Hayatının Kışında Ünlü Bir Yazar Olmak
Kitabının kahramanı, bu kez Auster’in kendisi. En yalın hâliyle yaşam öyküsünü tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdiği söylenebilecek olan yazar, asıl darbeyi kitabın sonuna saklıyor.
Yazı EGE GÖRGÜN
"Kış Günlüğü", Paul Auster'in "Yalnızlığın Keşfi" kitabından sonraki ikinci anı-romanı. Kitabında çocukluğundan başlayıp bugüne dek yaşamındaki pek çok dönem, olay ve kişiden olanca içtenliğiyle bahsederek; okuruna, kendisini yakından tanıma fırsatını gümüş tepside sunuyor âdeta, Auster. Çocukluğu, gençliği, cinselliği ilk kez keşfedişi, aşkları, ilk karısı, ikinci karısı, annesi ve babasıyla ilişkisi, ailesi, tutuklanışı, inatçılığı, panik atakları, onu otomobil kullanmayı bıraktıracak kadar etkileyen o korkunç trafik kazası, bu yaşına değin yaşadığı ve taşındığı yirminin üstündeki evi, yazarlığı, tıkanma anları; kısacası, yaşamının belli başlı kilometre taşlarının hepsi, alabildiğine gözler önüne seriliyor kitapta. Ve "Bu adamın, 'Benim hayatım roman.' demeye işte hakkı var." diye itiraf etmek zorunda kalıyoruz, kendimize.
Paul Auster'in dediği gibi, zaman azalıyor. Sayfalar arasında gezinirken, insanın yaşadığı her günle birlikte dünyadaki zamanının gün be gün azalması gerçeği de okkalı bir tokat gibi vuruyor suratlara. Diğer kitaplarının aksine, bu kez; çetrefilli bir kurgu, iç içe geçmiş ve neden sonra çözümlenen bir olay örgüsü yok bu kitapta. Hayat hikâyesinin kendisinin renkliliği ve karmaşıklığı, zaten fazladan bir karmaşaya yer bırakmayacak tatta.
Kitaptan Auster'e dair ipuçları veren iki alıntı
"Hep kayboldun, hep yanlış yöne gittin, boyuna daireler çizip durdun. Ömrün boyunca yön bulma yeteneksizliğinin acısını çektin; dünyanın yön bulunması en kolay şehri olan New York'ta bile hep sorun yaşıyorsun.""Ömrün boyunca, itilip kakılan insanların yanında yer aldın; her şeyden çok inandığın bir ilkeydi bu."