Hepimiz sahtekâr olabilir miyiz?

Giriş Tarihi: 12.10.2018 14:38
Yazı Baran ALIŞKAN

Hemen şu anda size kendinizi yetersiz hissettiren son olayı düşünün… Aklınıza ilk gelen, bu sabah yaptığınız toplantıdan önce midenize giren kramplar olabilir. Ya yeni projenizin modası geçmiş bir girişim olduğunu duyarsanız? Kendinizi o statüye gelirken fazlasıyla şanslı görüyor ve o mevkiiyi hak etmediğinizi düşünüyorsanız yolunda gitmeyen bir şeyler var demektir. Çünkü iş ve sosyal çevrenizin başarılarını takdir ettiği biriyseniz ve içten içe "Bu doğru değil!" diye serzenişleriniz varsa aslında bir sendroma sahipsiniz gibi görünüyor. Birçok başarılı insanın hayatını etkileyen bu sendromun adı Imposter! Bir diğer adıysa sahtekârlık sendromu. 1970'li yıllarda Suzanne Imes ve Pauline Clance tarafından ortaya çıkarılan sendroma göre, başarılı kişiler o noktaya şans eseri gelmekle kendini rahatsız hissediyor. Yetersizlik duygusu, endişe ve depresyonsa en belirgin dışavurumları olarak görülüyor. Aileden gelen başarı beklentisi ve baskısının, sendromun oluşmasında büyük katkısını yok sayamayız. Kate Winslet ve Albert Einstein bile zaman zaman böyle hissetmiş. Hatta son dönemde modacı, model, yazar ve televizyon yapımcısı Alexa Chung'ın da sendromdan mustarip olduğunu öğrendik. Kazandığınız ya da hak ettiklerinizi içselleştirmek çözüm yolları arasında gösterilebilir. Biz, yine de bu duyguya aşina olanları bir uzmana yönlendirirken kendinize daha anlayışlı davranmanızı öneriyoruz. Tabii gerçek bir sahtekâr değilsek! Yoksa?

BİZE ULAŞIN