İyilerin en iyisi: Pep Guardıola

Manchester City, muhteşem bir sezonun ardından Premier League kupasını uzun yıllar kırılamayacak rekorlarla kazandı. Bir sezonda 100 puan toplayan, 106 gol atan, en çok galibiyet ve averaj gibi tüm istatistikleri alt üst eden City kadrosu, son zamanların en kusursuz işleyen makinesine dönüştü. Ancak bu makineyi yöneten usta Pep Guardiola, özellikle bu yıl müthiş bir dönüşüm yaşadı. Çıraklık dönemini Barcelona, kalfalık eğitimini Bayern Münih’te geçiren Pep, ustalık döneminde de öğrenmeye devam etti. Peki, Guardiola meslektaşlarını kıskandıran bu başarıya nasıl ulaştı?

Giriş Tarihi: 17.07.2018 17:39 Güncelleme Tarihi: 17.07.2018 17:41

Yazı Gökhan İLKER

Eskiden bir sanayi şehri olan Manchester'ı, kentte yaşayan yabancılar çoğu zaman 'çok hızlı değişen ve gelişen bir şehir' olarak tanımlar. Kendine ait güçlü bir karakteri olan bu şehir, aynı zamanda acılarıyla da cesurca yüzleşiyor. Şehir, İngiltere'de futboldan modaya birçok farklı alanda öncü bir role sahip. Aynı zamanda müzik denilince akla gelen ilk şehirlerden olan; Joy Division, The Smiths, Oasis ve The Verve gibi müzik grupları çıkaran Manchester, kendisini kollarına bırakanlara kolay kolay ihanet etmiyor. İki sezon önce şehre gelen Josep 'Pep' Guardiola, grisi meşhur, kuzeyin Londra'sı olarak anılan Manchester'ın en çok hızlı değişim ve gelişim özelliğini kendi karakteriyle bir araya getirdi.

İlk sezonunda yaptığı bireysel hatalar ve yönetimsel hataları tekrarlamamak ve daha iyiye gidebilmek için fazlasıyla sabır gösterdi. Sezon başından itibaren fark açmaya başlasa da Şampiyonlar Ligi ve FA Cup'ta yaşanan hayal kırıklığı gibi büyük problemlerle de başa çıkmayı bildi. Zafer yolunda en çok ama en çok oyun planına sadık kaldı. Pep Guardiola'nın başarısının arkasında yatan sırlar bugünlerde İngiliz futbol medyasının ilk gündem maddesi.Futbol otoriteleri Pep'in birçok yönden değiştiğini ve cesur kararlarla başarıya gittiğini belirtiyor. Yorumculara göre Şilili menajer Manuel Pellegrini'nin yerine Manchester City'nin başına geçen Pep'in başarısında ilk yılında beklentilerin uzağında kalmasına rağmen kendisine güvenen ve devam kararı veren yönetimin önemli bir payı var. Zira M. City, önceki sezon başlangıçta üst üste altı lig maçını kazanmasına karşın daha sonra art arda puan kayıpları yaşadı, sezonu şampiyon Chelsea'nin 15 puan gerisinde kapattı. FA Cup yarı finalinde Arsenal'a elendi. Şampiyonlar Ligi son 16 turunda ilk maçta 5-3 yendiği Monaco'ya deplasmanda 3-1 kaybederek kupanın dışında kaldı.

Yönetimin güven veren duruşuna dikkat çeken BBC'nin Futbol Başyazarı Phil McNulty, geçtiğimiz günlerde Pep Guardiola'nın başarısını masaya yatıran önemli gazetecilerden biri. McNulty'ye göre Pep'in en önemli başarılarından biri kaleci konusundaki cesur kararları oldu. McNulty bu kararları şöyle yorumluyor: "Guardiola, takımın başına gelir gelmez İngiltere Milli Takımı'nın da kalecisi olan Joe Hart'ı takımdan kesti. Bu kararın ardından Şili Milli Takımı'nın kalecisi Claudio Bravo, 15,4 milyon sterlin karşılığında Barcelona'dan Manchester City'ye transfer edildi. Ancak Bravo da çok geçmeden takımın savunmada yaşadığı sorunların esas sorumlusu olarak gösterilmeye başlandı. Manchester City, Ocak 2017'de önce Everton'a karşı 4-0 kaybetti ve sonra da Etihad Stadı'nda Totenham ile 2-2 berabere kaldı. Bravo'nun forma giydiği bu iki maçta da rakiplerin kaleyi bulan altı şutunun altısı da gol oldu. Bravo, geçen sezon 22 lig maçında forma giydi. Bunların yalnızca beşinde kalesini gole kapatırken, 33 kurtarış yaptı ve şut kurtarma oranı da yüzde 55,9'da kaldı. Bravo'nun hayal kırıklığı yaratmasının ardından Benfica'dan 24 yaşındaki Brezilyalı kaleci Ederson, 35 milyon sterlin karşılığında transfer edildi. Ederson, yalnızca takımın kalesini gole kapatmakla kalmadı, aynı zamanda sakin yapısı ve pas dağıtımındaki yüksek başarı oranıyla takımın oyun kurmasında da önemli bir role sahip oldu. Bugün birçok spor yorumcusu, önce İngiltere Milli Takımı'nın kalecisini kesme ve ardından da onun yerine getirdiği ancak başarısız olan kalecide ısrar etmemesini Guardiola'ya başarıyı getiren cesur kararlar olarak görüyor."

Listenin ikinci sırasında başarıyla sonuçlanan gençleştirme harekatı bulunuyor. Guardiola, City'e imza attığında elinde tecrübeli ancak Pablo Zabaleta, Gael Clichy, Bacary Sagna ve Aleksandar Kolarov gibi başarıya doymuş 30 yaşın üstü bir savunma hattına sahipti. İlk yılında Everton'ın stoperi John Stones ve merkez orta saha İlkay Gündoğan'ı alan Guardiola, savunmaya ilk neşteri vurdu. Ancak daha da önemlisi ilk sezonunun flaş isimleri Schalke 04'ten gelen kanat oyuncusu Leroy Sane ile bugün artık Seleçao'nun (Brezilya Milli Takımı) golcüsü haline gelen Jesus Gabriel'i Palmeiras'tan 32 milyon avroya transfer etti. Joe Hart dışında sistemine uymadığını düşündüğü Edin Dzeko, Stevan Jovetic ve Geronimo Rulli gibi isimlerle de yolunu ayırdı.

Asıl operasyonu bu sezon yapacaktı. Transfer dönemi başladığında Zabaleta, Clichy, Jesus Navas, Samir Nasri, Fernando, Kolarov gibi 30 yaş ve üstü takımın 'abileri ' ile vedalaştı. Bunları, geleceğin yıldızı olarak görülen genç isimlerin takımdan ayrılışları takip etti. 20 yaşındaki golcü Kelechi Iheanacho 28 milyon avroya Leicester City'e, Enes Ünal 14 milyon avroya Villarreal'e, Olivier Ntcham Celtic'e, Avustralya'dan getirilen Aaron Mooy ise Huddersfield'e satıldı. Takıma alışamayangolcü Wilfried Bony ise Swansea City'e gönderildi. Bu kararları ilk başta eleştirildi. Ancak sezon sonunda ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. Gidenlerin yerine ise bugünkü kusursuz makinenin en önemli dişlileri geldi. Kaleci Ederson'un dışında sağ beke Tottenham'dan 53 milyon avroya Kyle Walker, sol beke Monaco'dan 58 milyon avroya Benjamin Mendy, yine Mendy'nin takım arkadaşı Portekizli sağ kanat oyuncusu Bernardo Silva'yı 50 milyon avroya aldı. Ayrıca Real Madrid'te hem stoper hem de sağ bek oynayabilen Danilo için 30 milyon avro harcadı. Durmak istemiyordu… Athletic Bilbao'nun 23 yaşındaki genç, soğukkanlı ve yaşından büyük işlere imza atma potansiyeli çok büyük olan stoperi Aymeric Laporte için 65 milyon avroyu gözünü kırpmadan ödedi. Bunlar neredeyse kusursuz yakın bir dönüşümün ilk adımlarıydı.

Guardiola'nın tek başarısı takımın yaş ortalamasını 26,6'ya düşürmesi değil. Zira takımın deneyimli isimleri kaptan Vincent Kompany, David Silva ve sezon başında Gabriel Jesus'un gelmesiyle gitmek istediği söylenen Sergio 'Kun' Agüero'yu makinenin tekrar önemli parçaları haline getirdi. Kompany sakatlıklarla boğuştuğu sezonda 28, David Silva 42 ve Agüero ise 45 maçta oynadı. Bitime bir hafta kala toplamda 30 gol atan Agüero en golcü isim olurken, David Silva attığı 10 golle ilk altıya girdi. Agüero, Premier League'de neredeyse maç başı bir gol atarak takımın başarısında çok önemli bir konuma geldi. 17 gol atan Gabriel Jesus ise 'seneye hazırım' mesajı veriyordu. Phil Foden gibi 17 yaşındaki bir oyuncunun hem Premier League hem de Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarında forma giymesi pastanın çileği oldu. Bilim insanı titizliğinde çalışan Guardiola, mükemmel bir karışımla deneyimli ve genç isimlerin aynı makinenin dişlisi olduğu güçlü bir takım yarattı.




Bilim insanı titizliğinde çalışan Guardiola, mükemmel bir karışımla deneyimli ve genç isimlerin aynı makinenin dişlisi olduğu güçlü bir takım yarattı.

Ancak Guardiola'nın en önemli başarılarından biri Raheem Sterling'e hayat öpücüğü vermesi ve Kevin De Bruyne'ı kazanan bir lidere dönüştürmesi oldu. Liverpool'dan M. City'e geldiğinden beri beklentileri karşılamaktan uzakta kalan Sterling bu sezon Guardiola'nın desteğiyle takımın skor gücüne en çok katkı yapan isim oldu. İki sezon önce 10 gol, 11 asist, geçen yıl 10 gol, 21 asist yapan Sterling; bu sezon forma giydiği 45 resmi maçta 23 gol atıp, 17 asist yapmayı başardı. Sterling geçtiğimiz sezon verimli olamadığında bile Guardiola ona olan güvenini yitirmedi. Kendisine olan inancını da devamlı oyuncusuna hissettirdi. Bu sezon ara transferde yönetimin Alexis Sanchez karşılığında Sterling'i Arsenal'e takas fikrine de onay vermeyerek Jamaika asıllı kanat oyuncusuna 'sana çok güveniyorum' mesajı yolladı. Nitekim hocasından aldığı olağanüstü destek Sterling'in sahadaki duruşundan oyun zekâsına kadar her noktasına yansıdı.

Öte yandan her ne kadar 10 numaralı formayı Agüero giyiyor olsa da takımın gerçek 10 numarası olan Kevin De Bruyne, bu sezon lider olarak öne çıktı. 26 yaşındaki Belçikalı oyuncu geçtiğimiz sezon forma giydiği 49 resmi maçta yedi kez ağları havalandırırken 23 defa arkadaşlarına gol pası attı. Bu yıl toplam 51 maçta oynayan Guardiola'nın saha içindeki maestrosu De Bruyne, 12 gol ve 21 asistlik performansıyla Maviler'in skor yükünü çeken üç isimden biriydi. Ancak Guardiola asıl olarak geçtiğimiz sezonlarda defansif yönü olmadığı gerekçesiyle eleştirilen De Bruyne'nün savunmaya verdiği katkıyı arttırdı. Önünden koşan orta saha oyuncularını izleyen Belçikalı yıldız bu yıl oldukça agresif bir oyun anlayışıyla arkadaşlarını da motive etti. Guardiola'nın "Rakiplere düşman gibi bakmayı öğrendi," dediği De Bruyne bu sezon neredeyse maç başına üç kez top kaptı. Sezon boyunca 61 kez top kapan De Bruyne'ın top kapma başarısı %70'e çıktı. Almanya'da daha çok sağ kanat oynayan De Bruyne ile sol kanatta görmeye alıştığımız David Silva'nın merkezde, golcülerin hemen arkasında yer alması ve önlerinde sık sık kanat değiştiren bazı bölümlerde tek santrafor olarak oynayan Sterling'in olması rakiplerin oyun anlayışını çoğu zaman felç etti. Sağdan Sterling, soldan Leroy Sane, önde Agüero ya da Gabriel Jesus'un bulunduğu, merkezde ise De Bruyne ile David Silva'nın saldırdığı hücum beşlisi, spagetti westernlerde kasabaya dalan korkutucu bir çete gibi rakipleri yıkıp geçti. Ama en önemlisi Guardiola, içerde ve dışarıdaki tüm statlarda takımın ofansif futbol anlayışını değiştirmedi, kendi güçlü tarzıyla başarıya ulaştı.

Belalısı Kloop!

Pep Guardiola'nın menajerlik kariyeri, genellikle Jose Mourinho ile karşılaştırılıyor. Ancak birbirine zıt futbol anlayışını benimseyen ikili arasındaki mücadeleyi Guardiola açık ara önde götürüyor. Hücum futbolu sevdalısı Guardiola, ile savunma futbolunun yılmaz savunucusu Mourinho arasında şimdiye kadar oynanan 21 maçta Guardiola'nın dokuz galibiyeti bulunuyor. Toplamda yedi maç berabere sonuçlanırken; Mourinho, ikisi lig olmak üzere sadece beş maç kazanabildi.

Guardiola'nın kariyerine bakıldığında Alman teknik adam Jürgen Klopp'un adı bariz olarak öne çıkıyor. Klopp tam anlamıyla Pep'in belalısı. Şampiyonlar Ligi çeyrek final ikinci maçında Liverpool'un deplasmanda Manchester City'yi 2-1 mağlup ederek kupa dışına itmesi Pep' için yılın en kötü sürprizleri arasında yer alıyor. Pep Guardiola'ya karşı çıktığı 14. maçta 8. galibiyetini elde eden Jürgen Klopp, Katalan menajeri en fazla mağlup eden isim. İki teknik adam ilk olarak, 2013-2014 sezonunun başında oynanan Almanya Süper Kupası maçında birbirlerine rakip oldu. O dönem Borussia Dortmund'un teknik direktörü olan Klopp, 4-2'lik sonuçla takımına kupayı kazandırmasının yanı sıra, Guardiola'yı Bayern Münih kariyerindeki ilk resmi maçında mağlubiyetle tanıştırmıştı. Klopp ve Guardiola, Almanya serüvenlerinde toplam sekiz kez karşı karşıya gelirken, bu maçlardan iki isim de dörder galibiyetle ayrıldı. Ancak düellonun İngiltere ayağında bu denge Klopp'un lehine bozulmuş gözüküyor. Zira son iki sezonda oynanan altı resmi karşılaşmada Alman teknik adamın çalıştırdığı Liverpool, Guardiola'nın başında bulunduğu Manchester City'yi dört kez mağlup etmeyi başardı. Bu süreçte Manchester City tek galibiyetini, bu sezonun ilk yarısında oynanan ve yaklaşık 65 dakika Liverpool'un 10 kişi mücadele ettiği lig maçında 5-0'lık skorla elde etti. Bu, aynı zamanda rekabette şimdiye kadar alınan en farklı sonuç olarak kayıtlara geçti. İki ismin sahadan beraberlikle ayrıldığı tek randevu ise geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında 1-1 sonuçlanan lig maçında yaşandı. Guardiola, Klopp'a karşı sadece beş maç kazanabildi.

BİZE ULAŞIN