Denizlerin hakimi: Emre Erdoğan

Açık su yüzücüsü Emre Erdoğan, en zorlu parkurlarda saatlerce kulaç atabilen, en zorlu anlarda bile güçlü kalmayı hayat felsefesi olarak seçmiş bir sporcu. Yedi denizin hakimi olma yolundaki serüvenini kendisinden dinledik.

Giriş Tarihi: 06.08.2019 12:26 Güncelleme Tarihi: 06.08.2019 12:26

Röportaj Çimen Uzsoy G.
Fotoğraflar Seçkin Cebeci

Çok ufak yaşlardan beri yüzüyorsunuz. Denizlere ait en eski hatıranız nedir?
Biliyorsunuz, çocuklar yengeçten, ahtapottan korkarlar. Ben tam aksine çocukken bu canlıların hepsine dokunuyordum, temas halindeydim. Çocukluğumdan beri deniz hep bana evim gibi gelmiştir.

Yüzücülüğü profesyonel olarak seçmeniz nasıl oldu?
Çocukluk ve ergenlik yıllarımda su topu ile ilgilendim. Daha sonra su topunu bırakarak, serbest dalış yapmaya yöneldim. Geçen zamanla fark ettim ki benim yerim denizler. Ama denizin altı değil, üstü. Bunun üzerine açık su yüzücüsü olmaya karar verdim. Çanakkale Boğazı ilk yüzme deneyimim oldu. Yarışmayı 500 kişi arasında dördüncülükle tamamladım. Bu beni çok mutlu etti ve açık su yüzmesine daha sıkı sarılmamı sağladı. Daha sonra yurtdışı parkurlarım başladı. Cebelitarık Boğazı'nda yüzdüm. Ardından, İngiltere'den Fransa'ya kadar 45 kilometre olan Manş'ı 9 saat 35 dakikada bitirdim. Orada Türkiye tarihinde ilk kez erkekler genel klasmanında birincilik kupası aldım. Bir sonraki sene de ABD'de, Catalina Adası'ndaki yaklaşık 40 kilometre uzunluğundaki boğazı 9 saat 50 dakikada kat ettim. Gece saat 11.00'de başladım ve 8 saat yüzdüm. 1 saat 50 dakika daha yüzdükten sonra parkuru tamamladım. Şu an Amerika'daki en iyi ilk 30 derecenin içerisindeyim.

Antrenman olarak yüzme haricinde neler yapıyorsunuz?
Ben yaz-kış denizdeyim. Özellikle kış antrenmanlarım 2-3 saat sürüyor. Haftada 4 gün de karada animal flow, crossfit, postür düzeltici egzersizler ve meditasyon yapıyorum.

Malum, spor mutlak disiplin gerektiriyor. Canınız antrenman yapmak istemediğinde kendinizi nasıl motive edersiniz?
Öncelikle her antrenman kaçırdığımda kondisyonumun gerileyeceğini ve bir sonraki antrenmanda bu açığı kapatmak için ekstra çalışmam gerektiğini düşünerek, hiçbir antrenmanı canım istediği için yapmamazlık etmiyorum. Rakiplerimin antrenmanlı olması beni her daim antrenman yapmak için motive ediyor. Eğer gerçekten çok istemiyorsam, sevdiğim birkaç tane motivasyon müziğini dinledikten sonra antrenmana hazır hale geliyorum.

Hedefinizi "7 denizin hakimi olmak" olarak belirtiyorsunuz. Şu an yolun neresindesiniz, kaç deniz kaldı?
Dünyanın en zor yedi parkuru olarak bilinen Oceans Seven'ın üçünü tamamladım. Şimdi sırada Japonya'daki Tsugaru Boğazı var. Oldukça zorlu bir parkur. Benim için "her koşulda güçlü olmak" çok önemli. O nedenle, ne olursa olsun, bu zorlu parkuru da mutlaka geçeceğimi düşünüyorum. Yakın zamanlarda Sensodyne Promine ile özel bir sponsorluk anlaşması gerçekleştirdik. Bu özel proje ile güçlü kalma sırlarımı daha geniş kitlelere aktaracağım. Bu işbirliği bana da güç verecek şüphesiz.

Açık denizlerde yüzmek, olimpik havuzda yüzmeye kıyasla çok daha zor. Bugüne kadar neler yaşadınız, nasıl üstesinden geldiniz?
Zorlu yarışlar her koşulda güçlü olmayı gerektiriyor. Bu, zamanla kendime misyon edindiğim bir bakış açısı oldu. Zamanla kendi yollarımı keşfettim. Şu anda antrenmanlarımı fiziksel ve mental olarak ikiye ayırıyorum. Fiziksel olarak haftada 30-40 kilometre yaz, kış fark etmeksizin denizde yüzüyorum. Teknik antrenmanlarım için havuzda yüzmeyi tercih ediyorum. Bunun yanında haftada dört gün de bahsettiğim kara antrenmanlarımı yapıyorum. Mental olarak ise meditasyon yapıyorum. Bir taktiğim daha var; belli periyodlarda, yorulduğumu hissettiğim ve bitirmeye yaklaştığım 5 kilometrelik deniz antrenmanının sonuna bir kilometre daha ekleyerek aklımı ve bedenimi bu yolculuğa hazırlıyorum.

Bugüne kadar yüzdüğünüz en zorlu parkur hangisiydi?
Manş Denizi'nde yaşadığım bir olaydan bahsedeyim; parkuru bitirmeme son üç saat kala omzum yırtıldı. Yarışmanın kuralları gereği sınırlı ağrı kesici hakkınız bulunuyor. Omzum o kadar ağrıyordu ki, bir şeyler yapmak istedim. Sonra bana doğru gelen bir pusula deniz anası gördüm. Bu deniz anası size çarptığında, dışarıdan cildi yakıyor ve içeriyi uyuşturuyor. Gelen deniz anasını omzuma doğru kaydırıp, sürttürdüm. Gerçekten doğruymuş; dışarısı o kadar yandı ki, omzumdaki ağrıyı unuttum. Böylelikle yarışı tamamlayabildim. Yaşadığım bir diğer olay ise Catalina Boğazı'nda gerçekleşti. Yüzerken, dördüncü saatten sonra yine omzum yırtıldı. Ama devam etmem gerekiyordu. O noktada hemen aklıma zihin kontrolü yapmam gerektiği geldi. Çünkü benim yaptığım sporda en tehlikeli şey zihnin kontrolden çıkması. O sırada, kano yapan kızdan tekneyle olan temasımı kesmesi için yardım istedim. O da sağ olsun, yardımcı oldu. Her yer zaten zifiri karanlık, bırakın tekneyi, hiçbir şeyi göremiyorsunuz. Durmadan zihinle savaş halinde oluyorsunuz. Bunun üstüne bir de sakatlık… Benim için zorlu bir parkur oldu. Zaten çıktığımda yorgunluktan bayıldım.

Deniz açısından çok şanslı bir ülkeyiz ama yüzücülük sporu yeterince gelişmiş değil. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Türkiye maalesef yurtdışında yüzme branşında çok adı geçen bir ülke değil. Benim misyonum Türk bayrağını oralara götürmek. Çünkü bizim gerçekten ülkece buna ihtiyacımız var. Yapılan son araştırmalarda sporun öğrenme yetilerine pozitif katkı sağladığı tespit edilmiş. Ama ne yazık ki gençlerin şu anki tek hedefi üniversiteye girebilmek. Bu hedef genç sporcularda ve ailelerinde ciddi kaygılara neden oluyor. Gençlerin spor başarıları üniversite kazanma endişesinin altında eziliyor. Bu mentalite değişmezse yüzme de diğer olimpik branşlar gibi hak ettiği yeri bulamayacaktır.

Sporcuların yedikleri de hep çok konuşulur. "Bir oturuşta 13 yumurta yiyormuş" gibi efsaneler dolaşır. Siz nasıl besleniyorsunuz, günde kaç kalori tüketiyorsunuz?
Ben Akdeniz diyeti uyguluyorum. Genellikle bol zeytinyağlı, yüksek oranda karbonhidrat ve bunun yanında dengeli yağ ve protein alıyorum. Herkesin kendi vücudu için uygun diyeti bulması gerekir. Bundan önce ketojenik, düşük karbonhidratlı diyet uyguluyordum. Bana uygun olmadığını gördükten sonra Akdeniz diyetine döndüm. Hayat boyu sürdüremeyeceğiniz diyete girmemenizi tavsiye ederim. Günlük ortalama 3500- 4000 kalori tüketiyorum.

Yüzme dışında hayatınızda neler var?
Ortak olduğum spor salonunda bireysel antrenörlük yapıyorum. En keyif aldığım şeylerden biri de farklı araştırmalar yapmak. Genellikle hafta sonları eşimle beraber yüzme parkurlarımı temizliyorum. Aynı zamanda belli sürelerde küçük organizasyonlar yaparak arkadaşlarımızla beraber koyları temizliyoruz. Bunun yanında aktif bir Turmepa üyesiyim.

BİZE ULAŞIN