Bu ismi bir yere not edin: Köksal Atay

Etnik öğelerle modern, cinsiyetsiz ve hatta kimliksiz ve çabasız bir görünüme has tasarımlara imza atan Köksal Atay ile dününü, dördüncü koleksiyonunu ve gelecek planlarını konuştuk.

Giriş Tarihi: 11.10.2018 09:45 Güncelleme Tarihi: 11.10.2018 09:46
Röportaj Serhat ŞENGÜL

İlk atölyesini Taksim'de kuran tasarımcı, daha sonra ev, atölye ve hatta tasarım ofi si olarak kullanacağı Balat'taki çok katlı tarihi binalardan birine yerleşir.

Röportajımız için de Atay, beni bu binada ağırladı. İki sokak öteye gittiğinizde kendine has dokusuyla, yaşayanlarıyla bu denli değişen bir başka şehir yoktur herhalde, diye düşünerek verilen adresteki sokağa vardım. 48 numarayı bulduğumda hemen kapıdaki tabela gözüme çarptı: 'Köksal Atay'. Kapıyı tasarımcının kendisi, biraz samimi biraz da utangaç bir karşılamayla açtı.

İnsanın burada yaratıcı olmamasının imkânsız olduğunu düşünerek üst kattaki oturma alanına geçiyorum. Karşımda tablo gibi bir görüntü var: Beyaz duvarda bir çerçeve, yerde; koyu ahşap parke üzerinde duran tekli koltuk, bitişiğindeki seramik puf, üzerinde eskiciden alındığı belli olan antika bir abajur, yanında dev yapraklı Areca palmiyesi...

Atay karşıma oturuyor ve röportaja başlıyorum. İlk sorum bu işlere nasıl başladığı... Köksal Atay, doğup büyüdüğü Erzurum'dan 15 yıl önce İstanbul'a gelmiş. Kendisinin giymek istediği kıyafetleri tasarlayan, alaylı olarak bugüne kadar kendini geliştiren Atay, bugün dördüncü koleksiyonunu hazırladı. "Herkesin giyebileceği kalıplarda tasarımlar yapıyorum." diyen Atay, tasarlayıp üretirken cinsiyet ya da insanların yaşadığı toprakları göz önünde bulundurmuyor. Üst parçaları olabildiğine dökümlüyken pantolon ve şortların ağlarını da geniş tutuyor. Bu sayede neredeyse beden ölçüsü bile gözetmeksizin herkese hitap edebiliyor.



2018 İlkbahar-Yaz Köksal Atay Koleksiyonu
Köksal Atay'ın 2018 İlkbahar-Yaz koleksiyonunda rahatlık, sadelik ve cesaret ön plana çıkıyor. Kırsal ve doğal alanların hâkimlerinden ilham alan bu koleksiyonda, kültürel referansların yoğunlaştığını ve tasarımların uygulamalarında maceraperest ruhun izinin sürülebildiğini görmek mümkün. Atay'ın özgün tarzını devam ettirdiği ve oversize kesimlerin işlevsellikle birleştiği parçalarda, kültürel referansların daha da güçlendiğine şahit oluyoruz.



Tasarımcı, Balat'taki bu atölyesinden satış yapıyor, doğrudan siparişleri hazırlayıp teslim ediyor. "Müşterilerim genelde sanat ve moda dünyasından oluyor." diye anlatan tasarımcı, tasarımlarını aynı zamanda Kanyon'da Souq Dükkan'da satışa sunuyor. Doha ve Berlin başta olmak üzere yurt dışına açılma planları olduğunu da belirtiyor.

Sezon tanıtımına dair herhangi bir etkinlik yapmayan tasarımcıya gelecek planları içinde bir defi le ya da sunum olup olmadığını soruyorum. "Tasarım dilime daha uygun olacağı için bir defi leden ziyade modayı sanatla birleştiren bir performans, bir şov tercih ederdim. İleride bu tarz bir etkinlikle koleksiyonumu tanıtmayı tercih edebilirim. Ancak bunun için biraz daha zaman var." diyor tüm mütevazılığıyla.

Köksal Atay tasarımlarında sade ve detaylardan yoksun, neredeyse renksiz paletiyle heykelleri andıran kıyafetler tasarlamaya özen gösteriyor. Gücünü bu sadelikten alan tasarımların aslında en ilginç yanı detayların giyen kişiye bırakılmış olması; keza Atay, bir parçayı birçok farklı şekilde kullanabilme esnekliğine sahip tasarımlar yapıyor, değişebilen, dönüşebilen; ancak bütün bu dönüşme potansiyeline rağmen özgünlüğünden bir şey kaybetmeyen tasarımlar.

Tasarımlarını "Dinamik, harekete izin veren, kapasitesi ve potansiyeli sonsuz tasarımlar…" diye özetleyen tasarımcı, renk kullanmak yerine kumaşın kendisine odaklanmayı; detay uygulamaktansa motifle dokulu kumaşları tercih ediyor. Daima doğal ve yaşam dolu kumaş ve malzemeler kullanmaya özen gösteren tasarımcı, ipek, pamuk, deri ve yünden vazgeçmemeye çalışıyor. "Çok gerekmedikçe suni malzemeler kullanmamaya dikkat ediyorum." diyen Atay, kendi köklerinden ve yurdun dört bir yanından kumaşlar kullanmayı seviyor. Örneğin geçtiğimiz kış koleksiyonunda Erzurum'un elde dokunmuş yünleriyle 'ihram' ceketlerine yer veren tasarımcı, daha önceki yaz koleksiyonlarında Karadeniz'e has kök boyalardan yapılan 'keşan' kumaş ve peştamallar, Osmanlı ipekleri kullanmış, işlemelerde Bodrum'daki yöresel çalışan kadınlardan destek almış.

Köksal Atay tasarımlarını giydiğinizde kendinizi özel hissetmeniz normal. Keza bir üründen belki iki tane üretiyor. "Markayı oluştururken bu kadar ileri gideceğini bile düşünmemiştim." diyecek kadar da mütevazı. Başlangıçta koleksiyonları daha çok erkek ağırlıktayken iletişim çalışmaları sonunda isminin duyulmasıyla kadınların markaya olan ilgisi artmış. Hal böyle olunca bu durum koleksiyonlara yansımış ve kadınlara yönelik kumaş seçimleriyle tasarladığı kadın parçaları artmış. Üniseks parçalarsa her daim koleksiyona hâkim. Kendi tarihine ve kültürüne referanslar içeren bu tasarımlar, hareket algısı ve dönüşebilirlikleriyle ilk bakışta Mevlevi kıyafetlerini (sufi ) hatırlatıyor.

Son olarak tasarımcıya seyahat alışkanlıklarını ve varsa seyahat planlarını soruyorum. İki sene önce Anadolu turuna çıktığını anlatıyor. "Batman, Adıyaman, Gaziantep, Mardin... Bir ayımı bu noktalarda ve komşu şehirlerde geçirdim. Daha da gezmek istiyorum Anadolu'yu. Mesela trekking severim, bu nedenle Likya Yolu'nu yürümeyi planlıyorum." diyor tasarımcı. Tasarımcının turist olmayı planladığı ülkeyse Fas. Birçok yaratıcı isme ilham kaynağı olan bu zengin topraklara seyahate çıktığında eli-kolu dolu döneceğinin bilinciyle ekliyor: "Belki dönüşte oradan esinlendiğim bir koleksiyon hazırlarım..." Röportajı bitirirken bu fi kre kesinlikle ikna oluyor ve Fas'tan ilham alan Köksal Atay koleksiyonunun neye benzeyeceğini düşleyerek hayatın durduğu Balat'tan ayrılıyor, şehrin gerçekliğine doğru yol alıyorum: Cuma akşamı trafiğine...

Esquire Türkiye
The Big Black Book

İlkbahar-Yaz 2018

BİZE ULAŞIN