spoiler vermek istemeyiz ancak ilk iki sezonda Carrie'nin kocasının ölümünün yasını tutmasını ve yeniden birileriyle flört etmeye başlamasını izledik. Charlotte, annelikle ve ergenlik çağındaki çocuklarının çalkantılı hayatlarıyla boğuşuyor. Miranda, eğitimine geri döndü ve bazı şeyleri yeniden keşfediyor. Samantha ise Londra'da, görünüşe göre etliye sütlüye karışmadan yaşıyor. Hikâyeler raydan çıkma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında bile, oyuncular her zaman ilgi çekmeye devam ediyor.

Üçüncü sezonda da karakterlerin hayatları derinleşmeye ve karmaşıklaşmaya devam ediyor. Eğer siz de "Sex and the City"yi yayınlandıktan çok sonra izleyip, 30'lu yaşlarınızda nasıl yaşayacağınız konusunda bir rehber olarak kullandıysanız, bu kadınların ve erkeklerin hayatlarını ekranda izlemenin ferahlatıcı bir yanı var, hatta çığır açıcı bir deneyim olduğunu söyleyebiliriz. Meğer hayat 40, 50 ve 60 yaşında bitmiyormuş. Bu karakterler hâlâ ilişki sorunlarıyla, iş dünyasındaki çekişmelerle ve ailevi problemlerle mücadele ediyorlar. Bunda hepimiz için bir ders var. (Ve bazı güzel kıyafetler de.)

"And Just Like That…" HBO Max üzerinden izlenebilir.