Trajediyle Dolu Bir Aşk Senfonisi: “Maria”
Angelina Jolie ve Haluk Bilginer’in başrollerini taçlandırdığı “Maria” filmi nihayet izleyiciyle buluştu. Opera dünyasının ölümsüz sesi Maria Callas’ın iniş ve çıkışlarla dolu hayatını ele alan yapımı odağımıza aldık.
Yazı: Begüm Şenkara
Fotoğraf: IG, Getty Images
20. yüzyılın en efsane seslerinden biri Maria Callas… Onun sesini duyduğunuzda tüylerinizin diken diken olmama ihtimali yok. Zamanı durduran, aryalarıyla sizi tanrısal bir yolculuğa çıkaran Callas, ona armağan edilen La Divina ismini sonuna kadar hak ediyordu. Hayatı sesi kadar kusursuz değildi, ama milyonları büyülediği sesinde fırtınalı yaşamının izlerini taşıdığı aşikâr. Aşk, melankoli ve başarısızlık korkusu, bunların hepsi bir insanı bitirmeye yeter mi? İşte Maria size bunu sorgulatıyor. Maria Callas'ın tutkulu aşkı Aristotle Onassis'i canlandıran Haluk Bilginer, derin performansıyla büyülerken, konuşmadan sadece bir bakış attığı sahnelerde bile, Onassis'in manipülatif gücünü aktarmayı sonuna kadar başarıyor. Hollywood'un kraliçesi Angelina Jolie, Bilginer hakkında, "Haluk içimdeki Maria'yı bulmama yardım etti" yorumunda bulunuyor.
Duyduğunuzda şaşıracağınız bir bilgi: Armatör Aristotle Onassis İzmir doğumlu. Kurtuluş Savaşı'nın ardından ailesiyle beraber Yunanistan'a yerleşiyor. Ne tesadüf ki, Haluk Bilginer de İzmirli bir sanatçı; hatta bu detay filmin yönetmeni Pablo Larrain'in de gözünden kaçmamış. Larrain, "İlginç olan bir şey var o da Bilginer ve Onassis'in yalnızca birkaç blok ötede, 50 yıl arayla doğmuş olmaları." diyor. Maria Callas'ın Paris'te geçen son günlerini odağına alan filmde, Angelina Jolie'nin performansı da göz dolduran cinsten. Kafese sıkışmış bir bülbül gibi kendiyle mücadele eden, ama bunun sonunda da kendini hatalarıyla sınayarak; karanlığa gömülen bir hikâye Callas'ın yaşamı. Eşsiz sesin, sanatına ve hayatına küsmesinin tek sebebi Onassis miydi? Bilmiyoruz, ama bunda payının çok büyük olduğu kesin. Bu trajediyi, belki de filmde en iyi yansıtan sahnelerden biri Onassis ölüm döşeğindeyken, Callas'ın, "Ölümünde bile bir sırdım" demesiydi.
Ölümü hakkında bile sayısız rivayetlerin ortada dolaştığı Maria Callas'ın, hayatının gerçeklerini belki tam anlamıyla bilemeyeceğiz; ama bu film onun iç dünyasına açılan bir pencere niteliğinde. Kendi benliği ve sahnedeki personası arasında yaşamı boyunca savaş veren Maria Callas, bu mücadelesini bize şu cümlelerle anlatmaya çalışmıştı aslında: "İçimde iki insan var. Maria olmak istiyorum, ama bir de layık olmaya çalıştığım Callas var. İkisiyle de elimden geldiğince başa çıkmaya çalışıyorum. İkisi de el ele ilerliyorlar, çünkü Callas da önce Maria'ydı. Sanatımı icra ederken kendim de her saniye oradaydım. Yanlış bir şey yapmadım, hep dürüsttüm. Biri bana sahiden kulak verecek olursa her ikisini de bende görecektir." Filmi izledikten sonra Maria Callas'ın her tınısında, başka bir duygu arayacağınıza hiç şüphemiz yok. Şimdiden iyi seyirler, Callas'ın aryalarıyla dolu bir hafta diliyoruz.