Festival zamanı

Ondört yıldır şehrin en rahat, tasasız, eğlenceli festivallerini gerçekleştiren Can Tanca ve Birol Giray ile Chill Out Festival İstanbul’un hemen ardından bir araya geldik. Hem geride kalan hafta sonunun değerlendirmesini yaptık hem de önümüzdeki haftalarda gerçekleşecek festivalleri konuştuk.

Giriş Tarihi: 09.07.2019 10:56 Güncelleme Tarihi: 09.07.2019 10:59

Röportaj Çimen Uzsoy G.
Portre fotoğrafı Kutup Dalgakıran

Chill Out Festival bu yıl 14. kez gerçekleşti. Nasıl geçti? Geçen yıllardan farklı neler vardı?
Can Tanca:
İlk günden biletleri tükendi, gerçekten inanılmaz bir ilgi vardı, bu bizi çok mutlu etti. Açıkçası geçen yıllardan çok da farklı şeyler yoktu. Biz sadece herkesin artık kanıksadığı, çoktan bir klasik haline gelmiş olan Chill Out Festival standardını korumaya, hiç ödün vermeksizin her yıl çıtayı biraz daha yükseltmeye çalışıyoruz. Sezonun ilk festivalinde, yılın en mutlu hafta sonunu yaşatmayı amaçlıyoruz yıllardır.

Bu denli uzun bir zaman içinde elbette sürdürülebilirliğin reel şartları bazen minör değişiklikler gerektirebiliyor. Müzik sektöründeki zorlukların yanında, destekçi ve hatta içerik ortağımız olan markaların pazarlama stratejilerindeki değişiklik birebir yansımayla yolda bazen dengesiz kalmamıza sebep olsa da, kendini yenileyen güçlü bir platform oluşturduğumuzu düşünüyoruz ve uluslararası çapta sponsorluk mekanizmasını iyi işletebiliyoruz. Müzik sektöründeki zorluklara değinmek gerekirse, ana akımdan veya yan büyük akımlardan uzakta bir içerik sunma hedefiniz varsa, zaten herhangi bir yönde niş olmayı baştan kabul etmişsinizdir ve bunu güncelleyerek platformunuzu hep canlı tutmak işinizin bir parçası olmuştur.

Tüm toplumsal etkenlere rağmen bu festivali sürdürebilmek, başlangıçtan bu yana katılan yüzleri ve hatta sayıca çoğalmalarını görebilmek, markaların ve dünyanın her yerinden sanatçı ve müzisyenlerin festivalde yer almak için gösterdiği ilgi bizim için çok değerli. Biz, sınırların olmadığı bir sanat dünyasına inanıyoruz ve bunu gerçekte de yaşamak ve yaşatabilmek istiyoruz.

Zaman içinde festivalin gelişimine bakarak, müzik ve kitlenin değişimi hakkında neler söylersiniz?
Can Tanca:
Müzikal açıdan dünya standartlarının çok ilerisinde olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu benim fikrim değil, yurtdışı ve yurtiçinden müzik otoritelerinin ve artık globalleşen dünyada ciddi biçimde festivalleri dolaşan müzikseverlerin dile getirdiği bir gerçek. Gelecek yıllarda müzik piyasasına hakim olacak isimleri herkesten önce keşfedip, festivallerimizde performans gerçekleştirmelerine olanak sağlamak bizim için artık zevkli bir hobi haline geldi. Dünyada müzik piyasasına hakim noktalardan önemli müzik insanları festivallerimize geliyor ve büyük çoğunluğun daha önce dinlemediği isimleri dinleyip, gelecek yıllarda kendi festivalleri ve mekanlarında sahneye çıkarıyorlar.

Üzerine vurgu yapmamız gereken en önemli husus, kendimizi ve takipçi kitlemizi biliyor olmamız, elimizdeki şartları göz önünde bulundurarak, gereksiz rüyalara dalmadan işimizi devam ettirmenin ve ayakta kalmanın peşindeyiz. Bizi artık trendlerden beslenen değil, trendleri belirleyen festivaller yapmak mutlu ediyor ancak. Genel anlamda festival seçkilerimizden söz ederken kendi radyolarımız olan Lounge FM ve Radio FG'ten destek almaktayız. Radyolarımızın programlamasında ve içeriğinde gösterdiğimiz özen ve belli bir düzen içindeki çeşitlilik, festivallerimizin doğuşuna, sunumuna ve halen süren, kendini sürekli güncelleyen seçkisine temel oluyor. Bir diğer deyişle; her iki festivalimiz de radyolarımızın içeriğinin sahne ve mekanda hayat bulmuş hali olsun istiyoruz. Bizim hedeflediğimiz katılımcı kitlesi, kulağı yeni tüm tür ve melodilere açık, anlattığımız hikayeyi anlayarak kendine bunun içinde rol bulan, her yaştan ve görüşten, bizim sofraya koyduğumuz yemeğin tadından şüphe duymayan insanlar. Geçtiğimiz 14 yıl içinde her sene daha gençleşen bir kitle oluştuğunu, yani alttan gelen müzikseverlerin ilgisinin arttığını gözlemliyoruz, bu da bizi ileriye dönük olarak her zamankinden daha fazla umutlandırıyor.


Kemerburgaz'da gerçekleşen Chill Out Festival'in katılımcıları için düzenlenen oturma alanı.

Önümüzde Chill Out Festival Bodrum ve Çeşme var. Neler bekliyor bizi? İstanbul'dakinden farklı neler olacak?
Can Tanca:
Yine kaliteli müzik, yine harika bir doğa artı tabii ki deniz, iyi yeme-içme ve tabii artık büyük bir ailenin fertleri haline gelmiş, yanındakinin varlığından zevk alan ve eğlenmeyi seven güzel festival insanları. Chill Out Festival'in kendine özgü konseptini her yerde aynı düzeyde sunmak öncelikli amaçlarımızdan. Önümüzdeki senelerde başka ülke ve şehirlerde göreceğiniz Chill Out'larda da hedef bu olacak.

Bir diğer yaklaşan festival de Electronica. Bu yıl kimler var?
Birol Giray:
13-14 Temmuz'da gerçekleşecek Electronica Festival İstanbul için heyecanla geri sayıma başladık. Her sene olduğu gibi bu yıl da uluslararası platformda yıldızı parlayan isimleri sahnede göreceğiz. Toplamda 36 sanatçının katılımı ile iki gün boyunca dört farklı sahnede alışılagelmişin dışında bir deneyim ve eğlence yaşayacağız.

Sarıyer Belgrad ormanları içindeki Life-Park'ta eşsiz bir doğanın içinde ve ayrıca özel olarak kurguladığımız after-stage ile sabahın ilk ışıklarına kadar beraber olacağız. Bu yıl radyomuz FG 93.7'nin 20. yılı nedeniyle Family Tickets uygulaması yaptık ve bizi seven dinleyicilerimize 150 TL'den iki günlük festival bileti sunduk. Yanılmıyorsam 18 dakikada hepsi tükendi. Radyolarımızın festival katılımcıları ile kurduğu bu sıkı bağ bizi fazlasıyla mutlu ediyor. Her yıl daha da iyi planlar yapma peşindeyiz ve yıllar içinde mütevazı olunamayacak standartlara gelerek Electronica Festival'i sürdürüyoruz. 12-13 Ağustos'ta Çeşme'de gerçekleşecek Electronica Festival için de hazırlıklarımıza başladık. Fun Beach'in muazzam deniz ve kum ortamı ile iki gün ve gece boyunca çalacağız. Bayram tatiline de denk geliyor. iki farklı sahnede Acid Pauli, Matador, Deborah de Luca, Red Axes, Audiofly, Agoria, Trikk gibi birçok ünlü ve önemli sanatçı ve DJ bizlerle olacak.

Dinleyici olarak yurtdışında festivallere katılıyor musunuz?
Birol Giray:
Evet, tabii ki gidiyoruz. İşimin bir parçası olsa da, merak beni daha da sürüklüyor. Zaten DJ'liğim gereği her yıl ortalama dokuz ay farklı ülkelerde yaşıyorum. Çalıyor, geziyor ve deneyimliyorum. Festival olarak geçen sene Danimarka'da Roskillde festivaline katıldık. 100 binlerin bir arada eğlenmesi inanın çok etkileyici idi. Ancak şunu söylemem lazım, gittiğim her yerde dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen insanların bir arada eğlenmesine çok imreniyorum. Ülkemizde bu sahneleri maalesef henüz göremedik. İşlerimizin kalitesi çok iyi olmasına rağmen gelen turist ve katılımcı sayısı çok az.

Bugüne dek düzenlediğiniz festivallerden unutamadığınız anlar vardır muhakkak, bizimle birini paylaşır mısınız?
Birol Giray:
O kadar çok anı biriktirdik ki, aklıma onlarcası geliyor. Biraz komik bir tanesini paylaşayım: Deadmouse'u getirdiğimiz yıl kargodan kostümünün en önemli parçası olan Mickey Mouse kafası çıkmadı. Saatlerce bu fare kafasını getirmek için uğraştık. Aksilik bu ya, yetişmedi ve kendi kasketi ile çıkıp çaldı!


Chill Out Festival ve Electronica Festival'in ardındaki ikili, Can Tanca ve Birol Giray ile Arnavutköy'deki ofislerinde buluştuk.

Festivaller moda açısından da oldukça ilham dolu geçiyor. Son dönemin festival stillerini sizden öğrenelim. Neler yükselişte, neler düşüşte?
Birol Giray:
Gençlerin kendilerini özgür hissettikleri bir alanda, toplumsal sınırlara takılmadan, içlerinden geldiği gibi giyinmeleri en büyük ilham. Yükseliş ve düşüşle incelemek doğru olmaz bence, çok fazla çeşitlilik var. Festival için özenildiğini olayca gözlemleyebiliyoruz ama. Çok demode bir parçayı alıp kendi stiline göre yorumlayarak güncelleyenleri, günümüze uydurulan kıyafet ve kostümleri görüyoruz. Kişilikler görüyoruz aslında kıyafetler değil, en haz verici yanı bu.

BİZE ULAŞIN