Kültür > Sanat

'Pislik Herif' Dom Hemingway

'Pislik Herif' Dom Hemingway

Bir yanıyla kadersizliğini hak edecek kadar işe yaramaz, şiddete eğilimli azılı bir suçlu; diğer yanıyla karısına ve kızına karşı vicdan azabı çeken, duygusal bir tip. Bu pisliğin her hali ayrı komik.

25 Mayıs 2015

Richard Shepard'ın hem senaryosunu yazdığı hem de yönetmenliğini üstlendiği 'Dom Hemingway', alışageldiğimiz mizahla karışık eğlenceli İngiliz suç filmlerinin bir başka örneği. Fi-me adını veren Dom Hemingway, patronu Bay Fontaine'i ele vermediği için 12 yılını hapiste geçirmiş bir kasa hırsızı. Hapisten çıktıktan sonra, hakkı olan parayı almak üzere Fontaine'in yanına gidiyor. Orada yaşananların ve gitgide dibe vuruşunun sonrasında tek derdi; babalık nedir bilmediğinden, kopuk bir ilişkisi olan kızınn kendisini affetmesi oluyor.

Film aslında çok mühim bir hikâye anlatmıyor; zaten öyle bir derdi var gibi de görünmüyor. Çok derinlemesine incelerseniz eksikler bulursunuz muhakkak. Ancak adı üstünde, bu Dom Hemingway'in hikâyesi. Filmde Dom karakterini Jude Law'ın oyunculuğuyla izliyoruz. Ama ne izlemek! Şimdiye dek zihnimize yakışıklılığıyla kazınan Jude Law, bu fillmde tam 15 kilo alıp kel ve göbeklenmiş haliyle oyunculuğunu konuşturuyor. Sanki filmin senaryosu özellikle Jude Law büyük büyük oynasın, dur durak bilmeden uzun uzun tiratlar atsın diye yazılmış izlenimi veriyor. Arkadaşlarını satmadığı, haklarında tek kelime etmediği, kısacası 'ötmediği' için tam 12 yılını kodeste geçiren Dom'un içinde artık ne kadar çok öfke ve söylenmedik laf birikmişse, hapisten çıktıktan sonra içinde hiçbir şey tutamamasını, aklından geçenlerin hepsini taramalı tüfek gibi dışa vurmasını anlatmada Jude Lawson derece başarılı. Açılış sahnesindeki monoloğu ise bambaşka!

Dom Hemingway çok konuşan, çok içen, kasa hırsızlığından başka bir şey bilmeyen, çok parası olsa da cebinde kuruş tutamayan, uyuşturucu ve seks düşkünü azılıbir suçlu. 'Pislik Herif'in ta kendisi... Ancak bu adama kızmak yerine kâh gülüyor, kâh üzülüyorsunuz. Sonuçta onun da kendine göre bir ahlak anlayışı var; suç ortaklarını polise gammazlamamasıda bundan kaynaklanıyor. Dom'un hayatının bir değişmezi suçsa bir diğer değişmezi de, Richard E. Grant'ın canlandırdığı, Dickie. Adeta bir şizofrenin çoğul kişiliklerinden sağduyulu olanın temsil edermiş gibi, sürekli Dom'un yanında ve ona akıl veriyor. Birlikte Laurel ve Hardy ya da Watson ve Sherlock Holmes gibi tuhaf ve komik bir ikili olmuşlar. Dom'un kızı rolündeyse sürpriz bir isim var kadroda: 'Game of Thrones'un yıldızı Emilia Clarke. Pek fazla görünmemesine rağmen şarkılarıyla ve varlığıyla renk katıyor. Hepsinin bileşiminden de bol kahkahalı bir eğlencelik ve sürpriz bir hal ortaya çıkıyor.

YAZI: Ege Görgün

Daha Fazlası

Dünyaca Ünlü Sanat Zirvesi İstanbul'da

No. 14, Bishop’s Stortford: Tarih ve Modernliğin Buluştuğu Ödüllü Bir Dönüşüm

Borusan Sanat Müdürü Aydın Dorsay ile Avrupa’ya Açılan Bir İstanbul

2025 Emmy Adaylıkları Açıklandı