Aşk değil, 'Dişisel Gelişim'

Televizyonda izlediğimiz pek çok yapımda emeği geçen editör Yasemin Özçelik, ilk kitabı Her Aşk Bitmek İçin Başlar’dan yıllar sonra romantik komedi tadındaki Dişisel Gelişim ile sinema dünyasının kapılarını zorluyor.

Giriş Tarihi: 09.07.2018 10:58 Güncelleme Tarihi: 09.07.2018 11:32

Yazı Ege GÖRGÜN

Öteden beri insanı hayvandan ayıran, hatta üstün kılan niteliklerinin zekâsı ve alet kullanma becerisi olduğu söylenir. Oysa insanı diğer canlı türlerinden ayıran en belirgin şey, 'kültür ve sanat' kavramlarından haberdar olması. İnsanı insan yapan ne kadar kitap okuduğu, film izlediği, kültür ve sanata ne kadar değer verdiği.

Önyargılarımı bir yana bırakmaya çalışıp Yasemin Özçelik'in Dişisel Gelişim kitabının sayfalarını çevirirken aklımı bu düşünceler meşgul ediyordu. Ne de olsa romantik komedi ilgimi çeken bir tür sayılmazdı. Yıllar önce haftalık dergi çalışması sırasında editörlüğünü üstlendiğim Yasemin'in kitabının film yapılma yolunda ilerlediğini duyunca, merak ettiklerimi sormak istedim. Yasemin Dişisel Gelişim'i yazmakla popüler kültüre hitap eden, çabuk tüketilen bir işe imza atmıştı. Haliyle ilk sorum "Entelektüel edebiyat camiasının seni hafife almasından, tu kaka etmesinden korkmadın mı?" oldu.

Yasemin şöyle cevapladı: "İlk kitabımı yazdığım dönemden bugüne edebiyatçılıkla ilgili bir iddiam olmadı. Ama şöyle bir derdim var; yazdıklarımı herkes okuyabilsin, anlarken de gülümseyebilsin."

İkinci sorum da şu oldu: "Çizdiğin erkek karakterler pek de olumlu sayılmaz. Erkekler o kadar kötüler mi gerçekten?" Yasemin bu noktada karakterlerini sahipleniyor: "Hikâyemdeki ana erkek karakter Mert. Bir spor hocası olarak kadınlara sergilediği centilmen tavırlar kadınlar tarafından yanlış yorumlanıyor. Yani Mert kötü bir erkek karakter değil aslında. Melis Mistik ile aşırı özgüvenli rakibesi Dişi Hanzo ona âşık olup karşılık bulamadığı noktalarda Mert'e sinir oluyor. Melis zaten görüntüye âşık olan bir kadın olduğu için bir erkekte içerik olarak aradığını bulamıyor olması çok normal. Belki tersten gitse mutluluğu bulacak, kim bilir? Melis'in diğer kız arkadaşı da kalben zararda. Normal hayatta da, genelde öyledir ya hani; benzer karakterler mıknatıs gibi çeker birbirini. Bu kadınlar da kaybedenler kulübü üyeleri olarak birbirlerini daha iyi anladıklarından bir aradalar. Kişisel olarak bana sorarsanız 'Erkeklere güven olmaz,' diyemem. Karşısındakine hiçbir sebep yokken güvenmeyen kişinin problemi kendisiyledir."

Yasemin, kitabın ismi Dişisel Gelişim olsa da okuyan erkeklerin kitaptan keyif aldığını belirtiyor: "İnsan aklına bir hikâye düşüp yazmaya oturduğunda bu kitaptan erkekler de keyif alır mı gibi hesaplar yapmıyor. Bir de ben hikâyemde kadınların genelde düştükleri bir yanılgıdan bahsediyorum. Ki erkekler bizim bu yanılgılarımızın ezelden beri farkında sanırım. Kitabı okuyan beylerin yorumlarından anladığım kadarıyla trajikomik halimiz onları bir kez daha eğlendirmiş."

Yasemin'e "İnsan kitabı okurken sanki film yapılsın diye yazmışsın hissine kapılıyor. Bilinçli bir tercih miydi?" diye soruyorum, şöyle yanıtlıyor: "Evet. Tam da o sebeple yazdım bu hikâyeyi. Senaryo yazmaya oturduğumda yayınevinden aranınca önce romanı yazmaya karar verdim. Kitap çıkar çıkmaz ise tam da hayal ettiğim şekilde film teklifleri gelmeye başladı. 20 yıllık televizyonculuk refleksimle romandaki sahneleri sinematografik biçimde yazmış olmam hayalimi hayata geçirmeye hizmet etti. Ama bazen romanlar filme dönüşürken ruhu kaybolabiliyor. O sebeple yapımcı ile aynı çerçeveden bakıyor olmak çok mühim diye düşünüyorum. Hikâyenin benim kadar içine girebildiğine inandığım Fame Medya ile imzamızı attık. Şu an senaryosunu yazıyorum. Hayırlısıyla Ağustos'ta çekimleri olacak. Kısacası şu an hayalden gerçeğe bir yolculuk halindeyim."

Superman'ı Beklerken...

Dişisel Gelişim kitabının yazarı Yasemin Özçelik, Superman'i aramamızın altında bilinçaltımıza işlenmiş kodlar olduğunu söylüyor: "Bilimde bile genel doğrular değişebiliyorken 'doğru kadın' ya da 'doğru erkek' diye prototipler olmadığını düşünüyorum. Bizim yanılgımız küçük yaşlarda bilinçaltımıza işlenmiş kodlardan ileri geliyor. Doğruya ve yanlışa dair hepimizin bilinçaltında farklı kodlar var. Benim bilinçaltımdaki kodlar küçükken okuduğum ve yakışıklı prenslerin kahramanlıklarıyla biten hikâyelerle atılmış. Geriye dönüp baktığımda bunu fark ediyorum. O sebeple şahsen halen bir Superman bekliyorum."

BİZE ULAŞIN