Britanyalı büyücü Graham Potter

Graham Potter... Harry Potter’ın ölen babası ya da Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nda görevli amcası değil. Evet, kendisi bir büyücü ve marifetini gerçek dünyada fantastik işler yaparak gösteriyor. Büyü alanı ise İsveç’teki yeşil sahalar ve elbette, Östersunds! Şimdilerde adından sıkça söz ettiren bu ‘özel’ teknik direktöre yakın plan yapalım mı? Zira kısa süre içinde Premier League’de de kendisini görebilir, yaptığı büyülere daha fazla aşina olabiliriz.

Giriş Tarihi: 20.04.2018 12:15

Yazı: Gökhan İlker

Graham Potter, bundan 42 yıl önce İngiltere'nin ortasında, Birmingham yakınlarında yaklaşık 280 bin kişinin yaşadığı Solihull'da doğdu. Futbola, evine en yakın büyük kulüp olan Birmingham City'de başladı. Daha sonra Stoke City'ye oradan da 1996'da Premier League'de sekiz kez forma giyeceği Southampton'a transfer oldu. Futbol adına en iyi döneminde, 1996'da, ümit vadeden bir genç olarak İngiltere 21 Yaşaltı Milli Takımı'nda Moldova'ya karşı forma giydi. Ancak beklenen gelişmeyi gösteremeyince, kariyeri önce West Bromwich Albion'a sonrasında ise hep alt lig takımlarında sürüklenen bir maceraya dönüştü. 2005'te futbola veda etti. Güçlü bir savunmacı olarak bilinen Potter, daha 30 yaşında niçin futbolu bıraktığını şöyle anlatıyordu: "Önceki senelerde olduğu kadar eğlenemiyordum. Alt liglerde düşük süreli sözleşmeler alıyordum. Oyun beni dışarı atmadan proaktif davranmanın daha iyi olacağını düşündüm."

Yıllarca birlikte oynadığı takım arkadaşları düşünceli ve ileriyi gören bir kişilik olduğu söylüyor. Futbol kariyerinin son yıllarında başladığı üniversiteyi jübilesiyle aynı dönemde bitirdi. Sosyal bilimler lisansını tamamlayan Potter, ardından Hull Üniversitesi'nde futbol geliştirme menajeri olarak işe başladı. Aynı zamanda İngiltere Üniversiteler Birliği'nin yardımcı antrenörü olarak görev yapıyordu. Daha sonra liderlik ve duygusal zekâ alanında yüksek lisans yapmak için Leeds Metropolitan Üniversitesi'ne kaydoldu. Aynı zamanda üniversitenin futbol direktörü olmuştu.

Bu sırada 1996'da kurulan Östersunds'un futbol direktörü Daniel Kindberg'in yakın dostu olan dönemin Swansea City menajeri İspanyol Roberto Martinez (Şu anda Belçika Milli Takımı'nın Teknik Direktörü) ve İngiliz yardımcısı Graeme Jones ile iş birliği yaptı. Genç oyuncuların gelişimi iki kulüp tarafından izleniyordu. Ayrıca takımın 9 bin 165 kişilik yeni stadı Jämtkraft Arena'nın açılışında da Östersunds, Swansea City ile dostluk maçı yaptı. Kindberg, 2009'da takımın başına teknik direktör ararken arkadaşı Roberto Martinez, Leeds Metropolitan Üniversitesi'nde görev yapan Graham Potter'i önerdi. Potter kendisini takımın başına getirmek isteyen Kindberg'in teklifini reddetti. Bu süreçte Östersunds art arda iki lig düşerek dibe demirledi. Kulübe futbolcuların isteğiyle dönen ve başkan olan Kindberg yardım için soluğu yine Martinez'in yanında aldı. Adres yine aynıydı; Graham Potter. Kindberg tekrar Potter'ın yanına gitti. Yüksek lisansını tamamlayan Potter, üniversitedeki düzenli hayatından sıkılmıştı. Tutkuyla mücadele edebileceği bir macera arıyordu. Kindberg de ona İsveç'in kuzeyinde en zorundan bir macera fırsatı sunuyordu. Potter, Östersunds'un başına geçişini şöyle anlatıyor: "Kindberg'le, Roberto Martinez'in yardımcısı eski takım arkadaşım Graeme Jones sayesinde tanıştım. O dönem sportif direktör olan Kindberg ile arkadaşmış. O dönem bana altyapıda görev teklif ettiler ancak hâlâ çalışıyordum ve eşim de hamileydi. Teklifi geri çevirdim. İki sene sonra ise takım üst üste 2 lig düşünce Kindberg başkanlığa geldi ve bana teknik direktörlük teklifini iletti. Yüksek lisans eğitimimi tamamlamıştım ve bunun iyi bir fırsat olduğunu düşündüm."

İsveç'in güneyindeki başkent Stockholm'den yaklaşık 550 kilometre kuzeyde bulunan Östersund şehri ülkenin neredeyse tam ortasında kalıyor. Yaklaşık 50 bin kişinin yaşadığı şehrin sıcaklığı, yazın en sıcak ayları olan Haziran, Temmuz ve Ağustos'ta bile 16 derecenin üstüne çıkmıyor. Kışın ise sıcaklığın -38 dereceye kadar düştüğü sıkça görülüyor. Graham Potter tam böyle bir zamanda, hem de eşinin de işinden ayrılmasına sebep olarak Östersund'a geldi. Şehir halkı için futbol pek bir şey ifade etmiyordu. Onların gözü daha çok buz hokeyi ligi ve kayak yarışmalarındaydı. Hatta Potter'a ilk geldiğinde neden İngiltere'den İsveç'e, hem de Östersund'a yerleştiğini soruyorlardı. Potter futbol takımını yöneteceğini söylediğinde ise, "Deli misin sen?" diyerek ülkesine dönmesini tavsiye ediyorlardı.

Graham Potter'ın tek sorunu takım değildi. Eşi Rachel işini bırakmış ve psikolojik olarak çok zorlanıyordu. Potter, o dönemi şöyle anlatıyor: "Geriye dönüp baktığımda en mühim şeyin bu olduğunu görüyorum. Aynı zamanda, şu ana kadar yaptıklarımızla gurur duymamın da en önemli sebebi bu. Bir fırsat yakalamıştım, fakat bunu değerlendirebilmem için Rachel'ın on yıldan fazla çalıştığı şirketinden ayrılması gerekiyordu. Bebeğimiz henüz 11 aylıktı ve ailelerimizden çok uzaktaydık. Buraya gelmemizin üzerinden epey zaman geçtikten sonra, Rachel bana altı ay boyunca her gün ağladığını söylemişti. Eve geldiğimde hep pozitif kalmaya çalışıyordu ve üzüntüsünü hiç göstermiyordu ama ailesini ve evini çok özlüyordu. Hiç kolay değildi. Bir röportaj esnasında Rachel'ın benim için yaptığı fedakârlıklardan bahsetmiştim. Sonrasında bir maçta taraftarların ona teşekkür etmek için pankart açtığını gördüm. Taraftarların bunun farkına varması gerçekten güzel bir jestti."

Potter'in elinde birkaç futbolcu, 11 yıllık stat ve eski kulüp tesisleri ile 300 bin avroluk transfer bütçesi vardı. Takımın durumu göründüğü kadar zordu. Hikâyesi Östersunds ile paralel ilerleyen Potter, her şeye en baştan başlamaya karar verdi: "İlk birkaç yıl, İsveç'in güneyinden hiç kimseyi Östersunds'a getirmek mümkün değildi. Bu nedenle lokal, bölgeye ve doğru karaktere sahip yabancı oyunculara bakmak zorunda kaldık. Kulüp için oynamaktan gurur duyacak insanların olduğu bir kimlik yaratmamız ve lokal iş dünyasıyla buradaki insanların desteğini almamız gerekiyordu." Nitekim çoğu göçmenliği yaşamış, Orta Doğu ve Afrika'dan gelen istekli ve yetenekli futbolcular, takıma katıldı. Ayrıca Potter'ın gelmeye razı ettiği İngilizler de sırtladıkları valizleriyle soğuk şehre yerleşti.

Potter'ın Östersunds aşısı tutmuştu. 'Hayatları küme düşen' bu genç adamlar, sarışın İngiliz hocalarıyla art arda şampiyonluklar yaşadı. 2015'te ise İsveç 1. Ligi olan Allsvenskan'a yükseldiler. İlk yılı 8, ikinci yılı ise 5'inci sırada tamamladılar ama daha önemlisi İsveç Kupası'nı kazanmaları oldu. Hammarby, BK Häcken ve finalde IFK Norrköping gibi İsveç futbolunun önemli takımlarını devirerek kupayı aldılar. Potter ile şimdiye kadar hep kaybeden tarafta yer alan Iraklı, Ganalı, Eritreli futbolcuları arasında müthiş bir bağ kurulmuştu. Takımın İran doğumlu ancak Irak asıllı Kürt kaptanı Brwa Nouri, Potter'ı, "O, sadece teknik direktör değil. Graham, muhtemelen hayatımda tanıyabileceğim en harika insan." diyerek anlatıyor. 2009-2013'te Kürt kökenli futbolcuların oynadığı İsveç ekibi Dalkurd'da forma giyen Nouri, 2014'te Östersunds'a transfer oldu. Dalkurd'da zor günler geçiren, "Kötü insanlarla birlikteydim," diyen Nouri yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Çevreniz kötü insanlarla doluysa sorunlarla uğraşır, kendinizi berbat durumlara sokarsınız. Bu yüzden kendimi göstermem birkaç yıl sürdü. Dipteyken kulübümden kovuldum, kontratım feshedildi. Gemileri yakmıştım. Potter duygusal olarak insanlarla çok yakın biri. Çok zeki bir insan. Karşısındakini de heyecanlandırıyor. Birçok konuda çok yetenekli olduğunu söyleyebilirim. Onunla tanışmadan önce başardığım şeyleri hayal bile edemezdim."

Nisan ayında başlayacak yeni sezona hazırlanan Östersunds'un 24 kişilik kadrosunda 6 İsveçli, 4 İngiliz, 3 Ganalı ve Norveç, Yunanistan, Uganda, Gambiya, Irak, İran, Bosna Hersek, Eritre, Kongo, Nijerya ve Karadağ'dan birer futbolcu bulunuyor. İsveç basını Östersunds'un bu çeşitliliğini Birleşmiş Milletlere benzetiyor. Potter ise bu kültürel karışımdan oldukça mutlu olduğunu söylüyor. Potter'ı öne çıkaran bir diğer yönü ise takımı yönetirken kullandığı metotlar. Takımda herhalde futbol dünyası için ilk ve tek olacak şekilde bir 'kültür antrenörü' ve 'kültür akademisi' bulunuyor. Başkan Kindberg'in göreve getirdiği Östersunds'un kurucu üyelerinden Lasse Landin'in kızı Karin Wahlen, kültürel aktivitelerin ve aile olmanın futbolculara yeşil sahada yardım edeceğini düşünüyor. Wahlen'in fikirleri Potter'ın de aklına yatınca kırmızı-siyahlıların kültür devrimi başlıyor. Futbol dışı çalışma metotları üreten Wahlen; okuma-yazma, resim yapma, dans ve tiyatro gibi 'kültürel antrenmanları' futbolcuların programına dâhil ediyor. Bu çalışmalarda futbolcular kitap yazıyor, sergi düzenliyor, yorumlayıcı sanatlarla uğraşıyor ve koreografisini kendi yaptıkları bir kuğu gölü balesi bile sergiliyor. Mültecilere destek veren kulüpte futbolcular her sene düzenli olarak çeşitli aktivitelerde görev alıyor. Şimdiye kadar inek kostümü giyerek gösteri yaptıkları da sahnede konser verdikleri de oldu. Ancak 1. Lige yükseldiklerinde toplum önüne çıkma korkusunu yenerek yaptıkları Çaykovski'nin Kuğu Gölü balesi takıma göre zirve noktasını oluşturuyor. Potter bu çalışmaları ve Kuğu Gölü'nü şöyle anlatıyor: "Farklı olmak istiyorduk. Bu bize yönelik ilginin bir kısmını oluşturuyordu. Oyuncuları kendi konfor alanları dışına çıkaran ve takım ruhunu oluşturan kültürel aktiviteler, onların daha da cesur olmasını sağladı. 1. Lige yükseldikten sonra 'Kuğu Gölü'nü sahneye koyduk ve gösteri tamamen dolu salona karşı sergilendi. İlk başlarda oyuncular 'Biz ne yapıyoruz? Birbirimizin önünde dans etmek mi?' diyordu ama biz bunu biraz daha ileri götürdük. En son yaptığımız gösteride adeta rock yıldızları gibiydik. 1.600 kişinin önünde sahne aldık."


Tarihinde UEFA ve Avrupa Süper Kupası şampiyonlukları bulunan Galatasaray, sezon öncesi oynadığı Avrupa Ligi eleme turunda Östersunds'a elenerek ciddi bir şok yaşadı. Galatasaray yönetimi tarafından görevden alınana Hırvat teknik adam Igor Tudor için sonun başlangıcının Östersunds mağlubiyeti olduğu belirtiliyor.

Potter'ın adı bu yıl Swansea City, Southampton ve Stoke City ile anıldı. Potter artık Premier League'in radarında. Ona bu popülerliği UEFA Avrupa Ligi'ndeki Arsenal eşleşmesi sağladı. Galatasaray ve PAOK'u eleyen Potter'in öğrencileri, grup aşamasında Athletic Bilbao, Hertha Berlin ve Zorya Luhansk'ın olduğu gruptan ikinci olarak çıktı. Toplam değeri altı milyon avroyu geçmeyen takımın 'Son 32'deki rakibi İngiliz devi Arsenal oldu. Hiç geri adım atmadılar. Arsenal'in alaycı sosyal medya mesajlarına buzdan soyunma odası görselleriyle cevap verdiler. Resmen atara atar, gidere gider modundaydılar. Potter eşleşmeyi şöyle değerlendirdi: "Wenger'in Arsenal'de geçirdiği süreden daha az ömrü olan bir kulüp için bu müthiş bir olay. Arsenal büyük bir kulüp ve kurum. İkinci maç için Emirates'e gidecek olmamız ise harika ve çılgınca. Çünkü Emirates'in kapasitesi, şehrimizin nüfusundan fazla. 5 bin taraftar ile beraber gideceğiz ki Östersund'un nüfusunun 50 bin olduğunu düşününce bu akıllara durgunluk veren bir durum. Umarım İngiliz menajerlere bu iş için başka bir yol olduğunu gösterebilmişimdir. Futbolda hayal etmeye yer var ve elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Bu hayatta karşınıza bir kere çıkacak türden bir fırsat. Bu tecrübeye bir hediye gözüyle bakacağız. Takımımız hakkında farkına varmamız
gerekenleri ortaya çıkaracak, daha fazla gelişmemizi ve büyümemizi sağlayacak bir hediye."

İsveç'teki ilk maçı 3-0 kaybettiler. Kimse Arsenal'i elemelerini beklemiyordu ama bu kadar kolay teslim olmayacakları düşünülüyordu. Ancak rövanş herkesin düşündüğü gibi oldu. Daha yedi yıl önce maçlarına 500 kişinin bile gitmediği Östersund'tan yola çıkan 5 bin İsveçli, 60 bin kişilik Emirates Stadyumu'nda yerini aldığında İngilizler onları gösterip gülüyordu. 22'de Hosam Aiesh, 23'te Ken Sema, Saman Ghoddos'un asistleriyle Östersunds'u 2-0 öne geçirdiğinde Emirates'i derin bir sessizlik sardı. Kenarda soğuk terler döken Arsene Wenger çıldırmıştı. Sağa sola bağırarak futbolcularını azarlıyordu. Potter cephesinde ise gittikçe artan bir umut vardı. İkinci yarının başında 47'de Hector Bellerin'in kullandığı kornerde Sead Kolasinac durumu 2-1 yaptığında umutlar tükenmeye başladı. Sonrasında Arsenal tempoyu ayarlayarak maçı bitirdi. Östersunds kupadan elendi ama müthiş bir sempati ve saygı gördü. 50 binden fazla Arsenalli çoğunluğu göçmen olan bu genç takımı ve İngiliz hocasını o gece dakikalarca ayakta alkışladı.


Östersunds ve Graham Potter'ın bu sezona damga vuran çıkışı Emirates'te güzel bir finalle sonlandı. Arsenal'e evinde kök söktüren Potter ve öğrencileri, deplasmana gelen 5 bin seyircileriyle birlikte eve mutlu bir şekilde döndü.

İsveç ve İngiliz medyasına göre Östersunds yakın zamanda Graham Potter'ın bir heykelini kulüp tesislerine dikmeyi planlıyor. Bu iddia şimdiye kadar yalanlanmadı. Hatta Potter geçtiğimiz günlerde, "Bunu ben de duydum," diyerek konuyu geçiştirdi. Yedi yıl önce geldiğinde deli gözüyle bakılan güler yüzlü bu adam, şimdi 50 bin kişilik bir şehrin kaderini futbolla değiştiren büyücü olarak görülüyor. Östersund şehri için Potter ne olursa olsun artık bir efsane. Ancak Graham Potter'i artık daha büyük maceralar bekliyor. Büyücü Potter, bu yıl Allsvenskan'da görev yapsa bile önümüzdeki yıl büyük ihtimalle Premier League'de bir takıma ve bir şehre hayat vermek için mücadele edecek.

BİZE ULAŞIN