Dikkat! 30 yaşından sonra bizden geçti mi?

30 yaşını geçtiniz, hayat yolculuğu sizi istemediğiniz bir yere mi sürükledi? “Benim için bu yaştan sonra zor.” mu diyorsunuz? O kadar emin olmayın. 30’dan sonra da yepyeni bir yolculuk mümkün!

Giriş Tarihi: 29.05.2018 13:01 Güncelleme Tarihi: 29.05.2018 13:02

Yazı: Tolga Üyken

2018'İN ilk günlerinde, 5 Ocak'ta başarılı bir mimar olduğu kadar yazar kimliğiyle de kendisini çok sevdirmiş Aydın Boysan'ı kaybettik. Vefat ettiğinde, 97 yaşındaydı Boysan. Son günlerine kadar enerjisinden ve üretkenliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Böyle olması da çok normaldi, çünkü hayatı bu düsturla yaşamıştı ünlü yazar. İlk kitabı yayımlandığında 63 yaşındaydı! Kitaplarından birinin adı Bir Ömür Yetmiyor'du ve gerçekten 97 yıl yaşamasına rağmen, sanki bir ömür yetmemişti, 55 yılda 1,5 milyon m2 yapı tasarlayan, 40'tan fazla kitap yazan ulu çınara… Kendisi üretkenliğiyle, hiçbir şey için geç kalmadığımızı bize hatırlatmasıyla örnek aldığım bir kişidir.

33 yaşındayım. Aydın Boysan'ın "Ağaç her yaşta eğilir." mantığını şiar edinmiş biriyim. Geçen sene, 32 yaşında lisanslı satranç sporcusu olmaya karar verdim. 30 yaşında YouTuber oldum. Yine geçen sene bir yazar arkadaşımla bir tiyatro oyunu yazdık ve 32 yaşında ilk kez sahneye çıktım. Bu sene stand-up yapmaya, küçücük bir web kamerasıyla evden yayıncılığa başladım. Fakat, yaşıtlarımla sohbet ederken, bir hayallerini paylaştıklarında, "Ama tabii bu yaştan sonra zor.", "Bizden geçti.", "O tren kaçtı." gibi cümleler eklemeden edemiyorlar. Fiziksel kısıtlamalar, elbette bazı hayalleri başlamadan kırabilir. 30 yaşından sonra futbolcu olmak mümkün olmayabilir. Daha önce atletizmle hiç uğraşmamışsanız; 30 yaşından sonra 100 metre rekoru kırmak imkânsız olabilir. Ama 30 olduysak, ölmedik ya!

Bırakın 30 yaşında olmayı, günümüzde iki 30'luk dönem yaşayıp 60 yaşında olmak bile aslında hayatının baharında olmak anlamına geliyor. Dünya Sağlık Örgütü, geçtiğimiz aylarda yeni 'yaş dilimleri'ni açıkladı. Buna göre; 0-17 yaş arası 'ergen' olarak nitelendirilirken, 'genç yaş' aralığı 17-65 arasında gösterildi. Bu saatten sonra, büyük şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Yaş 35, yolun yarısı eder." ifadesi, tedavülden kalkmış gibi görünüyor. Ancak yine de, 30 yaşına gelmiş olmanın toplumda birey üzerine bir baskı yarattığı da ortada. Biyolojik saat gerilimi, varoluşsal problemler ve toplum baskısı birleşince, insanın 30'dan sonra yeni bir maceraya atılma konusunda kendisini motive etmesi gerçekten güçleşebiliyor.

Aslında 30'lu yaşların birçok fırsat ve güzellik getirdiği bilimsel olarak söylenebilir. Öncelikle, uzmanlar cinsel yaşam konusunda erkeklerin de kadınların da en verimli dönemin 30'lu yaşlar olduğunu söylüyor. Bununla birlikte, 20'li yaşlar eğitim-öğretim serüvenini tamamlama, işsizlikle mücadele ve kariyer tercihi gerilimi sıkıntılı süreçler yaşatabilirken, yapılan bilimsel araştırmalar 30'lu yaşların yaratıcılık açısından en güçlü olduğumuz dönem olduğunu işaret ediyor. Büyük mucitler ve Nobel ödüllü bilim insanları grafiğine baktığımızda; eğrinin 30'lu yaşlarda zirve yaptığını görüyoruz. 1977 yılında yapılmış çok önemli bir çalışma Nobel Fizik Ödülü kazananların yaş ortalamasının 36, Kimya Ödülü kazananların ise 39 olduğunu gösteriyor. Tabii bu başarılar, çok küçük yaşlardan itibaren sıkı bir eğitimin ürünü. Bu dosyada, 30 yaşından sonra yeni bir maceraya atılacak kişilerden bahsediyoruz. Ancak zekânın ve kavrayış gücünün artması, olgunlaşması açısından 30'lu yaşların ne kadar önemli bir dönem olduğunu anlamamızı sağlıyor. 20. yüzyıl psikologlarından Harvard Üniversitesi öğretim üyesi William James, 30 yaşından sonra karakterin adeta bir alçı gibi sağlamlaştığını ifade ediyor. Bu sebeple, yaptığı işten memnun olmayan kişilerin en yüksek oranda bulunduğu yaş grubu yine 30'lar. Yani 30'larda sağlamlaşıyoruz, hayattan ne istediğimizi biliyoruz, yeteneklerimiz tavan yapıyor ve yeni bir yola çıkmak için en doğru zamanı yaşıyoruz! 30'lu yaşlardaysanız, hayat yolculuğu sizi istemediğiniz bir noktaya sürüklediyse, pes etmeyin. Zaten, bir ömür yetmiyor!

BALET OLUNUR MU?
GÖKÇE ÖZÜCOŞKUN – Balet / Bale Eğitmeni
30'DAN SONRA baleye başlayabilirsiniz, çok tatmin edici de olur ancak asla profesyonel bir klasik bale sanatçısı olamazsınız. Beden çok küçük yaşlardan itibaren disipline edilmeli ki, bale anatomisine uygun olarak gelişsin. Ağaç yaşken eğilir. Belli bir yaştan sonra o disiplini oluşturmak biraz zor ancak imkânsız değil. Eğer yeteneğiniz, azminiz, yaratıcılığınız varsa iyi bir koreograf olabilirsiniz. Bale sadece meslek olarak düşünülmemeli, balenin sizin normal mesleğinize de büyük katkısı olur. Düzenli bale yaparsanız fiziksel güçlenmenin yanı sıra zihinsel olarak da güçlenirsiniz. Beyin-kas koordinasyonu geliştiğinden vücudunuzun her yerine hâkim olacağınız gibi çevrenizde olup bitenlerin de farkına varırsınız. Böylece algınız da açılır.

STAND-UP YAPILABİLİR Mİ?
CİHAN TALAY – Stand-Up Sanatçısı / Oyuncu
STAND-UP için 30 yaş takıntısı ne, anlamadım bile… 30 yaşına kadar keşke bu işlere girseydi dediğimiz birileri vardır etrafımızda, ailemizde ve çevremizde! Ha işte o birilerinden biriyim ben de. Stand-up sahnede tek kaldığın yer. Standup yaparken inanılmaz bir ego tatmini yaşar oyuncu, çünkü başarılı olursa tek başına karşılar alkışları ve kahkaları… Fakat başarısız bir deneyim henüz sahnedeyken seyirci tarafından performans yapan kişiye tepkisiz kalmakla hissettirilir ve oyuncu likit olup akmak ister sahneden… Stand-up yapmak için iyi yaşanmış bir 30 yaş sonrası iyidir, bu deneyim iyi dinlenir. 30'undan sonra sahneye çıkacaklara tavsiyem; komik olmaya çalışmasınlar, gerçekten kafalarına taktıkları şeyi anlatsınlar.

YOUTUBER OLUNUR MU?
Barış Özcan – YouTube Yayıncısı
BİR İNSAN hangi yaşta olursa olsun YouTuber olabilir. Çünkü YouTuber olmak aslında 'içerik üreticisi' olmak demektir. İyi bir hikâyeniz varsa, yaşınızın önemi yok. Teknik konuları öğrenmek de eskisine göre çok daha kolay. Mesela benim kanalımda 40 videoluk kurgu eğitimi var. Yine de teknik konuları ikinci plana atmanın doğru olacağına inanıyorum. Öte yandan konuşma kabiliyeti, insanların ihtiyaç duyduğu alanlarda birikim sahibi olma, samimiyet gibi konular yeteri kadar önemsenmiyor. Öncelik bunlara verilmeli. YouTube konusunda yapılan en önemli hata, çok izlenen kişi ya da kanallara bakarak "Ben bundan daha iyisini yaparım." özgüveniyle yola çıkmak. YouTube sadece video içeriği üretmekten ibaret değil. Dolayısıyla özgüvene ek olarak tutarlılık, sabır gibi erdemleri ekleyip uzun yol koşusuna hazırlanarak giriş yapmak lazım.

54 YAŞINDAKİ ÇIRAK KOCA SİNAN
Belli bir yaştan sonra neler başarılabileceği konusunda verilebilecek en iyi örnekler belki de hepimizin çok iyi tanıdığı Mimar Sinan'dır. Koca Sinan'ı bilmeyen yoktur ancak kendisi ilk eserlerini 40'larının sonunda vermiştir. 1489'da Kayseri'de doğan Mimar Sinan, Acemi Oğlanlar Ocağı'nda dülgerlik eğitimi aldıktan sonra uzun yıllar seferlere katılmış, Çaldıran Savaşı, Belgrad Seferi ve Rodos Seferi'nde bulunduktan sonra subay olmuştur. İlk yapıtının 1536'da, kendisi 47 yaşındayken inşa ettiği Halep Hüsreviye Camii olduğu düşünülmektedir. Çıraklık eseri saydığı Şehzade Mehmed Camisi'ni 54 yaşında, kalfalık eseri saydığı Süleymaniye Camii'ni 62 yaşında, ustalık eseri saydığı Selimiye Camii'ni yaptığında 79 yaşındaydı. 99 yaşında ölen Koca Mimar Sinan, 49 yıl boyunca 'baş mimar' olarak görev yapmıştır.

ENSTRÜMAN ÇALMAK ÖĞRENİLİR Mİ?
Şahin Kurnaz – Orkestra Şefi / Müzisyen
30 YAŞINDAN sonra sonra enstrüman çalmak tabii öğrenebilir. Ancak, "Ağaç yaşken eğilir." sözünden şöyle bir çıkarım yapabiliriz; enstrüman çalmak kas sistemi ve refleksle direkt orantılıdır ve 30 yaşından sonra kas sistemi ne kadar elverişli olur tartışılır. Algı açıklığı, pratik olma ve etüt yapma sıklığı yanı sıra sabır da çok önemli. Bunların hepsini toplayıp üzerine müziğe ve enstrümana olan yatkınlığı ekleyince -ki buna yetenek de diyebiliriz- zor da olsa öğrenilebilir.

Öğrenmesi görece daha kolay bir enstrüman var mıdır? Perdeli enstrümanlarda, tuşe yani enstrümana vurma, tuşa veya tele baskı uygulama hassasiyetini saymazsak daha kolay olabilir. Bastığın notadan direkt doğru frekanstaki sesi alabilirsin. Örnek: Piyanodaki ve gitardaki 'do' notasını veren tuş veya perdeye kuvvet uyguladığında, doğru sesi alabilirsin. Ancak perdesiz yani 'fretless' enstrümanlarda (keman, viyola, ud vs) doğru sesi bulmak, müzik kulağı olmayan insanlar için çalabileceklerini düşünseler de dinleyiciler için büyük eziyete dönüşecektir. İnsan kendi kendine nereye kadar öğrenebilir? Bu çok değişken bir durum. Enstrüman öğrenmekle ilgili başta söylediklerim, bu soru için de geçerli. Bunun yanı sıra, müzik alfabesi yani nota okuma, okuduğunu enstrümana iletebilme durumu kulaktan öğrenmeye oranla enstrüman çalmayı nispeten daha hızlandırabilir. Fakat nota öğrenmek de bilmeyen için çok meşakkatli bir aşama. 30 yaşından sonra kendi kendine müzik yapma, küçük dinletiler ya da şarkı söylerken kendine veya başkasına eşlik etme seviyesine gelinebilir. Başta söylediğim sabrın önemi burada devreye giriyor işte. "Hangi noktaya gelinebilir?" mi yoksa "Hangi noktaya gelmek istiyorum?" mu? Bu, tamamen kişinin azmi ve isteğine bağlı.

SENARYO YAZILABİLİR Mİ?
İBRAHİM BÜYÜKAK – Senarist / Yazar / Oyuncu
BİR İNSAN 30'undan sonra tabii ki senaryo yazabilir. Aslında her şeyi gözümüzde büyütüyoruz. Bir senaryo yazabilmek için kâğıt, kalem ve güzel bir fikir yeterli. Tabii "Söylemesi kolay." diyenler çok olabilir. İşte bunu diyenler zaten meseleyi gözünde büyütenlerle aynı kişiler. Gerçekten yapmak istiyorsanız, kimseye aldırmadan işe koyulun. Sadece istemeniz ve çabalamanız yeterli. "Sen de iyice coştun." diyenler olabilir. Bakın bu arkadaşlar her yerde... "Ya bırak sana söylemesi kolay." diyenler de olabilir. Dinlemeyin onları sakın! "Ne dinlemeyecekler, biz gerçekleri söylüyoruz." diyenler olabilir. Bir susun artık! Siz kimseye kulak asmayın, sadece yazın. "Ama yani, sen de iyice abarttın." diyenler bir dağılın oğlum!

MARATON KOŞULUR MU?
MEHMET ÇETİN – Spor Eğitmeni / Nike Run Club Head Coach
30 YAŞINDAN sonraki dönem gelişim için en ideal dönemlerden biri ancak koşucunun sportif geçmişi çok önemli. Rekabetçi bir seviyede maraton koşmak işin iyi bir sportif altyapıyla birlikte çok düzenli bir antrenman ve hayat planı oluşturmak gerekir. Sonuç olarak 30 yaşından sonra maraton koşulamaz, diyemeyiz ama zor bir süreç olduğunu da kabul etmeliyiz. Genelde maraton için 16 haftalık bir antrenman planı uygulanmakta ancak burada koşucunun antrenman durumu çok önemli. Burada iyi bir planlama ve öncesinde muhakkak 10k, 15k ve yarım maraton yarışlarının tamamlanmış olması, koşucunun maratonu rahat ve keyifli bir şekilde bitirmesi için gereklidir.

ROMAN YAZILIR MI?
Murat Menteş – Yazar
ROMAN ZATEN olgunluk dönemi sanatıdır. Empati kuramayan; insanları yargılayan, hoşgörüsü kıt, insanın değişebileceğini bizzat kendisi değişerek idrak etmemiş kimsenin esaslı bir roman yazması zor. Yani "30 yaşından önce roman yazmak mümkün mü?" diye sormak daha münasip olur. 20'li yaşlarda eser vermiş romancılar var. Hakan Günday, Orhan Pamuk, John Kennedy Toole... Bununla birlikte Tolstoy, Hugo ve Dickens gibi yazarların en önemli eserlerini ileri yaşlarda yazdıkları malum. Filozoflar, kendi düşüncelerini paylaşıma açarlar. Romancıların önceliği, bir bakıma herkesi anlamaktır. E.M. Forster "Her romancı romanı yeniden icat eder." diyor. Katılıyorum. Roman yazabilmek için, sanırım 'makul' hata yapmak, bu hataları görecek açıyı yakalamak ve pişman olacak cesareti göstermek gerekiyor. İlk romanını yazmak isteyenlere, önce ikinci romanı yazmalarını tavsiye ederim.

BİZE ULAŞIN