Muhammed Ali anısına...

Gelmiş geçmiş en büyük ve şöhretli boksör Muhammed Ali adına üretilen saatlere TAG Heuer’nin Carrera Caliber 5 Ring Master modeli de eklendi. Saatle ilgili detayları incelerken geçen yıl kaybettiğimiz boksörü de anmadan edemedik.

Giriş Tarihi: 20.03.2017 11:13 Güncelleme Tarihi: 20.03.2017 11:17

Yazı:Özge DİNÇ

HİÇBİR boks müsabakasını izlememiş olanların bile bildiği efsane bir boksördü Muhammed Ali. Ben, Muhammed Ali adlı kitabı ben çocukken bizim mütevazı evimize de girmişti, iyi hatırlıyorum.

Onu gelmiş geçmiş en büyük, en ünlü boksör yapan, hayatı boyunca çıktığı 61 maçtan yalnızca beş maçı kaybetmesi miydi; yoksa iddialı açıklamaları, hakim çoğunluğa karşı çıkmayı göze alabilen duruşu mu? Belki en büyük olmasının sebebi, "Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım," cümlesinin de altını dolduran bir boks tekniğinin olması ve galibiyetlerinin sayısıydı, ama 'en' meşhur olmasının sebebini doğuştan gelen cesaretinden başka bir yerde aramamalıyız. Özellikle 1981'den öldüğü yıla dek bir boks maçına bile çıkmamış olduğunu da hesaba katarsak…

'Kölelik adı' olarak nitelendirdiği Cassius Marcellus Clay adını Müslüman olduktan sonra Muhammed Ali olarak değiştiren boksör, 18'inde Olimpiyatlar'da altın madalya almış, 22 yaşında ilk dünya şampiyonluğunu kazanmıştı. Sonra üç dünya şampiyonluğunu daha elde etti, bu şampiyonluğu üç kez elde eden tek boksör olarak tarihe adını yazdırdı. Böylece şöhretlenen boksör, adını değiştirmesiyle ilgili de şöyle demişti: "Kölelik adımı bıraktım, artık kimseye ait değilim. Onlara beyaz adlarını geri verdim, kendime Afrikalı bir isim seçtim." Uzun yıllar Parkinson hastalığıyla uğraştığı için ringden uzak kalan boksörün biyografi sini evlere sokan da onun insan hakları ve ırkçılıkla ilgili isyanları oldu. Kayıtlar, onun Olimpiyatlar'da altın madalyayı aldıktan sonra hamburger yemek için gittiği bir restoranda yalnızca beyazlara hizmet verildiğini öğrenince (ve kapıdan içeri alınmayınca) madalyasını Ohio Nehri'ne attığını yazıyor mesela. Yine Vietnam Savaşı'na katılmayı "Benim onlarla bir sorunum yok," diyerek reddetmesi, şampiyonluk unvanının elinden alınmasına, ifl as etmesine, para ve hapis cezasına çarptırılmasına neden olmuştu, ama Ali kayıplarına rağmen bu toplum baskısına karşı dimdik durmayı bildi. "Neden üniforma giyip binlerce kilometre ötedeki bir savaşa katılmak ve bombalar arasında kalmak zorundaymışım?" diye soruyordu Muhammed Ali. "Eğer bu, 22 milyon vatandaşıma adalet, özgürlük ve eşitlik getirecek bir savaş olsaydı hemen yarın gitmekten kimse alıkoyamazdı beni. Hapse girmek de umurumda değil, zaten 400 yıldır hapsediliyoruz?" diyordu cesurca. Körfez Savaşı'nda ABD'li rehinlerin serbest bırakılması için Saddam Hüseyin'le görüşmesi, böylece 15 rehinin serbest kalmasını sağlaması, insan hakları aktivisti Malcolm X ile ahbaplığı ve 2002'de Birleşmiş Milletler Barış Elçisi olarak Afganistan'a gitmesi onun yalnızca bir boksör değil, bir sözcü olduğunu da kanıtlıyordu.

Muhammed Ali, kazandığı başarılar ve söyledikleriyle Afro-Amerikanların âdeta umudu olmuştu. Nitekim ABD'nin ırkçılığa karşı savaşan en büyük aktivisti Malcolm X de onun için, "Clay bizim kahramanımız olacak," demişti.

Muhammed Ali kendi deyişiyle 'boksun Elvis'i'ydi. Siyahilere toplumsal hayatta uygulanan ayrımcılığın zirve dönemlerinde büyümüş olsa da kendisine bir yer hem de kimseye layık görülmeyen bir yer edinmeyi bildi. Onu boksla tanıştıran da ona yapılan bir haksızlıktı; Ali daha sonra hep karşısında duracağı haksızlıklara çocukluk yıllarında da kayıtsız kalamamıştı.

Ali, 12 yaşındayken tıpkı İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının en kült fi lmi 'Bisiklet Hırsızları'ndaki gibi bir olay yaşadı: Louisville'deki evlerinin önünden bisikleti çalındı. Kendisine Noel hediyesi olarak verilen bu bisikletin ortadan kaybolduğunu bildirmek için Joe Martin adlı polise gitti. Çocuk, hırsızı bulsa döveceğini söylerken aynı zamanda boks salonu işleten Martin ona hayatının teklifi ni sundu: "O zaman dövüşmeyi öğren." O da söz dinledi, dövüşmeyi 'bir efsane olacak kadar' öğrendi.

Dört evlilik geçiren, 9 çocuğu olan boksör, uzun yıllar hastalıkla boğuştuktan sonra 3 Haziran 2016'da hayata veda etti.

Daha yaşarken efsane olmuş boksörün hayatı kitaplaşmış ve fi lme alınmıştı. Filmde boksörü Hollywood'un ünlü oyuncusu Will Smith canlandırdı. Daha vefatının üzerinden bir yıl bile geçmeden, saatçilik dünyasından onunla ilgili bir haber aldık: TAG Heuer, Muhammed Ali için Carrera Caliber 5 Ring Master adlı bir saat üretmişti. Bu saatin ortaya çıkmasında CEO Jean-Claude Biver'nin Muhammed Ali hayranlığının da şüphesiz etkisi vardı. Gerçi Carrera Caliber 5 Ring Master, Muhammed Ali adına üretilen ilk saat değildi; birkaç yıl önce IWC de Big Pilot's Watch Edition Muhammad Ali adında bir pilot saati üretmişti ünlü boksör için. Shinola adlı ABD'li lüks ürünler şirketinin 'Muhteşem ABD'liler' serisi kapsamında Muhammed Ali için bir saat ürettiğini de ekleyelim. TAG Heuer'nin bilinen otomatik Caliber 5 (38 saat güç rezervine sahip bir Sellita W200) mekanizmasına sahip olan saat, 43mm kasaya, bir tarih göstergesine, gece görüşünü sağlayan fosforlu beyaz rakamlara, parlak akrep ve yelkovana sahipti. Ayrıca 100 metreye dek su basıncına dayanıklıydı.

Saatte TAG Heuer Saat Müzesi'nde sergilenen 1957 yapımı Ring-Master kronometreden ilham alınmıştı, model ismini bu kronometreden (tasarımını ise markanın 2014'te Baselworld Fuarı'nda sunduğu Carrera Driver Timer Caliber 5'tan) aldı. 1957 yapımı Ring Master, 3 dakikalık 15 round'un ve aralarda bir dakikalık molaların olduğu, zamanın en önemli belirleyici sayıldığı boksun da dahil olduğu birçok spor dalında kronometre olarak kullanılan, değişebilir zincire sahip bir modeldi. Markanın bu kronometreden sonra 1985'te duyurduğu bir saat de boksla ilişkiliydi. 510 Lemania Serisi'nde yer alan ve şu an çok nadir olan bir boks saati üreten TAG Heuer, 1985'ten Muhammed Ali saatine dek boksa ilişkin bir saat üretmedi.

Yeni Ring Master, bir boks maçında kronometre olarak kullanılabilecek bir saat. Kadranında, bahsettiğimiz; 3 dakikalık 15 round'lar ve molaları belirten bir saat düzenlemesi yapılmış. Kırmızı dairesel kısmın içindeki beyaz kısım da 2 dakikalık 15 round'u içeriyor. Bu kısımda da amatörlerin ve kadın boksörlerin 2 dakikalık round'ları dikkate alınmış. Kronometreyi başlatıp durdurmak için de saatin sol üst kısmındaki düğme kullanılıyor.

Saatin Muhammed Ali imzasını taşıyan kısımları ise şöyle: Sportif bir tasarıma sahip siyah ve kırmızı renklerden oluşan kadranda (Kayış da bu renklere uygun olarak mat siyah renkte ve üzerinde kırmızı dikişler bulunuyor.) beyaz TAG Heuer logosunun altında Muhammed Ali'nin imzası yer alıyor. Saatin asıl hazinesi ise arka kısmında: Buraya Muhammed Ali'nin elinde boks eldivenleriyle ikonik fotoğrafındaki görüntüsü işlenmiş ve etrafına dairesel olarak 'Muhammed Ali Anısına' yazılmış. Bu saatin 750 adet paslanmaz çelik, 1 adet de 18 ayar altın versiyonu bulunuyor. 750 adet saat ADIS statüsünde, yani her bir saat numaralı değil ve tükenmiş olsa da sipariş üzerine üretilmeye devam edilebilir. Efsanevi boksörün hayranlarının edinebileceği bir miktara, 10.385 TL fi yata sahip olan paslanmaz çelik saatin bir adet üretilen 18 ayar altın versiyonu ise satılmayacak. Bu altın saatin, içinde Everlast marka kırmızı boks eldiveninin bulunan kutusu da çok hoş olmuş. Kutunun üzerinde boksörün daha önce de andığımız, "Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım." sözü yer alıyor. İçinde de eldiven, saat ve orijinallik sertifi kasıyla 'Muhammed Ali Anısına' yazısı ve boksörün doğum- ölüm tarihleri işlenmiş bir bölme bulunuyor. Bu özel kutu, Muhammed Ali'nin doğduğu yerde, Kentucky'deki Louisville'de bulunan The Muhammed Ali Center adlı merkezinde sergileniyor.

BİZE ULAŞIN