Amine Gülşe: En büyük tutkum oyunculuk

2014 Türkiye Güzeli Amine Gülşe, eski tip Türkiye güzellerinden... Azra Akın gibi, Arzum Onan gibi... Miss Turkey olunca, tüm spotların ona çevrilmiş olmasıyla başı dönmemiş; bir o işe, bir bu işe koşturup durmamış. En büyük tutkusu olan oyunculuğun peşinden emin adımlarla ilerlemeyi tercih etmiş...

Giriş Tarihi: 11.11.2017 10:39

Sıra dışı güzelliği ve yeteneğiyle, kısa sürede sadece Türkiye'de değil; Uzakdoğu'da, Avrupa'da ve Latin ülkelerinde takip edilen biri haline gelmesi ise hiç şaşırtıcı değil. Bir süre önce Avrupa'nın en büyük perakende zinciri Deichmann'ın yeni yüzü olan Amine Gülşe, Şamdan Plus Exclusive için objektif karşısına geçti ve soruları yanıtladı...

İyi bir oyuncu olabilmek için yurt dışında eğitim aldığını söyleyen 2014 Türkiye Güzeli Amine Gülşe: Güzel ve anlamlı bir sinema filminde oynamak istiyorum. Gelen teklifler arasında hayalimdeki senaryoyu yakalayamadım. Uluslararası başarı hedefliyorum. Modellik yapmayı hiç düşünmedim, birçok tasarımcının teklifini de reddettim.

Siz de her kadın gibi ayakkabı tutkunu musunuz? Daha çok ne tarz ayakkabılar seviyor ve alıyorsunuz? Kaç ayakkabınız var?
Acaba kim değildir! Tabii ki çok seviyorum ama ayakkabı adetlerim bende kalsın... Deichmann'ın marka elçisi olduktan sonra bu sayı fazlalaştı diyebilirim. Yerine göre ayakkabı seçiyorum; bir davet ya da özel bir günde muhakkak topuklu giyerim ama gündelik hayatımda düz ayakkabı tercihimdir.

Ayakkabı dışında, modayla aranız nasıl? Stilinizi nasıl tanımlarsınız? Yakından takip ettiğiniz stil ikonları ve modacılar kimler?
Modayla aramı iyi tutmaya çalışıyorum ama illa modayı takip edeceğim diye bir şartım yok. Kendime yakıştırdığım her şeyi beğeniyorum, benim için önemli olan giydiğim elbiseler içinde rahat olabilmek. Yerine göre giyinmeyi seviyorum. Günlük hayatımda spor bir giyim tarzım var, jean favori parçalarım arasında. Stil olarak şık ve spor giyinmeyi benimsedim, beni daha özgür kılıyor. Ama sadelik ve doğallık üzerine her şey. Türkiye'den Raşit Bağzıbağlı, Özlem Süer, Nihan Peker ve Burçe Bekrek gibi önemli tasarımcılardan giyiniyorum.

MISS TURKEY OLMAK BÜYÜK BAŞARI
2014 yılında Türkiye Güzeli seçildiniz. O dakikalara geri dönsek; nasıl bir andı sizin için? Güzellik yarışmasına katılmaya nasıl karar vermiştiniz?

İnanılmaz bir gurur, o an hissettiklerimi kelimelerle anlatamam, çok güzel bir duyguydu. Gerçekten bir prenses gibi hissettim. Ama aynı zamanda Türkiye'yi temsil edecek olmak büyük sorumluluk getiriyor insana. Hayatımda yaşadığım en anlamlı günlerden biriydi benim için. Artık herkesin bildiği bir şey ama kısacası, annem benim adıma başvurdu ve sonradan elemelere davet edildiğimi öğrendim. İzmir'den İstanbul'a seçmelere geldim ve son 20'ye girdim. Sonra bir ay kamp süreci başladı. Kamp, herkesin zannettiği gibi kolay olmadı. Çok yüksek bir disiplinle her şey organize ediliyor. Bu disiplin beni en çok etkileyen kısımlardandı. İşin ciddiyeti, sizin de verimliliğinizi ve motivasyonunuzu en yüksek seviyeye çıkarıyor.

Türkiye'de güzellik yarışmasını kazandıktan sonra çok başarılı işlere imza atan ve star olan isimler var. Beğendiğiniz ve örnek aldıklarınız hangileri?

Açıkçası o kadar çok isim başarılı oldu ki, hepsini tek tek yazmak zor olur. Zaten Miss Turkey olmak, başlı başına bir başarı.

TÜRKİYE'DE OLMAKTAN MUTLUYUM
İsveç'te doğup büyüdünüz. Şimdi tamamen İstanbul'da mı yaşıyorsunuz, yoksa gidip geliyor musunuz?

İsveç'le irtibatımı koparamam. Sonuçta doğup büyüdüğüm yer, oraya çok sık gitmeye çalışıyorum. Doğal olarak özlüyorum ama İstanbul'a fazlasıyla alıştım. İstanbul'da ve ülkemde olmaktan çok mutluyum.

Ailenizden biraz bahseder misiniz? Ne iş yapıyor anne-babanız? Kaç kardeşsiniz? Onlar da mı İstanbul'da yaşıyor?

Benim biricik annem emekli, benimle birlikte yaşıyor, sağ olsun beni hiçbir zaman yalnız bırakmadı, ona minnettarım. Bir de dünyalar iyisi abim var, o da İsveç'te yaşıyor. O da benim dünyam, en yakın arkadaşım diyebilirim.

İsveç'teki hayatınız nasıldı?
İsveç'te çocukluğumda başlayan harika bir hayatım vardı. Sağ olsun ailem beni el bebek gül bebek büyüttü, bir dediğim iki olmazdı. Sonra okul zamanı başladı, aynı zamanda çalışıyordum. İsveç'te okuyup çalışmayan çok nadirdir. Yani çok güzel bir hayatım, burada olduğu gibi orada da vardı.

Yurt dışındaki üçüncü kuşaksınız siz; sizin kuşağınızdan birçok genç kendini artık yaşadığı ülkenin ferdi sayıyor. Sizin İsveç'le bağınız nasıl? Kendinizi daha çok İsveçli mi, yoksa Türk mü hissediyorsunuz?

Ben İsveç'te doğup büyüdüm ama ailem hiçbir zaman örf ve adetlerimizi, nereden geldiğimizi unutturmadı. Haftada bir Türkçe kurslarına giderdik abimle, evde zaten İsveççe konuşmazdık. İsveç'i çok seviyorum, benim bir parçam, bana ve hayatıma çok şey kattı ama ben bir Türk'üm. Bazen kendimi İsveçli olarak da görüyorum ama bu daha çok bakış açısı ve düşünce farkları üzerine kurulu. Her iki kültürün de en iyi yönlerinden besleniyorum.

Orada da tanınıyor musunuz?
Türkiye'deki kadar tanınmıyorum tabii ama oradayken dizilerimi seyretmiş insanlar ile karşılaşıyoruz, bu da beni mutlu ediyor. Sonuçta Türk dizilerinin dünyada çok sayıda izleyicisi ve takipçisi var. Özellikle ilk projem 'Asla Vazgeçmem' dizisi, Ortadoğu, Avrupa ve Latin ülkelerinde çok yoğun ilgi gördü. Sosyal medya üzerinden çok yüksek etkileşimler alıyorum.

ANNE OLMAK İSTİYORUM

Mesut Özil ile nişanlanmanız sadece burada değil, hem İngiltere, hem Almanya'da da ses getirdi. Yabancı basın sizi mercek altına aldı. Bu size ne hissettiriyor? Gerginlik yaratıyor mu?

Bu konunun özel kalması benim için hassas bir konu, bu yüzden özel hayatımı konuşmayı tercih etmiyorum.

Daha çok gençsiniz ama yine de sormak isterim, ileride anne olmak istiyor musunuz? Çocuklarla aranız nasıl?

Tabii ki her kız gibi ben de zamanı gelince anne olmak isterim, bunu kim istemez ki? Çocukları da çok severim, onlar dünya tatlıları.

İlerisi için ne gibi planlarınız var? Oyunculuk dışında başka mesleklerde uzmanlaşmayı düşünüyor musunuz?

Güzel ve anlamlı bir sinema filminde oynamak istiyorum. Gelen teklifler içinde henüz hayalimdeki senaryoyu yakalayamadım. Uluslararası başarıları hedefliyorum, bunu başarmak için gerekli yurt dışı eğitimleri de alıyorum. Modellik yapmayı hiç düşünmedim. Bu konuda birçok tasarımcı teklifte bulundu ancak benim tutkum oyunculuk. Şimdilik sadece oyunculuğumu ilerletmek üzerine odaklanmış durumdayım.

Sizin Miss Turkey olduğunuz yıl, ikinci Dilan Çiçek Deniz, üçüncü de Aybüke Pusat olmuştu. Oldukça verimli bir yılmış; her üçünüz de çok başarılı oldunuz... Aranız nasıldı rakiplerinizle, şimdi de görüşüyor musunuz?

Yarışma sırasında doğal olarak rakiptik ama günlük hayatımızda tabii ki rakip değiliz. Ben onların başarılarıyla çok mutlu oluyorum. Dediğiniz gibi bizim yılımız verimli bir yıldı. Bu, çok çalışıp, güzel işler başarmak isteğinden doğan bir güç oldu bende.

SESİM KONUSUNDA MÜTEVAZI OLAMAYACAĞIM

Sesiniz de çok güzel, şarkıcılık teklifleri geliyor mu? İleride sahneye çıkmayı ister misiniz?

Bu konuda mütevazı olamayacağım. Şarkı söylemeyi çok seviyorum, bu konuda da teklif alıyorum. Bir oyuncunun aynı zamanda iyi bir sese sahip olması mesleğinde ayrıcalık yaratıyor. Sesimi sahne performanslarında değil de, oyunculuğumla ilgili olan konularda kullanmayı tercih ederim.

EN ÇOK GÜLÜMSEMEMİ BEĞENİYORUM

Kaşlarınız, gözleriniz çok beğeniliyor... Siz en çok nerenizi beğeniyorsunuz?

Teşekkürler, ben en çok gülümsememi beğenirim. Sebebi de gülümsemek herkese yakışıyor ve bir tebessüm tüm negatif enerjileri yok edebiliyor. Hayata gülen gözlerle bakmak beni motive ediyor. Günlük bakımlarım için çok büyük bir çaba içinde değilim, her şey organik olsun istiyorum.

Dünyanın en güzel kadınlarından Irina Shayk'a benzetiliyorsunuz. Siz de kendinizi benzetiyor musunuz?

Güzel ve başarılı insanlara benzetilmek hoş bir şey. Türkiye Güzeli olduğum ilk yıllarda bu benzetmeler olmuştu.

Fakat oynadığım dizilerin etkisiyle birçok genç kızdan e-postalar alıyorum, bu da başka hoş bir duygu yaratıyor. Demek ki güzel bir iş çıkarmış ve iyi bir örnek olmuşum.

BİZE ULAŞIN