"Kendimle tanıştığım noktadayım"

Gözde Türkpençe, şu sıralar ekranların parlayan yüzlerinden biri. ancak onun hikâyesinin merkezinde oyunculuk kadar dans ve bale de var. Türkpençe’ye oyunculuk kariyerinden son yıllarda yaşadığı değişime kadar hakkında merak ettiklerimizi sorduk.

Giriş Tarihi: 02.02.2017 14:24 Güncelleme Tarihi: 02.02.2017 14:48

Röportaj: Gözde TÜRKPENÇE

Fotoğraf: Koray IŞIK

ESQUIRE: Seni şu sıralar 'Cesur ve Güzel' dizisinin tuttuğunu koparan avukatı Banu olarak izliyoruz. Ancak senin hikâyen baleyle başlamış. Öncelikle hikâyenin bu kısmını senden dinleyebilir miyiz?

GÖZDE TÜRKPENÇE: Altı yaşındayken televizyonun karşısında baletik hareketler yapıyordum. Annem de bale yaptığımı sanıp beni baleye yazdırdı. 12 yıl boyunca bale yaptım. 17 yaşımda ise dört ay boyunca Londra'da, Royal Akademi'ye bağlı bir kuruluşta bale eğitimi aldım. Ancak ergenlik dönemime denk gelmişti ve ailemi, arkadaşlarımı bırakmaya cesaret edemeyip geri dönmüştüm. Ardından Mimar Sinan Güzel Üniversitesi Modern Dans bölümünü bitirdim. 20 yaşına geldikten sonra herkes bana "Neden baleyi seçtin?" demeye başladığında ise düşünmeye başladım ve küçükken aslında bale değil de buz pateni hareketlerini taklit ettiğimi anladım. Hikâye böyle başladı.

ESQ: Şu anda Dans Akademik'te bale eğitmenliği yapıyorsun. Eğitimcilik sana nasıl hissettiriyor?

G.T: 2007 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra bir yıl asistanlık yapıp ardından hocalığa başladım. Çok acayip bir his. Altı yaşında baleye başlayan öğrencilerim şu anda 13-14 yaşında. Mezun ettiğin zaman kendi çocukların mezun olmuş gibi hissediyorsun.

ESQ: Darren Aronofsky'nin yönettiği 'Siyah Kuğu' filminde balerinlerin mükemmeliyet takıntılarına ve hırslarına tanık olmuştuk. Bale yapmanın olumlu, olumsuz tarafları neler?

G.T: Balenin bize kattığı bir sürü pozitif şey var. Negatif kısım ise mükemmeliyetçilik. Düşünsenize hayatınız boyunca aynanın karşısındasınız. Sürekli kendinizi düzelterek, kendinizle derdiniz varmış gibi davranıyorsunuz. Hocaya kendini beğendirebilmekle başlıyor her şey. Görsel bir takıntınız da olabiliyor. Dörtte üç, asla yeterli değil. Dörtte dört olduğu durumlarda doğrusunu yapabiliyorsunuz.

ESQ: Bale ve dansa dair neler hayal ediyorsun?

G.T: Küçük bir sanat akademisi açmak istiyorum. Ancak bunun için ciddi bir maddi kazanca ihtiyacım var. Ayrıca her şey hazır olmalı ve ben de tüm şartların yerine oturduğundan emin olmalıyım. Şu anda eğitmenliğim pekişiyor. Öğretmenlik, yapa yapa öğrenilen bir şey.

ESQ: Ablan Ahu Türkpençe tanınan ve sevilen bir oyuncu. Oyunculuğa başlamadan önce ablanın başarılı bir oyuncu olması senin gözünü korkuttu mu?

G.T: Evet, çok korkuttu. Çünkü yakınınızda çok başarılı insanlar olduğunda yalnızca kendinize karşı değil, onlara karşı da sorumluluğunuz artıyor. Ablam başarılı olduğu için benim de onun kardeşi olarak bir şeyleri kanıtlamam gerekiyordu. Bu yüzden kendimden emin olmadan bu işe kalkışmak istemedim. Her ne kadar konservatuarda sanatla ilgili pek çok alana yönelik eğitim alsam da oyunculuk için Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde bir yıllık bir oyunculuk eğitimi aldım.

ESQ: 'Cesur ve Güzel' dizisinde bir avukatı canlandırıyorsun. Rolüne nasıl hazırlandın?

G.T: İlk etapta dizinin senaryosu ve oradaki rolüm başkaydı. Farklı bir rol için deneme çekimine gitmiştim. Sonrasında senaryo değişti ve avukat rolü ortaya çıkınca "Gözde'ye bir bakalım, avukat rolünü nasıl oynayacak?" dediler. Tesadüf bu ya, o sırada beşer altışar bölüm, peş peşe izlediğim avukatlık dizisi 'Suits' bana çok yardımcı oldu. İzlediğim jestler, mimikler, konuşma tonları… Deneme çekimine tekrar gittiğimde zaten hazırdım ve "Ben bunu biliyorum." dedim. Görsel hafızamın kuvvetli olması balenin bana yaptığı olumlu katkılardan biri olabilir.

ESQ: Hayatının nasıl bir dönemindesin?

G.T: Gözde olarak kendimi bulduğum ve kendimle tanıştığım bir dönemdeyim. 30'lar için hep söylerlerdi ve ben de "Hadi canım," derdim, ama gerçekten de öyleymiş. Bir de toplumsal olarak bizde hep daha mütevazı, daha hanım hanımcık olman istenir. Ben de daha içe kapanık ve daha naif bir ruh halindeydim. İlk defa "Bir dakika, ben bir kadınım," demeye başladım. Artık kadın olduğumun farkında olarak hareket ediyorum. Şu anda Gözde ile tanıştığım noktadayım. Dönüşümün içinde olduğumu hissediyorum.

ESQ: Eskiye göre hayatında neler değişti?

G.T: Kendi kararlarımı artık %100 kendim veriyorum. Şu an kendi fi kirlerimin ve düşüncülerimin en doğrusu olduğunu düşündüğüm noktadayım. Başarım da başarısızlığım da bana ait. Eskiden hep "Böyle mi olsa, yoksa şöyle mi olsa, peki sen ne dersin?" diye etrafıma danışırdım. Artık ben ne derim, ben nasıl bir hayat yaşamak istiyorum diye düşünüyorum. Artık ayaklarım yere daha sağlam basıyor. Çok daha kararlıyım. Ne istiyorsam çat diye söylüyorum ve bundan çekinmiyorum.

ESQ: Ne oldu da gerçek Gözde ile tanıştın?

G.T: Son yıllarda kişisel gelişime kafayı takmıştım. Birkaç hayal kırıklığından sonra insanlara küstüğüm ve içime kapandığım bir dönemim oldu. O noktada özüme ve içime dönmeye başladım. Kitaplar okudum ve yoga ve nefes terapisi gibi şeylere yöneldim. O zaman anladım ki; insanın çekirdeği sevgi. Çünkü günün birinde hepimiz aynı yere gideceğiz. Hiçbir şey sandığımız kadar ciddi değil.

ESQ: Hayır diyemeyen bir insan mıydın?

G.T: Evet, hiç hayır diyemezdim. Bazen hâlâ diyemediğim olabiliyor ama son bir yıldır artık demeye başladım.

ESQ: Günlük hayatta dikkat ettiğin şeyler neler?

G.T: İnsanları gözlemlemeyi çok severim. İnsanların birbirine davranışına çok sık tanık oluyorum ve mesela bir restoranda yan masamda oturan çiftin davranış biçimini izlediğimde bu genellikle hoşuma gitmiyor. İnsanların son dönemde giderek daha çok kabalaştığını ve bencilleştiğini düşünüyorum. Bence olmamız gereken noktadan geriye gidiyoruz. Çünkü kimse kimseden üstün değil. Ortak noktamız sevgi ve saygı olmalı.

ESQ: Arkadaş olarak Gözde nasıl bir biri? Ben çok açık sözlü ve eğlenceli bir kadınla tanıştığımı düşünüyorum.

G.T: Evet, eğlenceliyimdir. Arkadaşlarım hep komedi yapmam gerektiğini, bir gün mutlaka sitcom'da oynamamı istiyor. Çok taklit yaparım. Anlık şeyler genellikle… Mizah tarafım biraz kuvvetlidir, doğaçlamam da. Tabii bir de çok iyi bir dinleyiciyimdir. Telefonlarım hiç susmaz.

BİZE ULAŞIN