Benimle Sezon Finaline Var Mısın?

Amerikan dizilerine dair 1.170 kelime...

24 Haziran 2012

Yazı PINAR BEKBÖLET

İllüstrasyon ULUÇ ÖZCÜ

Ellie ve Jack, oğulları JR (Ceyar), Bobby, Gary, eşleri ve çocukları, ikinci evlilikleri, gayri meşru çocukları, çiftlik çalışanları ile 1980'li yıllarda Türk aile yapısına oldukça yabancı olan Dallas Ailesi ile tanışmamız; Amerikan dizilerinin hayatımıza girişini simgeler. Dizinin ana karakterlerinden Bobby'nin bir trafik kazası sonucu diziden ayrılmasından bir sezon sonra, sanki hiçbir şey olmamışçasına hayata geri döndürülmesi; ne yazık ki izleyiciyi ciddi derece hayal kırıklığına uğratmış ve bir anda dizinin izlenme oranlarını alt üst etmiştir. Oysa dizinin senaristlerinden birinin aklına "basit bir paralel evren kurgusu" gelmiş olsaydı, belki de bugün hâlâ "JR (Ceyar)'ı kim vurdu?" sorusuna cevap arıyorduk. Pazar akşamları, salonun başköşesindeki siyah-beyaz televizyonun üzerindeki dantel örtünün kaldırılıp, tüm aile fertlerinin haftalık pembe dizi tarihinin en uzun soluklu dizilerinden biri olan "Dallas"ın büyüsüne kapıldığı günler uzak bize; hem de çok uzak. Özellikle Amerikan yapımı dizilerin sayısı ve çeşidi arttıkça da; dizilerin, aile fertlerinin bir araya gelerek izlediği bir kavram olmaktan çıkarak bireyselleşmiş olması, son derece normal. Bu durumun bir diğer sonucu ise; sevgili olmayı hafta sonu pastanede buluşmak olarak algılayan neslin yerini, sinemaya giden çiftlere bırakmasının ardından, şimdi de sinema kuşağı çiftlerinin yerini bir oturuşta baş başa sekiz bölüm dizi seyredebilen modern romantiklere bırakmış olması. Bizden önceki kuşağa garip gelebilir ama sevgiliyle eve kapanıp, neredeyse tüm ihtiyaçlarımızı bilgisayar başına taşıyarak, birkaç hafta boyunca heyecan içinde biriktirdiğimiz bölümleri online seyretmekten büyük keyif alan bir nesiliz biz. Peki, Amerikalı yapım şirketlerinin imkânlarını, senaristlerin hayal gücünü ekrana taşımak için gözlerini kırpmadan harcadığı bu dizilerden hangisini, neden seviyor olabiliriz?

"Spartacus", M.Ö. 73-71 yıllarında Roma'da geçen bilindik bir hikâye ama cesur bir yapımdır. Trakyalı asker Spartacus, Roma ordusuna karşı gelince; komutan tarafından köle alınır, köyü yerle bir edilir, güzelliği ile izleyenleri kör eden karısı ise Suriyeli bir tüccara satılır. Batiatus adında bir gladyatör okulunun sahibi tarafından satın alınarak, karısına kavuşabilme umuduyla itaat etmeye ikna edilen kahramanımız; kan ve vahşete doyduğumuz müsabakalar sonucunda, Capua şehri şampiyonluğuna uzanır. İzleriz; çünkü sosyal yaşamın burnumuza dayattığı kurallardan daralan, ilkel doğa kanunları ile yaşama meyilli bünyelerimize iyi gelir. İzleriz; çünkü otoriteye karşı ayaklanmaların, imkânsız görüneni başarmaların, dibe vurmadan yükselemeyenlerin ve sevdiklerimizin intikamını almalarının hastasıyızdır biz. İzleriz; çünkü her ne kadar puslu bakışlarının ardındaki "ben başka seven erkeklerdenim, o sebepten başka sevemeyenlerdenim" tavırları ile Spartacus karakteri "Böyle özgürlük savaşçısı mı olur?" eleştirilerine maruz kalsa da; bazılarımızın her ay aidatını ödediği ama gitmeye üşendiği spor salonuna uğramak için en güçlü motivasyon kaynağıdır.

"Prison Break", suçsuz yere idama mahkûm edilen ağabeyi Lincoln Burrows'u hapisten kurtarmak için sahte bir suç işleyerek ağabeyiyle aynı hapishaneye giren Michael Scofield'in, soluk kesen hikâyesidir. İlk bölümden itibaren, Michael'ın bir satranç ustası inceliğinde her hamleyi planlamasına hayran kalmamızın yanı sıra; ağabeyi Lincoln'ün cesaretinden, arkadaşı Sucre'nin fedakârlığından, sevilmeyen karakter T-bag'in üçkâğıtlarından ve kaçakların peşindeki başarılı FBI ajanı Mahone'un sağlam karakterinden de etkilenmememiz mümkün değildir. İzleriz; çünkü ağabey-kardeş hikâyeleri, başımızın tacıdır. İzleriz; çünkü kötünün içindeki iyinin çıkması, inancın bir takımı ayakta tutması, adaletin er ya da geç yerini bulması içimizi rahatlatır. İzleriz; çünkü izleyiciyi "Sanırım, bu sefer iyiler kazanamayacak." diye umutsuzluğa düşürmeyi de başarır, esas oğlanının burnundan kan geldiğinde "ABD'de tıp çok gelişti üstadım; kesin bir çaresini bulurlar." diye umutlandırmayı da…

"Entourage", yıldızı yeni parlamaya başlamış genç Hollywood oyuncusu Vincent Chase ve vazgeçemediği çocukluk arkadaşlarının cümbür cemaat zirveye tırmanma hikâyesini konu alır. Dizinin pek çok bölümünden senaryo gereği çok sayıda ünlü isim geçse de (Örneğin; kahramanımızın âşık olduğu kadın rolünde Sasha Grey!); ünlülerin menajeri Ari Gold karakterini canlandıran Jeremy Piven, olağanüstü oyunculuk yeteneği ile bütün bu ünlü isimleri gölgede bırakır. İzleriz; çünkü kolay para kazanmak ve harcamak, yarın ölecekmiş gibi yaşamak hepimizin hayalidir. İzleriz; çünkü uzak da olsa Hollywood'da işlerin nasıl yürüdüğünü, neler döndüğünü hep merak etmişizdir. İzleriz; çünkü zirveden dibe vurduktan sonra yeniden zirveye çıkılabileceğine ve paranın satın alamadığı şeyler olduğuna inanmaya ihtiyaç duyarız.

"Fringe", FBI'ın doğaüstü olaylar üzerinde alışılmamış bilimsel yöntemlerle soruşturma yapan Fringe departmanın evreni (Hatta bir yandan da paralel evreni.) kurtarma mücadelesini anlatan bir J.J.Abrams yapıtıdır. Her bölüm farklı bir hikâye ile başlayıp bitmesine rağmen, rehavete kapılıp birkaç bölüm kaçıranlarımız; "Cortexiphan ne ola ki, hangi paralel evren, evrenler arası yumuşak noktalar mı varmış, bu gözcüler kimin tarafında, şekil değiştiriciler neden şekil değiştirirler?" soruları ile bir anda kendini hikâyenin dışına itilmiş bulur. İzleriz; çünkü bir babanın oğlu için neler yapabileceğini bu kadar "doğaüstü" yollardan anlatan başka bir hikâye yoktur. İzleriz; çünkü senaryo, her bölümün sonunda, senaristlerinin insan olup olmadığını sorgulatır ama içinde kaybolmamıza izin vermez. İzleriz; çünkü şu koskoca evrende yalnız değilsek, başımıza gelebilecekler konusunda az çok fikir sahibi olmamız gereklidir.

"Game of Thrones"; efsanevi Westeros topraklarını kontrol edebilmek için yedi soylu ailenin savaşını, jeopolitik ve cinsel entrikalarını anlatan fantastik bir kurgudur. Başlangıcındaki muhteşem jenerik müziği ve harita animasyonları, özenle seçilmiş kostüm ve mekânları, kitabına bire bir sadık kalan bir sanat eseridir. Hikayenin ana kurgusu olan taht savaşlarında daha vahim olanı ise; kuzeyde, insan ırkını tehdit eden büyük bir kötülüğün uyanmakta olmasıdır ki bu ne olduğu bilinmeyen kötülükle ilgili, ilk bölümden beri yüreğimiz ağzımızda olmasına rağmen, ne hikmetse hiçbir karakter henüz aymamış olmasıdır. İzleriz; çünkü "başroldeki adama ölürse dizi biter" rahatlığı ile izlemeye alışık olduğunuz dizilerin aksine, ana karakterin ilk sezon sonunda öldürülmesiyle bambaşka bir tad alacağımızı fark ederiz. İzleriz; çünkü her biri üzerinde büyük emek harcandığı belli olan sağlam karakterlerinin birbirinden farklı hikâyeleri, diziyle uzun soluklu bir ilişki kurabileceğimizi hissettirir. İzleriz; çünkü tarih kitaplarında yıllarca Osmanlı İmparatorluğu'nu okuyarak büyümüş bir ülkenin çocukları olarak, böyle destansı hikâyeleri pek severiz biz.

Bazılarını severek bazılarını çok severek izleriz. Bazılarının yeri çabuk dolar, bazılarının yerini kolay kolay hiçbir şey tutamaz. Bazıları düşündürür bazıları güldürür bazıları sık sık sezon finali yapıp meraktan öldürür. Birbirinden oldukça farklı olan bu dizilerin ortak özelliğini ise; klişenin aksine, kendimizden bir şeyler bulduğumuz senaryolar değil de, kendimizde olmayanları bulduğumuz senaryolar olmasıdır. Hayal gücümüzün ötesindeki bu kurgular, benliğimizde bir yerlere dokunup; hayallerimizi, beklentilerimizi, ihtiyaçlarımızı, hırslarımızı, arzularımızı, zevklerimizi, cesaretimizi, öz güvenimizi, egolarımızı, pişmanlıklarımızı, sevdalarımızı, aldatılışlarımızı, adalet anlayışımızı yakalar ve bir şekilde pek çok şeyden çabuk sıkılan bünyelerimizi kendine bağlamayı başarır. Hele bir de bu bağımlılığımızı sevgili ile paylaşıyorsak; aynı diziyi, aylarca, yıllarca final bölümüne kadar birlikte takip edebilmenin sağlam bir ilişkinin "modern" bir göstergesi olduğunu bile iddia edebiliriz. O değil de, biz de Salı akşamları Şampiyonlar Ligi maçlarına tercih etmek zorunda bırakıldığımız "Papatyam" hâlâ yayımda mı?

#Fringe #Game of Thrones #Spartacus #dizi #Hollywood #entourage #Prison break