Dağdaki Kemancı - Erkan Oğur

Sekiz yıl aranın ardından çıkarttığı yeni albümü “Dönmez Yol” ile hasretliğe son veren Erkan Oğur, pek çok müzik dehası gibi, çocukluğunda keşfedilmişti.

31 Mayıs 2012

Yazı EGE GÖRGÜN

Ailesinin Ankara'ya yaptığı seyahat esnasında doğsa da (1954), Elazığ'ın Harput ilçesinden olan Erkan Oğur'un müziğe olan yeteneği, fark edilmeyecek gibi değildir. Radyoda çalınan müzikleri bir dinleyişte ezberleyecek kadar güçlü bir müzik kulağı ve hafızası vardır. Bir akrabasının hediye ettiği bağlamanın gizlerini tek başına çözüp çalmaya başlaması için, çok fazla zaman geçmesi gerekmemiştir. Ama bizimki, en yeteneklinin bile şansa ihtiyaç duyacağı türden bir ülke. Oğur'un şansı ise, okullarına tayin olan Ülkü öğretmen olur. Müzik eğitimi almış olan Ülkü öğretmen, Oğur'un yeteneğini fark edip, ona özel keman dersleri vermeye başlar. Küçük Erkan, utangaçlığı yüzünden, evde keman çalmaktan kaçınmaktadır. Kemanın sesini duyan ahali, bu büyülü sesin cazibesine karşı koyamayıp, pencerelerinin dışında tribünler oluşturmaktadır çünkü. Küçük Erkan da, çaresiz, kemanını alıp dağlara vurur kendini. Metot defterindeki ödevlerini bitirdikten sonra, doğadaki sesleri taklit etmeye çalışır kemanıyla: kartalların çığlıklarını, rüzgârın uğultusunu, bülbüllerin şakımalarını, ağaç dallarının hışırtısını… İnsanlar, onun müziğinin; o ise, doğanın müziğinin büyüsüne kapılır anlayacağınız. Yıllar sonra, bu hayranlığını, yaşam felsefesi hâline getirdiğini şu sözleriyle açık eder. "İnsanın, salt yaşantısı ve yapıp ettiklerinin doğayla uyumlu olduğu müddetçe başarıya erişme şansı vardır."

Var olanı kavradığına, sesler evreninin sınırsızlığına, dolayısıyla da bir "öte"nin olabileceğine kanaat getirince; 1976 yılında, perdesiz gitarı icat ederek, yeni arayışlara girer. 1983 yılında, sınırlı imkânlarda ve sayıda üretilmiş olan ilk solo albümünün ismi de, buna işaret eder zaten: "Perdesiz Gitarla Arayışlar". Müzikle arasındaki güçlü bağlara rağmen, fizik üstüne aldığı eğitimi de devam ettirir. Profesyonel anlamda ilk albümünü sayılabilecek "Fretless"ı, burslu olarak gittiği Almanya'da çıkarır. Türkiye'ye döndükten sonra, 1980'li yıllarda; Sezen Aksu, Mazhar Fuat Özkan, Ajda Pekkan ve Bülent Ortaçgil gibi isimlerle çalışan Erkan Oğur, 1995 yılında, "Bir Ömürlük Misafir"i çıkarır. Ancak bu muhteşem albümün farkına, 1996 yılında, "Eşkıya" filminin müziklerine imza attığında varılacaktır.

"Dönmez Yol", Erkan Oğur'un bir önceki solo albümü "Yazı Tura"nın sekiz yıl sonrasında çıktı. Arada yaptığı film müzikleri ve "Telvin" gibi ortak çalışmalar, Oğur'un müziğine olan hasret harımızı dindirmek bir yana, daha da körüklemişti. 19 şarkılık albüm, aslında biraz da derleme tadında. Herhalde bu kadarıyla yetinmemiz, hatta buna alışmamız lazım; çünkü Oğur'un, albüm kaydetmeyle arası hoş değil. Şöyle diyor, zira: "Kaydetmenin müziği öldürdüğünü ve tamamen egosantrik bir şey olduğunu düşünüyorum."*

* Radikal gazetesi röportajı

#Erkan Oğur #müzik #dönmez yol #Bülent Ortaçgil #Sezen Aksu #Ajda Pekkan #Mazhar Fuat Özkan #Erkan Oğur