Art Basel 2025: Sanatın Yeni Nabzı Nerede Atıyor?
19–22 Haziran'da Basel’de sanat sahneye çıktı, duvarlardan taştı, meydanlara yayıldı. Şimdi dönüp bakalım: Art Basel 2025’ten geriye ne kaldı: Kim yükseldi, kim konuşuldu, kim iz bıraktı?
Yazı Zeynep Dallı
Lüksün Değil, Dengenin Peşinde Bir Sanat Pazarı
Art Basel'in bu yılki en büyük sürprizi, fiyat etiketlerinde gizliydi. Klasik dev satışlar yerini daha orta ölçekli, erişilebilir işlere bıraktı. Yüksek riskli, çok pahalı eserlerin geri plana çekilmesi koleksiyonerleri de sadeleşmeye yöneltti. Satın almaktan çok bağ kurmak isteyen bir izleyici profili ön plandaydı.
Parlak Zeminler, Dev Renkler: Katharina Grosse'nin Meydan Daveti
Messeplatz Meydanı'nda karşınıza çıkan ilk şey: Dev bir pembe-beyaz bulut. Alman sanatçı Katharina Grosse'nin "CHOIR" adlı yerleştirmesi, Basel'in kalbini dev bir tuvalla kapladı. Gören durdu, bakan içine çekildi. Sanatın kamusal alandaki gücünü yeniden hatırlatan bu iş, festivalin temasını net biçimde hissettirdi: Second Nature. Doğaya geri dönmek mi, yoksa doğayı yeniden kurgulamak mı?
Unlimited: Sanatın Sınırları Zorlandığında
Fuardaki "Unlimited" bölümü, bu yıl kelimenin tam anlamıyla sınırları zorladı. Mısırlı performans kolektifi nasa4nasa, her gün canlı gösteriler yaptı. Félix González-Torres'in "Go-Go Dancing Platform" işi, galerinin ortasında dönüp duran bir dansçıyı izlemeye çağırdı. Ziyaretçiler, sanatla yalnızca göz göze değil, beden bedene temas etti.
Yeni Nesil Sahneye Çıkıyor: "Premiere" Bölümü
Art Basel 2025'in en taze hamlesi "Premiere" isimli yeni bölüm oldu. Son beş yılda üretilmiş işlere ve yükselişteki galerilere ayrılan bu alan, Los Angeles'tan Tokyo'ya birçok yeni oyuncuya Basel'de ilk kez yer verdi. Bu sahnede gösterilen işler süslü değil ama güçlüydü. Sadelik, hiç bu kadar çarpıcı olmamıştı.
Hugo Boss x Art Basel Awards: Moda ve Sanat Aynı Masada
Bu yıl ilk kez verilen Art Basel Awards, sadece kim ne sattı yarışından çıkıp kim ne anlattı sorusunu gündeme taşıdı. Şilili sanatçı Cecilia Vicuña ve Kolombiyalı Delcy Morelos'un kazandığı ödüller, sanatı sadece galeri duvarlarında değil, toplumun damarlarında da var eden isimleri onurlandırdı. Hugo Boss işbirliğiyle düzenlenen ödül töreni, sanatın moda ile nasıl kesişebileceğini de gösterdi.
İstanbul'dan Basel'e: Teaspoon Projects'in Uluslararası Adımı
Bu yılki Art Basel yalnızca büyük galerilere ve yerleşik isimlere değil, bağımsız ve deneysel üretimlere de sahne oldu. Londra merkezli bağımsız küratoryal platform Teaspoon Projects, kurucusu Ilgın (Gigi) Sürel'in Basel ziyaretiyle uluslararası yolculuğunda önemli bir eşiği geçti. Henüz yolun başında olan bu oluşum, çok duyulu ve deneyim temelli sanata alan açmayı amaçlıyor. Sürel'in hedefi, önümüzdeki yıl Basel Social Club kapsamında film ve yemek performansını bir araya getiren özgün bir projeyle izleyiciyle buluşmak.
Bu yıl dördüncü kez gerçekleşen Basel Social Club, resmi fuar yapısının dışında daha özgür ve katılımcı bir atmosfer sunarak deneysel işlerin serpilmesine olanak tanıyan alternatif bir platform olarak öne çıktı.
Sürel'in bu yılki favori sunumlarından biri, Toronto merkezli Franz Kaka galerisinin Türk-Kanadalı sanatçı Elif Saydam ile Art Basel Statements bölümünde gerçekleştirdiği yerleştirmeydi. Saydam, Art Deco tarzındaki tuvalet kapılarını trompe-l'œil resimlerle bir araya getirdiği çalışmasında, cazibesiyle dikkat çeken yapıların ardında gizlenen toplumsal ve ekonomik kodları görünür kılmayı hedefliyor.
Haftanın bir diğer kayda değer buluşması ise, ICA direktörü Bengi Ünsal ve Ilgın Sürel'in birlikte ev sahipliği yaptığı özel Volkshaus brunch'ıydı. Küratörler, sanatçılar ve ICA dostlarını bir araya getiren bu samimi etkinlik, haftaya sadece estetik değil, güçlü bir topluluk hissi de kattı.
Modern Ustalardan Yeni Hatırlatmalar
Fuarda Joan Mitchell, Picasso, Helen Frankenthaler gibi isimlerin işleri de vardı. Ama bu kez o eserler statü sembolü olmaktan çok, sanat tarihine açılan sayfalardı. Geçmişin gücünü hissettiren ama bugünün enerjisini kaçırmayan bir denge yakalanmıştı.
Art Basel 2025'ten Geriye Ne Kaldı?
Art Basel 2025, sadece milyon dolarlık satışların değil, bağ kurmanın, sorgulamanın ve yeniden düşünmenin fuarı oldu. Büyük galeriler yerini kaybetmedi ama genç oyuncular dikkatleri üstüne çekti. Performanslar, meydan işleri, ödül törenleri ve sade ama çarpıcı işler... Sanat, canlı ve gerçekti.
Ve bir kez daha hatırladık: Art Basel sadece bir fuar değil. Aynı anda bir podyum, bir sahne, bir tartışma masası ve bir zaman kapsülü. Biraz fikir, biraz his, biraz da estetik sarhoşluk.
Tam da bu yüzden, gitmeden önce anlaşılmıyor. Gittikten sonra ise unutulmuyor.