Eddie Redmayne - Ocak 2017

Esquire yeni yılın ilk sayısı ile yine dopdolu...

Giriş Tarihi: 29.12.2016 15:45 Güncelleme Tarihi: 29.12.2016 15:51

EDDIE REDMAYNE

Eddie sevdiği ve rahat olduğu yerde

Alçak gönüllü bir İngiliz, kendisini nasıl kocaman bir Hollywood kamyonunun sürücü koltuğunda buldu?

Röportaj Miranda Collinge

Fotoğraflar Greg Williams

Derleme Erkin Çam

Moda Editörü Catherine Hayward

Eddie Redmayne metroya bindiğinde kimi zaman başına gelen bir olay var. Kendi halinde otururken, genellikle diğer herkes cep telefonlarına gömülmüş oluyor. Sonra gözüne, karşısındaki kişinin telefonunu yavaşça 'Candy Crush Saga' oynamak için çok şüpheli bir yüksekliğe kadar kaldırdığı takılıyor. Ardından, flaş patlıyor. Redmayne, kafasını kaldırıyor, diğer kişiyle göz göze geliyor. "Trenden utanç içinde inmeden önce garip bir 37 saniye yaşıyorsunuz," diyor, Redmayne; "'Ah, tamam sizi anlıyorum. Ancak önce soramaz mıydınız?' diye düşünüyorsunuz; Tabii ki insanlar bu işe girdiğinizde bunu kabul ettiğinizi düşünüyor. Belki de haklılar."

Evet, 34 yaşındaki İngiliz aktör ve bu sektördeki en nazik adam Eddie Redmayne hâlâ metroyu kullanıyor. Gazetecilerin bir yıldızın can sıkıcı normallikten ne kadar uzaklaştığını test etmek için sorduğu klişe soruyu ona soruyorum. Bu soruyu Roger Federer'e sormama izin bile verilmemişti. Redmayne, soruyu duyunca biraz şaşırıyor: "Benim için hiç sorun değil. Başka türlü Londra'da nasıl dolaşacaksınız ki? Yani trafik çok berbat." Bu konuya daha sonra geleceğiz, ancak Redmayne aynı zamanda artık Londra'da helikopter ile dolaşabilen bir aktör: Trafikten kaçmanın başka bir yolu!

Londra'nın merkezinde, Marylebone'da bir restoranda buluştuğumuzda, sonbaharın ilk günleriydi. Restoran; koyu ahşap panelleri, duvara monte edilmiş hayvan kafaları ve duvarlarda hüzünlü manzara resimleri olan, yüzyılın başlangıcındaki Viyana tarzı bir kafeye benzemesi için tasarlanmış bir yer. Rezervasyonu sorduğumda, başgarson, ön camın oradaki bir yeri göstermeden önce bana kaçamak bir şekilde göz kırpıyor. Bir iki dakika sonra Redmayne, üzerinde kot, spor ayakkabılar, yünlü bir kazak ve omzunda bir sırt çantasıyla yürüyerek (at sırtında veya bir tahtırevan üzerinde değil) geliyor. Şakaklarında grileri olan dağınık saçları, gerçekten parıldayan gözleri ve onu ekranda hassas ve hoş (hatta isterse biraz korkunç), ancak gerçek hayatta çocuksu ve yakışıklı gösteren dramatik bir ağız şekli var. Onun hakkındaki her şey tamamen sade.

Eddie, eşi Hannah ve Haziran ayında doğan bebekleri Iris; biraz Londra'dan kaçmak biraz da Hannah'nın ailesine yakın olmak için son birkaç aydır Midlands'te kiraladıkları bir kır evinde yaşıyor. Hannah, normalde oturdukları Bermondsey'deki dairelerine gitmeden önce, onu restoranın köşesine bırakmış. En azından dairelerine gitmeye çalışacak; çünkü Redmayne otomobilden inerken, hem o hem de eşi Hannah, daire anahtarlarının yanlarında olmadığını fark etmiş: "Buraya gelmeden beş dakika önce tam bir facia yaşadık! Anahtarları unutmamız tamamen aptallık. Neyse, artık üst komşumuz evdeyse ondaki anahtarımızla eve girebileceğiz." Hepimiz hayatımızın bir döneminde bunları yaşadık. Ancak onun yaşadığı ama bizim yaşamadığımız birkaç şey şu şekilde (burada varsayımlarda bulunuyorsam özür dilerim): Oscar sahnesinde, James Marsh'ın 'The Theory of Everything' filminde teorik fizikçi, kozmolog ve motor nöron hastalığı sahibi Profesör Stephen Hawking'i canlandırdığı için 2015'in en iyi aktörü ödülünü Cate Blanchett'ten almak. Yine bu sene Tom Hooper'ın 'The Danish Girl' filminde, cinsiyet değiştirme ameliyatı geçiren ilk kişilerden biri olan Lili Elbe'yi canlandırdığı için aynı ödüle aday olup Dolby Theatre'da oturmak (ödül 'The Revenant' için Leonardo DiCaprio'ya gittiğinde onu ayakta alkışlayan ilk kişiydi). Bu yılın gişeleri sarsan filmlerinden biri olması kader gibi bir şey olan 'Fantastic Beasts and Where to Find Them'de içinde bir sürü doğaüstü yaratık dolu valizi olan büyücü-zooloğu oynamak için birkaç aylığına yirmili yıllardaki New York'a çevrilen Hertfordshire'daki Leavesden Stüdyoları'na gitmek. Redmayne, dikkatli bir şekilde koruduğu normalliğine karşın tam tersi bir hayat sürüyor.

· Kapak yazısının tamamı Esquire Ocak 2017 sayısında…

MODA

ŞIKLIK ASALETLE BULUŞUNCA…

BUGÜNE KADAR BELKİ DE HEP İMRENEREK BAKTIĞINIZ 'İTALYAN İŞİ' ŞIKLIĞI, BUNDAN BÖYLE ÜZERİNİZDE TAŞIMAYA HAZIRLANIN. ÖYLE Kİ, 2017'NİN ÖZELLİKLE GİYİM KONUSUNDAKİ SÜPRİZLERİ ÇOK BÜYÜK. AĞIRBAŞLI KADİFELERİN, ŞIK PELERİNLERİN, 'CİDDİ' PAPYONLARIN VE BİRBİRİNDEN İDDİALI TASARIMLARIYLA YENİ NESİL TAKIM ELBİSELERİN DEYİM YERİNDEYSE BİRBİRİYLE YARIŞACAĞI YENİ SEZONDA SİZ DE FARKINIZI ORTAYA KOYACAKSINIZ.

MODA EDİTÖRÜ DUYGU ALTIPARMAK

FOTOĞRAF ÖMER FARUK GÖKALP

HAYATTAN NE ÖĞRENDİM?

TOM FORD, 55, MODA TASARIMCISI VE YÖNETMEN

RÖPORTAJ PAUL WILSON

DERLEME ÖZGE DİNÇ

FOTOĞRAF ? BUNA BAKALIM SAMET

Kendim olmaktan bıktım, başka bir insan olmaya daha çok zaman ayırmaya hazırım. Bu sebeple şu anda dört yaşında olan Jack'in babası olduğum için çok mutluyum. Ancak biliyorum ki, 40 yaşındayken baba olamazdım, o zamanlar çok içiyordum.

Berbat bir tenis oyuncusu olsam da imkânım olursa haftada üç kere tenis oynuyorum. Arkadaşlarla oynarken çok rekabetçi olduğum için bu uğraşı profesyonel alana taşıdım.

Çok spiritüel biriyimdir. Yakınlardaki en iyi okullardan biri olduğu için bir Cizvit okuluna gittim ve Presbiteryen olarak yetiştirildim. Ancak hiçbir zaman bir tarikat içinde olmadım. Yatağımın yanında hep Tao Te Ching'i bulundururum. Bu kitabın her bir satırı çok güçlü ve hakikidir. Çok ince bir kitap, eğer alacaksanız Steen Mitchell çevirisini tavsiye ederim.

Londra harika bir şehir. Şehrin insanlarını, kültürünü ve resmiyetini seviyorum. Gucci tasarım ofisini İtalya'dan Londra'ya taşımam için hiçbir sebep yoktu, sırf burayı, buranın sessizliğini çok sevdiğim için taşındım. New York'ta sonu gelmeyen taksi kornalarına maruz kalırsınız; Londra ise sessizdir. Tek sorun, benim ABD'nin batısından gelmem ve Londra'nın o bölgenin havasına sahip olmaması. Şayet olsaydı her şey mükemmel olurdu.

Eşcinsel olduğumu anladığımda henüz 17'ydim. Ondan önce kız arkadaşlarım olmuştu, ben onlarla mutluydum, onlar da benimle gayet mutluydu. Daha öncesinde homoseksüellik üzerine düşünmemiştim bile. New York'a gittiğimde ise "Evet, ben buyum." dedim.

HAYATTAN NE ÖĞRENDİM?

DEVRİM ERBİL, RESSAM, 79

RÖPORTAJ ÖZGE DİNÇ

FOTOĞRAF ARDA GÜLDOĞAN

Yaşarken bütün eserlerimin topluca bulunacağı bir müze kurmak istiyorum; bu, benim için bir tutku. Bodrum'da bu müzenin hazırlığını sürdürüyoruz. Birçok sanatçının ölmeyecek gibi yaşadığına şahit oldum. Ama bir gün herkes ölecek.

Sanatçıya 19. yüzyıldan kalma bir bakış var: Sanatçının kafası uçuk, şarabını içiyor, âşık oluyor, canı isterse esin perileri geliyor ve resim yapıyor. Öyle bir şey yok. Sanatçı olmak, disiplinli bir iş.

Halıcılığı çok ciddiye alıyorum. Ben burada resim yaparken Özbekistan'da 100 genç kız, 15 eserimden 5'er ipek halı dokuyor. Genç kız olmasının sebebi de parmaklarının ince olmasının gerekmesi, çünkü her santimetrekareye 50 düğüm atacaklar.

Halı, Türklerin insanlığa armağanı. Halıcılıkta Türkiye'nin her bölgesinde ayrı ayrı isimlendirilen motifler, kompozisyonlar ve zenginlik vardır. Ama Çin'de Hereke diye, Hereke halısı yapılan bir kasaba kurmalarına karşın burada halıcılık ölüyor; çünkü onun işçiliği karşılanmıyor.

50 yıl, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi'nde hocalık yaptım. Biz Akademi'nin ilk doçentleri, ilk profesörleriydik. Sadece profesörlük hayatım 36 sene. Benim bazı öğrencilerim bile emekli oldu.

Resim yeteneğimin, dikiş nakış öğretmeni olan annemden geldiğini sanıyorum.

AMATÖRLER İÇİN KIŞIN KAMP REHBERİ

(YA DA HERKES İÇİN!)

ASLINDA DOĞA KARŞISINDA HEPİMİZ AMATÖRÜZ. ÇÜNKÜ SÖZ KONUSU OLAN EŞSİZ, İHTİŞAMLI VE UÇSUZ BUCAKSIZ BİR DÜNYA. ANCAK HER NE KADAR UZAKLAŞSAK DA BİZLER ONUN BİR PARÇASIYIZ. BU KIŞ DOĞAYLA YAKINLAŞABİLMENİZ İÇİN BİR REHBER HAZIRLADIK VE BÜTÜN AMATÖRLER ADINA MERAK ETTİKLERİMİZİN PEŞİNE DÜŞTÜK.

YAZI TÜRKAN DOĞAN

EŞYANIZI TOPLAYIN, GELECEĞİN OFİSİNE GİDİYORUZ!

Kurumsal ofiste, evde, kafede çalışma deneyimlerime, sayısı giderek artan ortak ofislerin birini de ekledim. Bu ofisteki bir günlük çalışmamda, aslında paylaşım ekonomisi ve geleceğin ofislerinin nasıl olacağı tartışmalarına bir cevap bulmayı da umuyordum.

YAZI ÖZGE DİNÇ

FOTOĞRAF CANAN YETİŞTİ SATGIN

FUTBOL

SKANDAL!

İNGİLTERE KARIŞTI

Geçtiğimiz yılın Oscar'lı filmi 'Spotlight', Boston'da bazı rahiplerin yaşları küçük çocuklara karşı yaptıkları cinsel taciz olaylarını ortaya çıkaran bir grup cesur gazetecinin hikâyesini anlatıyordu. Gazetecilerin ısrarı sonrası olay o kadar büyümüş ve birçok insan tacize uğradığını anlatmıştı ki sonunda Vatikan mağdurlardan özür dilemek zorunda kalmıştı. İngiliz futbolu, bugünlerde benzer bir hikâyeyle çalkalanıyor. Zira 40-50 yaş civarlarındaki eski futbolcuların altyapılarda yaşadıkları istismar vakaları, şu sıralar gündeme oturmuş durumda.

YAZI GÖKHAN İLKER

ZAMAN ONU İŞARET EDİYOR

FUNDA ERYİĞİT

O, SON YILLARIN EN GÖZDE OYUNCULARINDAN BİRİ. BELKİ DE BU YÜZDEN GÖZÜMÜZÜN DEĞDİĞİ HER YERDE O VAR. DİZİ, TİYATRO DERKEN, SON OLARAK 'TEREDDÜT' İLE BEYAZ PERDEDEYDİ… FUNDA ERYİĞİT'LE, KARAKTERİNE UYGUN BİR ŞEKİLDE, SAKİN VE HUZURLU BİR ORTAMDA BİR ARAYA GELDİK. SOHBETİMİZDEN PAYINIZA DÜŞENLER İÇİN HAZIR MISINIZ?

RÖPORTAJ TÜRKAN DOĞAN

FOTOĞRAF ARDA GÜLDOĞAN

MODA EDİTÖRÜ ZEYNEP ŞİMŞEK

Funda Eryiğit, 'Canım Ailem' dizisine girip herkesin tanıdığı bir oyuncu haline geldiğinde henüz 24 yaşındaydı. Evveline birçok tiyatro oyunu sığdırsa da, geniş kitleler onu ilk olarak uzun saçlı, 'güzel yüzlü' ve 'iyi huylu' genç kadın Seyhan rolüyle tanıyacak ve aradan geçen yıllarda Funda'yı farklı projelerde görecektik. 'Sessizlik' oyunundaki harika performansı bunlardan biriydi. Hatta 18. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri'nin müzikal/komedi dalındaki 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü' de bu performansın ödülü oldu. 'Karadayı' dizisindeki Belgin gibi erkeklerin dünyasında var olan köşeli bir karakterin hakkını vermek ise onu yıldızlaştırdı. Bu rolün ardından onu artık başka dizilerde, tiyatro oyunlarında ve sinema filmlerinde göreceğimizi biliyorduk. Yeşim Ustaoğlu'nun yöneteceği 'Tereddüt' filminde oynayacağını duyduğumuz zaman şaşırmamamız bundan.

Bütün bunlar yıla "Merhaba!" dediğimiz bu günlerde Funda ile buluşmak istememizin nedenleriydi. Son yıllardaki sıra dışı rolleri, şu anda vizyonda olan ve çok konuşulan 'Tereddüt'teki performansı ve kendi yolculuğu… Karşımızda geldiği noktayı ilmik ilmik ören, bir zamanlar fazlasıyla hissettiği mükemmel olma baskısını geride bırakıp artık enerjisini rolünü anlamaya veren; 'sade', zeki ve 'gerçek' bir kadın vardı. Çekim bitip yakınlardaki bir kafeye doğru yol aldığımızda ise kentsel dönüşümle başlayan sohbetimiz Funda'nın oyunculuk serüveniyle devam etti.

Sözü tamamen Funda'ya bırakmadan önce (Ona sadece anahtar kelimeler verdik, o da onların altını doldurdu.) son bir not düşelim. O genellemelerden, iddialardan ve büyük cümlelerden hoşlanmasa da onun yerine biz konuşalım: Bu güzel kadın, günün birinde dünya çapında bir film festivalinden koca bir ödülle dönerse asla şaşırmayacağız. Çünkü bunu yapabilecek kadar çalışkan.

BİZE ULAŞIN