Tom Hardy’nin Yeni Aksiyon Filmi: “Havoc”
25 Nisan tarihinde gösterime giren aksiyon gerilim filmi “Havoc”ta, Britanyalı yıldız biraz asi, biraz da Bond esintili bir tavırda.
Yazı Henry Wong
Çeviri Öykü Gönül
Kapak Fotoğrafı Alamy
Adı "Havoc" (Derin Kargaşa) olan bir filmden beklentiniz ne olur? Bu Netflix yapımının yönetmen koltuğunda "The Raid" üçlemesinden tanıdığımız Gareth Evans otururken başrolünde ise, "Mad Max: Fury Road" ve son dönemdeki "MobLand" dizisinin yıldızı Tom Hardy var. Evans'tan beklediğimiz şey, yaratıcı ve mükemmel koreografili dövüş sahneleriydi. Hardy'den ise ciddi bir oyunculuk, hafif bir eksantriklik ve bu dövüş sahnelerini hakkını vererek canlandırabilecek bir ustalık bekliyoruz. Ve bu aksiyon gerilim filmi, tüm bu beklentileri karşılamakla kalmıyor, gürültüler, patlamalar ve yumruklarla ezip geçiyor.
Filmde Detroit'teyiz ya da Chicago'da. Açıkçası tam olarak neresi olduğu belli değil ve söylenmiyor da. Ama bildiğiniz türden, bir aksiyon filmine biçilmiş kaftan bir şehir. Suçla dolup taşan "Chinatown" sokakları, araba kovalamacalarına uygun otoyollar, bol flaşlı ışıklarla döşenmiş, kavga etmeye de, dans etmeye de elverişli gece kulüpleri… Bu stilize atmosferin tam ortasında ise Walker karakteri ile Hardy var. Kendisi sert mizaçlı bir dedektif. Kısa sürede kendisini ters giden birtakım işlerin içinde buluyor. Zaten bu tarz filmlerde işler nadiren yolunda gider, değil mi? Sorun şu ki, bu karışıklığın içine belediye başkanı Lawrence Beaumont'un (Forest Whitaker) da adı karışıyor ve Walker'ın başına bela olan yozlaşmış polisler ve yeraltı dünyasının tehditleri arasında, şehri bir uçtan bir uca dolaştığı bir kovalamaca başlıyor. Bu hengâmeye bir de özel hayatındaki krizler ekleniyor. Tahmin edeceğiniz üzere, Walker'ın ailesiyle ilişkisi de oldukça karmaşık. Filmde gözleri nemlendiren Noel sahnelerinde kızından ve eski eşinden ayrı düştüğünü öğreniyoruz.
Senaryoyu da kaleme alan Evans, olay örgüsünü sade tutarak diğer alanlarda coşmaya bolca alan bırakmış. Karakterler abartılı, tempolar yüksek ve belli ki oyuncular da işin keyfini çıkarıyor. Walker'ın ortağı Ellie rolünde Jessie Mei Li, kaypak bir dedektifi canlandıran Timothy Olyphant ve özellikle vamp suç patronu rolüyle Yeo Yann Yann göz dolduruyor. Evans'ın uzun süreli iş ortağı olan görüntü yönetmeni Matt Flannery, kadroyu âdeta 80'lerden çıkmış bir Hong Kong aksiyon filminde gibi gösteriyor. Peki ya dövüş sahneleri? Tek kelimeyle harika. Evans, gece kulübünde geçen bir kavgayı bile sofistike gösterebiliyor. Ormanda geçen hesaplaşma sahnesi ise hem samimi hem kıyametvari. Görüş alanındaki her silah kullanılıyor, zıpkınlar dahil ne varsa silaha dönüştürülmüş. Midesi hassas olanların "ileri sar" butonunu elinin altında tutması gerektiğini hatırlatalım.
Bütün bu kaosun merkezinde Tom Hardy yer alıyor. Dövüş sahneleri aşırıya kaçmaya başladığında, kan biraz fazla sıçradığında, aktör tüm bu curcunaya insani bir denge getiriyor. Onunla birlikte bu yolculuğa çıkıyorsunuz ama aynı zamanda, onun için çıkıyorsunuz. Film sona yaklaşırken, kamera sonunda bir yerde durduğunda karşınızda Hardy'nin dövüşmüş ve morarmış bir yüzüne bakarken o yatıştırıcı mavi gözlerine dalmamak ve bu sefer kaos değil, bir huzur ve mutluluk bulmamak elde değil.
Devam filminde görüşmek üzere!