Bu ismi bir yere not edin: Emre Pakel

Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması'nda ikincilik ödülü alan, özgün tasarımları ile sosyal medyanın ilgisini çeken, son zamanlarda moda dünyasında adını sıkça duymaya başladığımız Emre Pakel ile tasarımlarını konuştuk.

Giriş Tarihi: 23.01.2019 11:09
Röportaj Serhat ŞENGÜL


Koza Yarışması'nda dereceye girme sürecinizi ve koleksiyonunuzu kısaca anlatır mısınız?

O dönemden sonra hayatınızda neler değişti? Koza Yarışması için hazırladığım koleksiyonu, Orta Doğu'nun gelecekteki olası stil anlayışını hayal ederek oluşturdum. Uzak Doğu'dan ve doğunun etnikliğinden ilham aldım. Bu süreçte, mentorum Özlem Kaya ile çalıştık. Sonucunda da, kendimi özgür bir şekilde ifade edebildiğim için sevindirici bir sonuç aldım. Artık daha endüstri odaklı düşünmeye başladım ve hazır giyimin yanına aksesuar koleksiyonu ekleyerek markamın ilk adımlarını attım.

Son dönemde çanta tasarımlarınız ön planda. Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul'da (MBFWI) bir tasarımcıyla yaptığınız işbirliği sayesinde çantalarınızı podyumda da gördük. Bu konuda neler yapmayı planlıyorsunuz?
Tasarımcı Selen Akyüz'le güzel bir işbirliğimiz oldu. Bu tarz işbirliklerine devam etmek istiyorum; çünkü defilelerde aksesuar eksikliğinin hissedildiğini düşünüyorum. Niş bir ürün tasarlamanın günümüze daha uygun olduğunu ve trendlerin hepsini aynı anda tek bir koleksiyon çatısı altında toplamanın zor olduğunu fark ettiğim için, farklı tasarımcılarla güçbirliği yapmanın güzel sonuçlar doğurabileceğine inanıyorum. Koleksiyonumun ürün çeşitliliği giderek artıyor. Şu an ilk planım dış giyime odaklanmak; yağmurluk tasarlayıp çantalarımla birlikte satışa sunmak istiyorum. Bence sektörde bu alanda bir açık var. Bir yandan da hazır giyim koleksiyonumu destekleyeceğim tabii. Bu bir iş planı benim için; bu planın ilk bölümü çanta üzerine yoğunlaşmaktı.



Çantalarınızın formu da alışılmışın dışında. Tasarım fikri nasıl doğdu?
İlk çantayı Koza Yarışması için tasarlamıştım aslında. Bir çanta kullanmam gerekiyordu ve yanımda tasarımcı arkadaşım Seydullah Yılmaz vardı. Pilileri kullanarak başladık önce, daha sonra yarışmadaki ustalar da konuya dahil oldu ve fikir alışverişinin ardından çantanın tıpkı bir poşet gibi görünmesine karar verdik. Üretim sürecinde atölyeler arasında gidip gelirken çantayı taşımak kolaydı ve hoşuma gitti. Tasarım fikirlerimiz üzerine çalışırken çok eğlendiğimizi de eklemem gerek. Fakat sonra çantaları yarışmada kullanmadım, o kalabalıkta diğer fikirlerin arasında kaybolmasını istemedim.

Erkekler için çantalar hazırladınız. Peki erkek koleksiyonları hazırlamayı düşünüyor musunuz?
Erkekler için çantalar tasarladım ve cinsiyet ayrımcılığına kendimce protest bir tutum sergiledim aslında. Erkek koleksiyonu hazırlamak ise çok uzak olduğum bir konu değil. Androjen kimlikte kıyafetler tasarladığım için erkeklere de hitap edebiliyor koleksiyonlarım. Şu an bir erkek hazır giyim koleksiyonu hazırlıyorum. Koleksiyon Türk etnik desenlerinin süslediği ve Türk halkına dair ironik öğeleri aynı potada eriten bir koleksiyon olacak.

Sizce Türk erkeklerinin stil konusunda en çok neye ihtiyacı var?
Türk erkekleri kendilerini çok sıkıyor bu konuda bence. İnsan her şeyden önce kendi için giyinmeli. Benim deneyimlediğim kadarı ile erkekler "İnsanlar ne düşünür?" algısından çıkamıyor ve çoğu zaman kadınlar kadar kendi bedenlerini de tanımıyor. Bilinçli alışveriş kültürümüz erkek nüfusunun genelinde biraz düşük, çok iyi giyinen erkeklerimiz de var fakat genele vurunca oranı bir hayli düşük. Daha çok erkek moda dergilerini karıştırmalılar, İtalyan erkekleri ve Uzak Doğulular bu işi çok iyi beceriyor, onları biraz takip etmeleri gerektiğini düşünüyorum.



Gardırobunuzdaki en favori parçalarınız neler? Ve gardırobunuza bir şeyler eklerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Kendi tasarımım olan flanel bol paça pantolonlarım. Bol pantolonlarımı hem gece hem gündüz rahatlıkla kullanabildiğim için kendi stilimi en çok yansıtan kilit parçam olarak sayabilirim. Hem günümüz modasının biraz dışında hem de bana özgü olmaları onları en favori parçam yapıyor. Her sezon gardırobuma uzun süreli giyebileceğim parçalar ekliyorum ve stilimin ana kodlarını bu şekilde oluşturmaya çalışıyorum böylelikle hem her sezon giydiğimde kıyafetlerim geçmiş sezon izlenimi taşımıyor hem de çöpe gitmediğinden çevreye daha duyarlı olabiliyorum. Tekstil atıkları dünyada en büyük ikinci kirlilik oranı taşıyan endüstri ne de olsa.

Psikolojik ve sosyolojik durumlar kıyafet seçimlerimize nasıl yansıyor sizce?
Sosyolojik olarak hâlâ mahalle baskısı diye adlandırılan bir olgu ne yazık ki var ve azalmak yerine artmaya devam ediyor. İnsanlar çoğu zaman sizi giydiklerinizle değerlendiriyor materyalist düşünce tarzından bir türlü sıyrılamıyorlar. İnsanlar dışarıda rahat değil; giyinirken iki kez düşünüyorlar artık. Garip bir dönem olduğunu söylemek mümkün.

Moda dünyasının geleceğinde bizi neler bekliyor sizce?
Siz de kalıplara sığmayan, yeni nesil bir tasarımcısınız, gerçekleştirdiğiniz çekimlerin, yaptığınız iletişim bile farklı görünüyor. Moda dünyasını şu an 'fast fashion' kasıp kavururken, geleceğin modasının artık özgün olan insanlara ait olacak diye düşünüyorum. İnsanlar aynı şeyleri görmekten sıkılacak ve kendi stilleri olan moda tasarımcılarının çağı başlayacak. Özgün birer tarzı, iletişimi, vizyonu olan insanlar kalıplarına sığmayıp taştıkları sürece, moda dünyası değişmeye ve evrimleşmeye devam edecek. Bir tasarımcının sahip olduğu en büyük erdemin, günün sonunda kendisi olduğuna inanıyorum ve tasarımcılara da yalnızca kendileri gibi olmalarını tavsiye ediyorum.


BİZE ULAŞIN