Kültür > Sanat

Hayat dolu bir metropol: BERLİN

Hayat dolu bir metropol: BERLİN

Hemen hepimizde ‘Berlin’ adının uyandırdığı bir his var. Kimimiz için modern Avrupa tarihine dair bütün hatıraları diriltebilecek kadar güçlü olan bu kent; kimimiz içinse geçmişin yükünü taşırken geleceği kucaklamadaki azmiyle hayranlık uyandırıcı. Çünkü söz konusu olan, bir tiranı, tarihin en büyük savaşını, bölünmeyi ve Soğuk Savaş’ı gören, 20. yüzyılın en dramatik kenti.

19 Kasım 2015

Geçtiğimiz Eylül ayının ilk günlerinde, Philips TV'nin davetlisi olarak bulunduğum Berlin'de, kararlı ancak değişimi seven, modern bir kentle karşılaşıyorum. İlk istikametimiz kentin havalı duraklarından biri olan Mohrenstraße'deki Hilton Berlin. Oteldeki iki gecelik konaklamanın ardındansa Berlin'de bir Berlinli gibi yaşayabileceğim, AirB&B aracılığıyla kiraladığım eve doğru yola çıkıyorum. Berlin, dümdüz; içinden nehirler geçen, köprüleriyle kendinizi güzel bir manzaranın içerisinde hissedebileceğiniz kentlerden biri. Spree ve Havel nehirlerinin ortasında yer alan bu kent, yüzölçümünün %40'ını kaplayan gölleri, nehirleri, parkları ve ağaçlıklarıyla Avrupa'nın en yeşil kentlerinden de biri.

Hemen her turist gibi Berlin'deki ilk güzergâhım, kentin tarihi merkezi olan Mitte Bölgesi ya da daha bilinen adıyla 'Unter den Linden'. Brandenburg Kapısı'ndan Alman Hükümet Merkezi Reichstag'a uzanan bir yolculuk, kentin yabancısı için yapılabilecek ilk küçük turlardan biri. Ancak benim bu kentin ihtişamıyla tanışmam; Berlin Katedrali'ne bakakalmam ve ardından Prusya İmparatorluğu'nun görkemini yansıtmak için mabet olarak kurduğu Müzeler Adası'nda bir gün geçirmemle oluyor. Berlin oldukça hüzünlü bir geçmişe sahip... 1961 yılında Berlin Duvarı'yla yaşamı ikiye bölünen bu kent, 1989 yılının soğuk bir Kasım gününe kadar iki ayrı dünyanın tezahürü oldu. Ancak bugün, yaşamları ayıran Berlin Duvarı'dan çıkan taş parçaları turistler için kentten ayrılmadan önce alınabilecek birer hediyelik eşyaya dönüşmüş durumda. Ve sanki tüm o acılar hiç yaşanmamış…

Eski Doğu Almanya'nın yaşayan kalbi olarak kalan Alexanderplatz (Alex) 1960 yıllarda yerini Postdamer Platz'a bırakmış. Cadde aynı zamanda kentin bölünmüşlüğünün de simgesi. Bölgeye ayak bastığınızda kafanızı yukarı kaldırın, çünkü 365m'lik yüksekliğiyle Batı Almanya'ya meydan okuması için yapılan, kentin her yanından görülebilen televizyon kulesi sizi selamlayacak. Hiç tereddüt etmeden, kulenin içine girin ve 365m yukarıya, gökyüzüne doğru tırmanın; çünkü birazdan ayaklarınızın altına serilen Berlin'e bakmanın olağanüstü tadını yaşayacaksınız. Tekrar aşağı indiğinizde ise 'East Side Gallery'e doğru yola çıkın çünkü burası Berlin Duvarı'nın günümüze ulaşmış en uzun kalıntısı.

1.300m uzunluğundaki duvara, 118 sanatçı, 101 farklı eser çizmiş. Ve Checkpoint Charlie (Çarli Kontrol Noktası)… Vaktiyle Berlin'de Doğu ile Batı arasındaki ünlü geçiş noktası olan Checkpoint Charlie'de geçmişin izlerine tanıklık edebilirsiniz. Berlin oldukça büyük bir kent… Örneğin Paris'ten dokuz kat daha büyükmüş. Bu nedenle bu kentte sayısız seçeneğiniz var. Kentin doğusunda yeterince vakit geçirdiyseniz artık batıya; Küfürstendamm'a (Ku'Damm) ve Charlottenburg'a açılabilirsiniz. Burada sizi Charlottenburg'un hoş kafeleri ve lüks villaları karşılayacak.

İkinci Dünya Savaşı'ndaki şiddetli bombardımanın izlerini taşıyan Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi ile Berlin'deki barok tarzın başyapıtı olan, büyüleyici Charlottenburg Sarayı da burada görecekleriniz arasında. Bölge aynı zamanda Avrupa'nın en büyüğü olarak bilinen hayvanat bahçesiyle de oldukça ünlü. Ve son bir durak; Berlin'deki İstanbul: Kreuzberg. Vaktiyle duvarın her iki yakasını kuşatan, yüzüstü bırakılmış Türk işçi mahallesinin Berlin'deki bu sığınağını mutlaka görün. Hatta vaktiniz bolsa Hackescher Markt, Kastanienallee ve Friedrichshain gibi kentin farklı duraklarına doğru da bir yolculuk yapın. Ve modern Avrupa tarihinin hatıralarına tanıklık edip, insanın yaşamını kolaylaştıracak biçimde organize edilen bir kentte olmanın doyumsuz tadını yaşayacaksınız.

Türkan DOĞAN

Daha Fazlası

Dünyaca Ünlü Sanat Zirvesi İstanbul'da

No. 14, Bishop’s Stortford: Tarih ve Modernliğin Buluştuğu Ödüllü Bir Dönüşüm

Borusan Sanat Müdürü Aydın Dorsay ile Avrupa’ya Açılan Bir İstanbul

2025 Emmy Adaylıkları Açıklandı