Rüzgarın peşinde: Mercedes SLC

Özgürlüğü simgeleyen otomobillerle ilgili bir yazı dizisi hazırlayacak olsam, ilk on aracın içinde Mercedes SLC mutlaka yer alır. Çünkü model uzantısında bir harf değişse de, değişmeden bir şey var: O, hala rüzgarın peşinde!

Giriş Tarihi: 04.10.2016 11:03 Güncelleme Tarihi: 04.10.2016 11:05

Hazırlayan: Onur AKÇAY

1996 yılında başlayan Mercedes SLK efsanesi birçok markaya ilham kaynağı olmayı başardı. Tüm dünyada gerçekleşen 670 bin adetlik SLK satışı, Mercedes'in en yakın rakiplerine daha iyi araçlar yapma zorunluluğu getirirken, bazı markalara da yeni sınıfl ara girmenin kaçınılmaz olduğunu gösterdi. Altyapısındaki birçok parçayı C-Serisi'nden alan ve yenilenmenin ardından model uzantısı SLC olarak değiştirilen araçta önemli değişikler bulunuyor. Fakat farklı formlara girse de aracın alımlılığı hiç değişmiyor.

Tavanı kapalıyken çok agresif bir coupé izlenimi veren SLC, 'Vario' adındaki panoramik tavanı açıldığında bambaşka bir araca dönüşüyor. Öyle ki; etraftan aldığınız meraklı bakışlara alışıncaya dek kafanızı sağa sola çeviremiyor, utanarak sadece önünüze bakabiliyorsunuz. Fakat birkaç saat sonra SLC'ye alıştığınızda işler değişiyor. Önden bakıldığında cabrio aile büyüklerini hatırlatan zarif roadster SLC'nin direksiyonundaki özgürlük hissini hiçbir şeye değiştirmek istemiyorsanız bazen rüzgârla, bazen rüzgârın peşinde koşuyorsunuz demektir. En önemlisi de bunu yaşarken aracın motoru, beygir gücü veya torku sizi hiç ilgilendirmiyor. Çünkü sizi gü- cüyle değil, hissiyatıyla ele geçiren bir araçtan bahsediyoruz.

Mercedes SLC'nin tavanının üstü cam, diğer bölümleri metal. Yani kumaş ve benzeri bir malzeme değil. Ve yolcuların üstü tıpkı bir sunroof gibi olduğundan, tavan kapalıyken dahi iki kişilik aracın iç mekânı her zaman ferah. 1,90m uzunluğundaki sürücüsünü rahat ettirdiğini söylersem aslında her şeyi özetlerim. Fakat benden daha uzun boylular için bir uyarım var; tavan açıkken saçlarınız yanınızda oturanınkinden daha fazla havalanacak; hazırlıklı olun. Hesaplamalarıma göre yaklaşık 15 saniyede üstünü açan Mercedes SLC, bu işleme 5 km/s hızın üzerinde izin vermedi. Ama tavanı kapatmada hıza biraz daha tolerans gösteriyor.

Dışarıdan bakıldığında yenilen burun, elmas görünümlü ızgara, kaput ve çamurluklardaki hava kanalları, yeni tampon ve altındaki krom kanatlarıyla dikkat çeken Mercedes SLC'nin arka tasarımında da her şey elden geçirilmiş. İç mekândaysa sürücüsüne motor sporlarını hatırlatan 'damalı bayrak' işlemeli gösterge paneli hemen kendisini gösteriyor. Ama spor koltuklara ayrı bir parantez açarak çok rahat ettirdiğini, vücudu çok iyi kavradığını da belirtmek gerek. Elektrikli ve hafızalı koltuklarda ısıtma vardı, ama ne yazık ki soğutma seçeneği yoktu. Eğer varsa opsiyon listesinden koltuk soğutmasını seçmek, Mercedes SLC'nin konforunu daha da artıracaktır. Test aracımız Mercedes SLC 180'de AMG paket bulunduğundan direksiyondan paspasa birçok noktada sürücünün keyfi ni yerine getirecek detaylar bulunuyordu. Keyfi artırmak için 9 ileri otomatik şanzımanın desteğiyle, 8,1 saniyede 100 km/s hıza çıkabilen 1.6 litre 156 beygirlik SLC'yi 'Sport+' moduna alıp gaz pedalına yüklenmek gerekiyor.

BİZE ULAŞIN