Sonsuza dek yaşayacakmış gibi düşün, yarın ölecekmiş gibi yaşa*
Dünyanın sonuna dair 1.045 kelime...
Söylemesi zor ama bu, dünyanın sonu anlamına gelebilir! Şöyle ki, bu Maya'lar; tabletlerinde, yılın en uzun gecesi olan 21 Aralık tarihinde, M.Ö. 1649 yılından beri kayıp olan esrarengiz gezegen Marduk'un aniden geri döneceğini iddia ediyor. Üstelik dünya yörüngesinin yakınlarında en son göründüğüne doğal felaketlere neden olan, siyasi ve sosyal dengeleri yerle bir eden, insanlığın yaşam tarzını radikal bir şekilde değiştirdiği varsayılan Marduk; bu sefer, yakınımızdan geçmeyecek, doğrudan üstümüze üstümüze gelecekmiş. Bu çarpışma sonrası, gezegenimizin, "Foton Kuşağı" denen manyetik bir alanın etkisi altına girmesi bekleniyormuş.
Dünya önce yavaşlayacak, ardından altı gün boyunca tamamen duracakmış. Bu durma esnasında, insanlık derin bir uykuya dalacak; altı günlük evrede dünya, üç gün kararıp üç gün aydınlanacakmış. Üç günlük karanlık evrede, korkunç tufanlar, ABD kıtasının doğu ve batı kıyılarını sular altına gömecek; ardı arkası kesilmeyen depremler, uyuyan dev yanar dağları uykudan uyandıracak, kıtalardan kopan dev kara parçaları okyanuslarda mega tsunamiler yaratacakmış.
Altıncı günün sonunda, dünya yeniden aydınlanacak; bu felaketlerden kurtulmayı başaran, vücut bedenden "ışık bedene" (O ne demekse?) geçen az sayıda insan uykudan uyanacak ve "Altın Çağ" adı verilen bir dönemi başlatacaklarmış. İyi haber; bugüne kadar Maya'lar, çok sayıda farklı kehanetlerde bulunmuşlar ama henüz gerçekleşen olmamış. Kötü haber; çekirge bir sıçrar, iki sıçrar… O hâlde, sorum şu; eğer bu kehanet doğruysa, sen son birkaç gününde ne yapmış olacaksın?
Baban, "ağabeyin doktor oldu, sen hâlâ işsizsin" diye demediğini bırakmadı; yüzüne bakmaz oldun. "Üniversitenin kapısına eşek bağlasan, mezun olur çıkar; sen hâlâ mezun olamadın." dedi, gururun kırıldı, aylarca konuşmadın. Tribünde olay çıkardın, nezarete düştün; önce geldi çıkardı seni, sonra bastı tokadı, evi terk ettin. Sen oyuncu olmak istedin, o şirketinin başına geçmeni istedi, "Otomobilinin anahtarını ve kredi kartlarını bırak, çık git, ne olacaksan ol!" dedi, tek kalemde sildin. "Sildim." dedin ama aslında hep sevdin, o da seni sevdi; söylemediyse de sen bildin. Evet, sana söylüyorum; her ne yaşandıysa aranızda, sen aslında onu affettin. 21 Aralık'ta kıyamet koparsa, baban onu affettiğini hiç bilmiyor olacak... Bilsin.
Sevdin, ilk gördüğün an sevdin, çok sevdin. Bakmaya bile kıyamadın, kendinden bile sakındın. Şarkıların arkasına sığındın, mektuplar yazdın; her yazdığını, yırtıp attın. Söküp atmayı denedin, kördüğüm oldu için. Ne uzaklaşabildin ne de yaklaşabildin. Her şeyi olmak isterken, "Hiçbir şeyi olursun." dediler, boyun eğdin. Evet, sana söylüyorum; söyleyecek onca sözün vardı da, cesaret edip de bir türlü söyleyemedin. 21 Aralık'ta kıyamet koparsa, onu ne kadar sevdiğini hiç söyleyememiş olacaksın… Söyle.
En sevdiğin dizinin karşısında kahkaha atarken, kapı çaldı, "Çöp var mı?" diye sordu; aceleyle tutuşturdun eline, kapattın kapıyı yüzüne. Süpermarket kasasında aldıklarını mutfak için olanlar ayrı, banyo için olanlar ayrı diye özen göstererek poşetledi; otomobiline kadar taşıdı, yüzüne bile bakmadan üç kuruş sıkıştırdın eline. Yağmur yağıyor diye, su birikintisini geçtikten sonra indirdi seni, telefonla konuşarak indiğin için taksiden fark etmedin bile. Evet, sana söylüyorum; en son ne zaman birinin gözlerinin içine bakıp da gerçekten teşekkür ettin? 21 Aralık'ta kıyamet koparsa, hayat denen bu koşuşturmacada, bir an durup da içten bir teşekkür etmemiş olacaksın… Et.
Unutmaya çalıştığın sevgiliyi hatırlattığı için dinlemekten vazgeçtiğin o şarkıyı son bir defa dinlememiş olacaksın…dinle. "Sesim kötü" dedin, "Benim bile kendimi duymaya tahammülüm yok." dedi; bir kere bile, bağıra bağıra şarkı söylemedin… Söyle. Okunacak kitaplara, izlenecek filmlere belki geç kaldın ama yaşanmışlıklarından hiç mi ilham almadın? Kısa da olsa bir hikaye, kötü de olsa bir şiir yazmamış olacaksın… Yaz. "Ben resim yapamam." diye tutturdun küçüklüğünden beri. Halbuki çöp adam iyidir, göründüğü gibidir, samimidir. Bir çöp bile çizmemiş olacaksın…çiz. Kimsenin kendinden başkasını düşünmez olduğu şu hayatta, sen niye başkaları ne düşünür diye endişeleniyorsun ki… Endişelenme. Kasma. Ağlamak isteyip de ağlayamadıklarına ağla, gülmek isteyip de gülemediklerine gül.
Bir gün seç ve okulu kır. Kimseye haber vermeden işe gitme. Bir gün seç ve aylardır görüşemediğin çocukluk arkadaşınla bir araya gel, konuşun eskilerden. Bir gün seç ve hayatta yalnız kalmaktan en çok keyif aldığın yere git, kendinle kal. Varlığına şükret, sağlığına şükret, yaşadıklarına ve yaşattıklarına şükret. Senden çok daha fazlasına sahip olup senin kadar mutlu olamayanları düşün ve şükret. Aynaya baktığında gözlerini kaçırmak zorunda kalmadığın bir hayat yaşadığın için şükret. Bir gün seç, ya da yok yok seçme, hemen yarın kimsesi olmayan bir çocuğu al, yedir, içir, giydir, lunaparka gitmek istiyorsa lunaparka, futbol maçına gitmek istiyorsa futbol maçına, sinemaya gitmek istiyorsa sinemaya götür. Hayatında unutamayacağı tek bir gün olacaksa, tek bir gün mutlu olacaksa, o da senin sayende olsun. Birini karşılıksız mutlu etmenin nasıl bir his olduğunu tat.
Kehanetten korktuğun için değil elbette, bütün bunları kendin için yap. Zaten Maya'lar bu sefer sektirmez de haklı çıkarsa; bunların bile çoğunu yapacak vaktin kalmamış demektir. Peki, gerçekten de durum ne kadar ciddi? Bilim adamları, Maya yazıtlarındaki bu durumu "dünyanın sonu" olarak ilan etmenin aşırıya kaçmış bir yorumu olacağını ileri sürüyor. Onlara göre takvimin sona ermesi, Maya'ların bir çağdan diğer bir çağa geçişi öngördükleri anlamına geliyor. Bu geçişte herhangi bir felaket yaşanması söz konusu değil diyorlar. NASA ise aniden ortaya çıkacak kayıp bir gezegenin dünyamıza çarparak sonumuzu getireceği söylentilerinin şiddeti artınca, bu bilim kurgu filmi senaryosundan acilen uzaklaşmamızı tavsiye eden resmi bir açıklamada bulundu.
21 Aralık tarihinde Güneş'in Samanyolu galaksisinin merkezi ile aynı hizaya gelerek, en son 26 bin yıl önce olduğu varsayılan gökcisimsel bir dizilim alacak olmasının Maya takvimi ile alakası olmadığını iddia ettiler. 2012 yılının Aralık ayında, Güneş'in aktivitesinin son yılların en yüksek noktasına ulaşmasını, güneş fırtınasına adı verilen bu durum nedeniyle fışkıracak olan çeşitli partiküllerin bir miktar sıkıntı yaratabileceğini ama bu olayların Maya takviminin kehanetine denk gelmiş olmasının sadece bir tesadüf olduğunun altını çizdiler. Ne dersin değerli okuyucu, bilim adamlarının bu "tamamen tesadüf" açıklamaları yeterince inandırıcı geldi mi sana?
İtiraf: Yazıyı bitirince, annemi aradım. "Hiiiç, öylesine aradım, bir sesini duymak istedim." dedim.
*Charles Bukowski