“Murderbot”ta Alexander Skarsgård’ın Yakışıklı Android’inin Bazı Sorunları Var
Apple TV+’ın yeni bilimkurgu komedi-dramının tek bir şeye ihtiyacı var: Daha fazla Alexander Skarsgård.
Yazı Miranda Collinge
Çeviri Öykü Gönül
Fotoğraf Steve Wilkie
Alexander Skarsgård her zaman bir bilmece gibiydi. 1.91 cm boyundaki İsveçli aktör, klasik bir başrol oyuncusunun kusursuz yüz hatlarını ve etkileyici bakışlarını (gözaltı halkaları da dahil) da, bir karakter oyuncusunun tuhaflığını ve sıra dışı karizmasını da bünyesinde barındırıyor. Oyuncu seçimi sürecinin maceracı olmayan doğası göz önüne alındığında, kariyeri boyunca net bir çizgi seçmesi gerekti ve bu da her zaman tam olarak uyduğu bir çizgi olmadı. "Tarzan" ve "The Northman" gibi yapımlar, fiziksel olarak kendini gösterdiği ama oyunculuk anlamında sınırlı kaldığı projelerdi. Skarsgård daha küçük rollerde parladı. "True Blood"daki Eric Northman karakterinde, "Pretty Little Lies"ta Nicole Kidman'ın berbat eşini oynarken ya da "Succession"daki teknoloji milyarderi Lukas Matsson rolünde çok daha etkileyici performanslar sergiledi. Ama bu roller genellikle afişlerde alt sıralardaydı. Peki Apple TV+'ın yeni komedi-drama dizisi "Murderbot", tam da onun hak ettiği başrol (veya baş-android) olabilir mi?
Chris ve Paul Weitz ("American Pie", "About a Boy") tarafından yönetilen ve Martha Wells'in kitap serisi The Murderbot Diaries'ten uyarlanan 10 bölümlük "Murderbot", insanların kötü mega-şirketlerin egemen olduğu toplumlarda yaşadığı, solucan deliklerinden geçtiği ve güvenlikleri için "Güvenlik Birimi" olarak adlandırılan yarı-organik insansı robotları kullandığı fütüristik bir gezegenler arası dünyada geçiyor. Diziyi özel kılan unsur ise Skarsgård'ın canlandırdığı Murderbot karakteri. Yakında üretimine son verilecek bu model, her nasılsa kendi kontrol modülünü devre dışı bırakmış ve bir nevi özgür irade geliştirmiş. Artık kurallara uymak yerine, bağımsızlığını sonuna kadar kullanarak miğferinden basit bilimkurgu dizilerini ardı ardına izleyerek yararlanıyor.
Elbette bir tehlike yaklaşıyor. Murderbot (adını kendi koyuyor), Preservation Alliance adlı huysuz bir araştırma ekibine atanıyor ve beklenmedik tehlikelerle dolu yeni bir gezegene gönderiliyor. Burada dev yeraltı kırkayak-canavarları ve içinde başka bir ekip ile güvenlik robotlarının cesetlerini (ceset olmayabilir de tabii, güvenlik robotlarından tam olarak emin olamazsınız) barındıran bir uzay gemisi buluyorlar. Yeni patronları büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalınca Murderbot tüm tembellik eğilimlerine rağmen içindeki duygusal tellerin titrediğini fark ediyor.
Dizinin ilk bölümü kesinlikle umut verici. Ayrıca ekonomik! Bölümlerin süreleri ne mutlu ki 30 dakikanın altında kalıyor. Son derece kuru bir seslendirme eşliğinde Murderbot, yeni keşfettiği varoluşsal yetkinliklerini henüz görevi sona eren bir grup madencinin çılgınca sarhoş oluşunu izlerken açıklıyor. Ona göre insanlar "pis", herkes "pislik". Onun için en sevdiği dizisi "The Rise and Fall of Sanctuary Moon"u (John Cho ve Jack McBrayer gibi isimlerin eğlenceli küçük rollerde göründüğü bir dizi içinde dizi) izlerken yaşanan en küçük kesinti bile sinir bozucu bir rahatsızlık.
Murderbot, büyük ihtimalle insanlara hizmet etmek üzere programlanmış ama onların aptallığından sürekli bıkmış android geleneğinin "Star Wars"taki C3PO'dan "Red Dwarf"taki Kryten'a en yeni üyesi. Ancak en yakın benzeri büyük ihtimalle "Futurama"dan Bender olurdu, tabii çok daha çekici versiyonuyla. Skarsgård'ın mükemmel, soğukkanlı mizah anlayışı burada kendine harika bir alan bulmuş. Diğer fiziksel özelliklerine gelince, havalı robot zırhının içinde etrafta yakışıklı biçimde dolaşıyor. Ancak bölümde geçirilen bir sahne gösteriyor ki, bir "Ken" bebek durumu da söz konusu.
Sorun şu ki ilk bölümden sonra Murderbot ve Skarsgård, spot ışığını daha az ilgi çekici bazı karakterlerle paylaşmak zorunda kalıyor. Preservation Alliance, Noma Dumezweni ve David Dastmalchian gibi sevilebilir oyunculardan oluşsa da karakterler biraz renksiz kalıyor. Açıkçası, aşk üçgenleri ya da dev kırkayaklarla karşılaştıklarında kaderleri hakkında kafa yormak biraz zor. 2. ve 4. bölümler arasında hikâye derinleşirken esprilerin etkisi kayboluyor.
Bizim istediğimiz ve sezonun ortasına doğru gerçekleşmesini umduğumuz şey, daha fazla Murderbot, daha fazla Skarsgård ve bu sıra dışı oyuncunun bu eğlenceli karakterle birlikte bekleme modundan çıkması.
"Murderbot"u Apple TV+'ta haftalık olarak takip edebilirsiniz.