Karizmatik, özgün ve başarılı: Tibet Sanlıman

Başlıktaki üç kelime, yarışmacı olarak katıldığı Kristal Elma’ya yıllar sonra jüri olarak dönen ve uzun bir süre bu yarışmanın jüri üyeliğini yapan Tibet Sanlıman’ı ve stilini çok iyi tanımlıyor.

Giriş Tarihi: 20.11.2018 12:09 Güncelleme Tarihi: 20.11.2018 12:10
Yazı Kaan SANCAR
Fotoğraf Şeref YILMAZ

İnsanın derisinin üzerinde bulunan ikinci bir deri katmanı gibi aslında." diyor Vietnam2.0 reklam ajansının kurucusu Tibet Sanlıman dövmelerinden bahsederken, "İlk dövmemi avcuma yaptırdım. 'Hiç' anlamına geliyor. Bir ara tasavvufla çok ilgilenmiştim; 'hiç'lik tasavvufta en üst mertebedir. Boynumda da en sevdiğim kuş karga var. Kolumda ise çok büyük bir Japon dövmesi…" Dövmeli birini gördüğümde iki şeyi merak ederim: Öncelikle bu dövmenin arkasında nasıl bir hikâyenin yattığını, ikincisi ise bu mürekkep yığınlarının kişilerin stilleri üzerinde nasıl bir katkıya sahip olduğunu. Belirtmeliyim ki Sanlıman için bu katkı oldukça olumlu olmuş.

Sanlıman'la konuşmak için İstiklâl Caddesi'ndeki ofisindeyim. Vietnam2.0'ın kapısından girdiğimde karşıma ilk olarak bir bisiklet ve bir daktilo çıkıyor. Ofis, Antik Yunan tuğlalarıyla örülü. Beni Sanlıman'ın odasına götürecek koridorda ilerlemeye başladığımda vitrinlerde model arabalar ve koridorun köşesine yaslanmış ahşap bir helikopter pervanesi görüyorum. Sanlıman'ın odasına girdiğimde ise koleksiyonerliğin kokusunu alabiliyorum.

Sanlıman'la sohbetimize reklamcılığı nasıl seçtiğine değinerek başlıyoruz. "Aslında sanatçı bir aileden geliyorum." diyor Tibet Sanlıman. "Amcam ressamdı, babam güzel sanatlarla ilgiliydi. Ben de sanatın birçok alanını seviyordum. Resim yapmak istiyordum, ama müziği de çok seviyordum, sinemayı da. Bu farklı disiplinleri bir araya topladığı için önce grafik tasarıma, nihayetinde de reklamcılığa yöneldim." Ardından Tibet Sanlıman'ın üniversite hayatına geçiyoruz. Tibet Sanlıman, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarımı bölümünde okumuş; daha okurken de Türkiye'nin en büyük grafik tasarımcılarından Mengü Ertel'e çıraklık yapmaya başlamış. Bu dönemde iş hayatını okulla birlikte yürüten Sanlıman'ın ünversite sonrası iş hayatı oldukça hareketli geçmiş.

Kariyerinin başlarında bir süre RTM ajansında çalışan Sanlıman, sonrasında bir ortağıyla birlikte DNA isimli bir ajans kurmuş. Burada yönetici olarak çalıştıktan sonra Ogilvy & Mather'ın bünyesine katılmış, 2010 yılında da Vietnamist adıyla kendi ajansını kurmuş. Yapılanmada gerçekleşen değişimlere istinaden birkaç yıl önce ajansın ismini Vietnam2.0 olarak değiştiren Sanlıman'ın hâlâ bu ajansın yöneticiliğini yaptığını belirtelim.



"Giydiğim giysilerin gerek dikişleri gerekse kumaşlarıyla kaliteli görünmesine özen gösteririm. Yaptığım alışverişlerde giysinin kumaşına oldukça dikkat ederim ve bildiğim markalardan alışveriş yaparım."

Kariyerine birçok başarı sığdıran Sanlıman, yarışmacı olarak katıldığı Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri Yarışması'na sonradan jüri üyesi olmuş ve altı yıl gibi uzun bir süre jüri üyeliği yapmış. Sanlıman bu günleri, "Reklamcılık bir, 'Neden olmasın?' deme işidir. Ben gençlerin buna çok açık olduğunu düşünüyorum. Kristal Elma da yaratıcılığa açık, güzel bir ortamdı." sözleriyle anlatıyor.

Kariyeri hakkında konuştuğumuz esnada Sanlıman'ın stiline de dikkat ediyorum: Sanlıman siyah tişörtün üzerine giydiği gri deri ceket ve gri kumaş pantolonun altını süsleyen tabanı beyaz, geri kalanı siyah ayakkabıyla uyumu yakalamış. Kır sakalları ve kemik gözlüğü de bu görünümü tamamlıyor. Stil hakkında konuşmaya başladığımızda modayı yakından takip ettiğini ve Jeremy Irons, Steve McQueen, Gary Oldman ile Björk'ün tarzlarını beğendiğini belirten Sanlıman, stilini şöyle anlatıyor: "Basit görünümlü giysileri tercih ediyorum. İddialı görünmek yerine sade olmayı seviyorum. Kendimi daha rahat hissettiğim zamanlarda, özellikle yazın, beyaz tişört giyerim mesela. Özellikle sevdiğim markalar vardır; bu markalar daha gotik şeyler yapıyor. Bunlar biraz daha yalın ve ürün tarafı ağır basan markalardır genelde. Yazılı, baskılı, desenleri giysileri asla giyemem. Siyah, beyaz ve gri dışındaki renkleri de tercih etmem. Bir de giydiğim giysilerin gerek dikişleri gerekse kumaşlarıyla kaliteli görünmesine özen gösteririm. Yaptığım alışverişlerde giysinin kumaşına oldukça dikkat ederim ve bildiğim markalardan alışveriş yaparım. Son olarak, asla takım elbise giymem. Ya sadece gömlek giyerim ya da ceketin içine bir tişört. Takım elbise giydim diyelim, onu bir sneaker'la tamamlarım. Kravatı en son lisede taktım."

Ofisinden ayrılmamıza kısa bir süre kala Sanlıman'ın reklamcılık ve stil ilişkisi üzerine düşüncelerine de değiniyoruz. "Reklamcılık stil için büyük bir tehlike." diyor Sanlıman, "Reklamcı tek bir tarza odaklanmamalıdır. Her markanın bir karakteri vardır ve bu karaktere bağlı olarak reklamlardaki kişilerin stilleri de değişmelidir. Reklamcının amacı bu stili bulup ortaya çıkarmak olmalıdır." Ofisinden çıkarken Sanlıman'a model araba koleksiyonunun hikâyesini soruyorum. "Uzun hikâye." diyor ve uzun bir hikâye anlatmaya başlıyor.

BİZE ULAŞIN