Zigzag aşkına

Kendine has zigzag desenleri ve rahatlık sunan örme grubuyla ünlenen Missoni'nin arkasında bir de bir aile hikayesi ve yaşanmışlık yatıyor...

Giriş Tarihi: 08.05.2017 16:50

Yazı: Serhat ŞENGÜL

Missoni'nin zigzag hikâyesi, İtalyan bir babanın ve Hırvat bir annenin oğlu olan Ottavio Missoni ile başlıyor. 2. Dünya Savaşı'nda görev yapmış; hatta esir düşmüş olan Missoni, aynı zamanda engelli koşu atletiydi ve Londra Olimpiyatları sırasında, bir yarıştan hemen sonra, seyirciler arasındaki İngiliz genç kız Rosita ile tanıştı. Beş yıl içinde evlenen çiftin, 1954'te ilk çocukları oldu ve üçüncü ve son çocukları Angela da 1958'de doğdu.

Missoni'nin ilk moda girişimi aslında daha kullanışlılık üzerine odaklanmasıyla başlıyor. Ottavio Missoni, sporcu takım arkadaşıyla birlikte 1940'larda, sporcuların hayatını kolaylaştıracak, kullanışlı, sıcak tutan, yün eşofman takımlar üretir ve paçalarındaki fermuarlarla bu eşofman takımlar, hem kullanışlı hem de sıcak tutan ürünler olarak hızla kullanım alanı bulur. Öyle ki; 1948 yılında İtalyan Olimpiyat Takımı da bu eşofmanlardan giymektedir.

Ailesi şal üreticisi olan Rosita'yla evliliğinden sonra çift, örme makineleri alarak bir atölye açar. Denemeler sonucunda şaşırtıcı derecede hafif örme şal ve nevresimler üretilir. Hafifliği, kullanım kolaylığıyla ve renkli çizgileriyle üretilen örme gömlek-elbiseler, kısa sürede İtalya'nın en eski departmanlı mağazası La Rinascente'de satılır ve hatta renkleriyle müşterilerin dikkatini çekmesi için vitrinde sergilenir.

Markanın iyiden iyiye yayılması ise bir moda editörü ve stil ikonu olan Anna Piaggi sayesinde olur. 1965'te markayla ilgili bir yazı kaleme alan Piaggi, uzun yıllar markayla ilgili yazılar yazar ve hatta markanın basın bültenlerini hazırlar. Basın sayesinde daha büyük bir açılım sağlayan marka, bir sonraki yıl ilk defilesini düzenler. İkinci defile 1966'da, Floransa'daki ünlü Pitti Sarayı'nda düzenlenir ve tam bir sansasyon yaratır. Zira podyum spotları altında, incecik örmeler içinde ve iç çamaşırsız mankenlerin içleri olduğu gibi görünmüştür. Ancak, reklamın iyisi kötüsü olmaz. Bu skandaldan sonra Missoni'ler Floransa'ya bir daha davet edilmeseler bile, basının ilgi odağı olmuşlardır ve hatta Milano'ya dönüşlerinde bile basın takibindedirler. Bu anlamda Missoni için bir nevi basını Milano'ya çeken, şehri moda merkezi haline getiren markalardan olduğunu söylemek mümkün.

1970'de New York'taki Bloomingdale's içinde, 1976'daysa Milano'da mağaza açan markanın tasarımlarını Rosita hazırlarken, renkli çizimler ve zigzaglar Ottavio'nun elinden çıkar. Missoni'nin renk cümbüşü, markanın sanat eseri gibi algılanmasına, yıllar içinde imzası haline gelen zigzagların kolayca başka marka işbirliklerine dönüşmesine neden olduğunu söylemek yanlış olmaz.

1997'de Missoni çifti, işi çocuklarına devreder ve en büyük çocukları Vittorio CEO, Angela ise Kreatif Direktör olur. Örnek alınacak başarılı bir aile şirketi olarak Missoni, yeni jenerasyonla birlikte, mobilya üreten, otel işleten ve markalarla işbirliği yapan bir deneyim markasına da dönüşür. 2013'te aile bir trajedi yaşar. CEO Vittorio ve eşi, Venezuela açıklarında düşen özel uçakta hayatlarını kaybeder. Aynı yıl, 60 yıldır evli olan Missoni çiftinden Ottavio, 92 yaşında hayata veda eder. Bu yaz yumuşacık bir Missoni örme gömlek, rengarenk zigzag bir koton triko ya da bir mayo aldığınızda; veya plajda örme bikinisi içinde bir kadın gördüğünüzde bu çok yıllık aile işletmesini ve arkasındaki hikâyeyi anımsayın istedim.

BİZE ULAŞIN