Efsanevi Müzisyenin Öyküsü Sinemada

Queen grubunu ve grubun beyni Freddie Mercury’yi nasl anlatsak? Sahneyi bizim yerimize bu öyküyü anlatacaklara bırakmak belki de en mantıklısı.

Giriş Tarihi: 24.11.2018 12:14 Güncelleme Tarihi: 11.12.2018 11:29
Röportaj Emrah SAKA

Dünyanın beklediği ve ülkemizde de 2 Kasım'da gösterime giren filmde Mercury'yi Rami Malek canlandırıyor. Malek, efsanevi Queen'in solisti Freddie Mercury'yi 'Bohemian Rhapsody'de canlandırmanın hem göz korkutucu hem de heyecan verici olduğunu söylüyor. Rami Malek'e film ve Freddie Mercury hakkında sorular sorduk.

Esquire: Rol size sunulduğunda ne hissettiniz?

Rami Malek: İlk başta gerçek bir şok oldu. Bir aktör için, özellikle de Freddie Mercury'yi oynamanız istendiğinde, heyecan duymamanın imkânsız olduğunu düşünüyorum. Coşku ve heyecan duydum, sonra da, milyonlarca insanın kalbinde yaşayan bu efsanevi kişinin baş etmem gereken büyüklüğü ve ağırlığı beni çarptı. Bunun muazzam ağırlığını hayal edebilirsiniz. Sonra da bu eşsiz ve görkemli insanın içinde yaşamaya nasıl başlayacağıma dair düşünmeye başladım.

ESQ: Film için nasıl bir hazırlık yaptınız?

R.M: Kendimi zaten sevdiğim Queen'in müziklerine kaptırdım, Freddie'nin hayatını araştırdım. Ayrıca Freddie'nin Zanzibar'dan Bombay'a, ardından Londra'ya yaptığı yolculukta tanıştığı Brian May, Roger Taylor ve John Deacon'la Queen'i nasıl oluşturduğunu okudum.

Freddie'nin yazdığı şarkılara ve her parçanın altını çizen temalara bakmaya başladım, böylece şarkılar sayesinde onu anlayabildim. Benim düşüncem, bu kadar tutkuyla bir şeyler yazacaksanız derin duyguların içinde kaybolmanız gerekir.

Freddie çocukluğundan 'bir çocuk yetiştirme çağrısı' olarak bahsetmişti, ben de kendi hayatımla bağlantı kurmaya çalıştım. Ailem bana daha iyi bir hayat sağlamak için Mısır'dan ABD'ye taşındı ve onlara bir sanatçı olacağımı söylediğimde bunun benim için zor olacağını biliyordum. Freddie'nin tecrübelerinden kendime ders çıkarabildiğim anlar oldu ve bir şekilde Freddie Mercury'yi canlandıracak olmak beni daha az ürkütmeye başladı. Eğer fırsatlar içinde doğmadıysanız mücadelenizde merhametsizlik ve kararlılık vardır.



ESQ: Queen grubunun diğer üyelerinden Brian May, Roger Taylor ve menajer Tom Beach filmin ortak yapımcıları. Sizi ilk kez 'Freddie' olarak izlediklerinde nasıl tepki verdiler?

R.M: Kayıt yapmak için Abbey Road'a gittim; orası kayıt yapmış efsanelerin fotoğraflarıyla doluydu ve ilham vericiydi. Freddie'yi, onu çok iyi tanıyan insanlar arasında yorumlamanın ne kadar korkutucu olduğunu hayal edebilirsiniz. Kendimi onların tepkilerine hazırlamaya çalıştım. En zorlayıcı olan şey, şarkı söylemekti. Roger, sakindi; beni yukarıdan aşağıya süzen Brian, gururlandığını söyleyerek beni şaşırttı. Kaydı onlarla birlikte yapmak inanılmazdı.

Son gün de geri dönüş biraz daha kayıt yaptığımızda The Beatles'ın kullandığı piyanoyu biraz çalma şansı buldum. Bu film benim için duygular dizini gibiydi: Yüksekler, umduğunuz her şeyden daha yüksek.

ESQ: Freddie Mercury'nin altı yıllık sevgilisi Mary Austin'i filmde Lucy Boynton canlandırdı. Araştırmalarınızda bu ilişki ve ilişkiye Freddie'nin bakışı hakkında hangi bilgilere rastladınız?

R.M: Çok az insan onun Freddie'nin hayatındaki yerinden haberdardır; oysa Mary, Freddie'nin dünyasıydı. Freddie hayatının aşkı Mary için ikonik 'Love of My Life' şarkısını yazmıştı. 6 sene kadar romantik bir ilişkileri oldu. Mary, Freddie'yi hiç kimsenin anlamadığı kadar anladı.

Freddie hayatının bu yönüyle ilgili hiçbir zaman kamu önünde konuşmadı. Ama kendisini sınırlandırmış değildi, sadece konuşmak istemiyordu.

ESQ: Queen'in şarkıları sizin için ne ifade ediyor?

R.M: Zamansızlar. Queen'in müziği kuşaklara ve kültürel sınırlara meydan okuyan küresel bir fenomendir.

ESQ: Kimse Queen gibi stadyum marşları yapamaz…

R.M: Stadyum marşlarını onların icat ettiğini söyleyebiliriz. Özellikle 'We are the Champions' ve 'We will Rock You' gerçekten izleyiciyi katılmaya teşvik eden şarkılar ve bunu gerçekleştirebilmiş başka bir grup yok. Bugün ve bu şarkılar söylendiğinde insanlar hep birlikte eşlik eder; bu şarkılar insanları birleştirir.

ESQ: Freddie Mercury'nin şarkılarının temaları üzerinde çalıştığınızı söylediniz. Bu şarkılarda hangi temaları gördünüz?

R.M: Şüphesiz aşkı ve çaresizce aşkı bulmak ihtiyacını. Freddie, hayatında sürekli olarak aşkı arayan bir adam. Başka tema ise kimlikti. En başından anlamak istedim, bu yüzden onun çocukluğuna baktım. Zanzibar'da doğmuş ve çok küçük yaşlarda Bombay'daki St. Peter'ın yatılı okuluna gitmiş. Zanzibar'a döndüğünde bir devrim olmuştur; ailesi İngiltere'ye sığınmak zorunda kalır. Oradaki adı Farrokh Bulsara. Tanrı'nın verdiği yeteneği kullanmaya çalışan bu genç adama fırsat verildiğinde kaçınılmaz olarak kim olduğu ortaya çıktı.

ESQ: Ekranda ayrıca fiziksel bir dönüşümü de görüyoruz. Utangaç bir delikanlıyken bir gruba dahil olup Queen olarak Live Aid'deki performansıyla bir milyardan fazla insanı büyüleyen inanılmaz bir şovmene dönüşmesini sizin aracılığınızla izleyeceğiz.​

R.M: Üzerinde düşünmek bile beni ürpertiyor; gerçekten dönüşen biri, Freddie. Farklı versiyonları var, ama Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi değil; bu versiyonların hepsi o. Bulunduğu anda ve durumda olmak istediği kişi olabilmesini inanılmaz buluyorum. Bir röportajında "Sahnede herkesin olmamı istediği maço adam olabilirim," diyor. Oysa genç günlerinde kendini bulmaya çalışırken çok akıcı, düzensiz ve vahşiydi. Ben de karakterin ilerleyişi üzerinde çalışmayı seçtim. Bu noktada asıl yarar sağlayan şey, onun karakterlerini bir araya getirmeme yardım edecek bir ekip bulmamdı.



ESQ: Bu ekibi nasıl buldunuz?

R.M: Live Aid'i çekmeye başladığımızı hatırlıyorum. "Freddie sahneye çıkmadan bir gece önce sahnede ne yapacağını bilemezdi," dedim. Bir sonraki akşam sahneye çıktığında hareketlerinin nasıl olacağını düşünmezdi, o an ne hissettiyse onu yapardı; bu tavrı da ilham vericidir. Prodüktörlerimiz film için bir koreografla çalışmaktan bahsetmişti, ben "Onunla ilgili koreografi yapılacak bir şey yok," dedim. 'Koreografi' sözcüğü Freddie Mercury ismine yakın bile değildir. Onu anlayabilen birini bulmak istedim. Bu yüzden bir hareket koçu buldum. 'Her Şeyin Teorisi' filminin başrolündeki Eddie Redmayne benim için büyük bir ilham kaynağıydı, onun Stephen Hawking'i nasıl canlandırdığını inceledim. Eddie'nin bir hareket koçu ile çalıştığına inanıyorum. Birkaç insanla tanıştım ve sonra hareket koçu Polly Bennett ile çalıştım. Polly'nin çalışma şekli harikaydı. Konuya nasıl yaklaşacağını hemen anladı ve ondan sonra sadece Freddie'nin mirası, gençliği ve utangaçlığının nasıl yansıtılacağından bahsetmeye başladık.

ESQ: Neler üzerinde konuştunuz?

R.M: Mesela koltukta oturuşu veya bir fincan çayı alışı konusunda konuştuk. Bu hareketlerin manipüle edebileceği şeylere nasıl dönüşeceğini, benim için neden böyle bir eterik doğaya sahip olduğunu, bunun Freddie'nin sahne mevcudiyetine ve fiziksel varlığına dair bir evrim olduğunu açıkladı. Polly bunu tanımlamama yardım etmek konusunda çok önemliydi.

ESQ: 'Bohemian Rhapsody'de birçok duyguyu bir arada yaşadığınızı söylemiştiniz. Bunu açıklayabilir misiniz?

R.M: Alışılmamış bir yoldu. Zaman zaman düzensiz olabilen bir çalışma konusunda zorluklar ve dezavantajlar yaşarsınız, ama sonuçta herkes kendisini toplayıp ellerinden gelenin en iyisini yapabilmek için bir araya geliyor.

ESQ: En sevdiğiniz Queen şarkısı hangisi?

R.M:
Brian'ın 'Hammer to Fall' şarkısını gerçekten çok sevdiğimi söyleyebilirim. (Queen'in 'The Works' albümünden) Ama yine de seçim yapmak zor, bu şarkıların hepsi ölümsüz.

BİZE ULAŞIN